BIST 9.589
DOLAR 35,26
EURO 36,74
ALTIN 2.962,32
HABER /  DÜNYA

Loğoğlu’ndan TSK açıklaması

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili düzenlemeyi değerlendirdi. 35. madde bağlamındaki ...

Abone ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili düzenlemeyi değerlendirdi. 35. madde bağlamındaki diğer bütün maddelerin de sağlıklı biçimde gözden geçirilebileceğine vurgu yapan Faruk Loğoğlu, "TSK üzerinde demokratik yönetim ve kontrolü sağlayacak bir düzenlemeden yanayız" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye gündemini değerlendirdi. Son olaylara dikkat çeken Loğoğlu, "Halkımız ’doğayı koruyalım’ diyor, AK Parti iktidarı ’rantı koruyalım’ diyor. Halkımızsa barış istiyor, iktidar gerginlik ve şiddet istiyor, halkımız demokrasi, iktidar otoriter ve polis devleti istiyor, halkımız özgürlük istiyor, iktidar baskıyla karşılık veriyor. Halkımız bireysel tercihlerine, yaşam tarzına saygı istiyor, iktidar ’bütün tercihlerini ben belirlerim’ diyor" şeklinde konuştu.
AB’nin 22. faslı açmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Loğoğlu, "Bu fasıl açılmadı. Bu fasıl çok ileri bir tarihe en erken Kasım ayına ertelendi. Üstelik koşulsuz da değil, koşula bağlı olarak ertelendi" dedi. Faslın açılmış gibi gösterildiğini fakat açılmadığını iddia eden Loğoğlu, "Keşke açılsaydı" diye konuştu. Türkiye’den sonra AB’ye başvuran ülkelerin bile teker teker AB’ye girdiğine dikkat çeken Faruk Loğoğlu, "Türkiye’nin bir eksiği yok aslında, eksik hükümette. Hükümet kendine düşeni yapmadı 10 yıl boyunca" şeklinde konuştu.
Bu faslın açılması için kendilerinin AB’ye mektup gönderdiklerini hatırlatan Loğoğlu, "Bu gelişmelerden biz rahatsızız" dedi. Loğoğlu; "En azından ertelenerek de olsa bu faslın açılması ilke kararının alınmış olması Türkiye-AB katılım müzakereleri bakımından çok yetersiz ama o sürecin kopmamasını sağladığı anlamda da olumlu sayılabilecek bir durumdur" diye konuştu.
Faruk Loğoğlu ayrıca Irak, Suriye ve Çin’de olan can kayıplarını CHP olarak kınadıklarını söyledi.

"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE MISIR’DA CİDDİ GERGİNLİKLER YAŞANABİLİR"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Faruk Loğoğlu, bir gazetecinin dün akşam Mısır’da yaşanan gerilimi hatırlatması üzerine Türkiye’deki Gezi Parkı olaylarının Brezilya ve Mısır’daki olayları da etkilediğine dikkat çekti. Loğoğlu, şunları söyledi:
"Mısır’da bu gerginlikler sürecektir. Çünkü Mısır aslında açık bir toplum ve bu toplumun dini esaslara dayalı bir rejim, yönetim, toplum anlayışına karşı çıkan çok büyük kitleler var. Mısır’a gitmiş olanlar bilirler. Mısır serbest bir toplum, özgür bir toplumdur aslında. İnsanları sevecendir, katı düşünmezler.
Başlangıçta umut veren Mursi giderek katılaşan, giderek sertleşen bir tutum içinde. Mısır’da ikinci bir devrim olmayacağını söyledi. Bu Türkiye’de olanları da biraz anımsatıyor. Sayın Başbakan meşhur balkon konuşmasında ’ben bütün Tükiye’nin başbakanıyım’ demişti. Mursi de cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada ’ben de bütün Mısır’ın cumhurbaşkanıyım’ demişti. Mısır’daki durum ciddi çünkü giderek sertleşen Mursi ve yönetim karşısında; gerilemeyen, taleplerinde ısrarlı olan ve dini esaslara dayalı olmayan bir yönetim isteyen çok büyük kitleler var. O yüzden Mısır’ın önümüzdeki günlerde ciddi gerginlikler yaşayabileceğini öngörebiliriz."

ABD’NİN BÜYÜKELÇİLİKLERİ DİNLEMESİ
Bir gazetecinin, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’nın aralarında Tükiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerin büyükelçiliklerini dinlediğine dair haberleri hatırlatması üzerine Faruk Loğoğlu şunları söyledi:
"Birbirini izlemeyen kim kaldı bu dünyada? Yani İngiltere G-8 toplantılarının hepsini izliyormuş. ABD yapıyor bunu. Türkiye’de herkesin dinlendiği bir ortamda bunu Türkiye yapmıyor mu acaba? O bakımdan, ’bu yapılıyor, bu doğrudur’ anlamında söylemiyorum. Buna haklı, geçerli sebepleri olduğunu da düşünmüyorum. Obama diyor ki, ’Bu ulusal güvenlik bakımından gerekiyor’. Ben ona karşıyım zaten. Yani ulusal güvenliği, güvenliği herhangi bir ölçüde sağlamak için insanların hayatlarının içine girmek, insanların haberi olmadan onları dinlemek, kayıt altına almak, benim anlayışıma aykırı. Toplum öyle bir düzenlenmeli ki, güven ve güvenlik bu yöntemlere başvurmadan ne ulusal seviyede ne de uluslararası seviyede bu yöntemlere asla başvurulmamalı. "

LİCE’DE YAŞANAN GERGİNLİK
Faruk Loğoğlu, Diyarbakır Lice’de yaşanan olayları da değerlendirdi. Loğoğlu şöyle konuştu:
"Türkiye’de olup bitenlere baktığımız zaman hükümetten duyduğumuz ilk değerlendirme provokasyon oluyor. Yapılan her işte provokasyon var. Ne kadar provokatör bir ülke haline gelmişiz. Bu doğru olsa bile yani her olayın arkasında bir provokasyon varsa, toplumun bu hale gelmiş olmasının nedeni nedir, kaynağı nedir? Burada yine hükümetin sorumluluğunu aramak lazım. Ben Lice’deki olayların tam mahiyetini bilmiyorum. Yani hükümetin söylediğinde de doğruluk payı olabilir, vatandaşın söylediğinde de doğruluk payı olabilir. Ama böyle olsa bile vatandaşın üzerine ateş açıp onların ölümüne sebebiyet vermek, gösterilecek tepki değildir. Güvenlik şiddet kullanarak, vatandaşın canına kıyarak sağlanmamalı. O bakımdan Lice’deki olaylarda ben şahsen ve partimiz adına üzüntü duyuyorum.
Sonuç; olmaması gereken bir tablodur. Ölen vatandaşımız, yaralanan vatandaşlarımız vardır. Böyle bir olayın patlak vermesi ve askerin böyle bir tepki göstermesi herhalde hükümetin bir değerlendirme yapmasını gerektiriyor. Şimdi Gezi Parkı olaylarında falan polis artık biber gazı falan sıkmıyormuş. Bunlar çok iyi de, çok geç değil mi arkadaşlar? İlla bir kötü tecrübe geçirdikten sonra mı hükümet gereken dersleri çıkartacak. Hükümet düşünmüyor mu?"

"ABD ZİYARETİ EYLÜL SONUNA DOĞRU"
Faruk Loğoğlu, CHP’nin ABD ziyaretinin tarihinin belli olup olmadığına dair bir soru üzerine ABD ziyaretini ertelediklerini söyledi. Ertelemenin gerekçesi olarak Türkiye’nin gündemini gösteren ve Meclis’in 1 Temmuz’dan itibaren tatile girmemiş olmasını hatırlatan Loğoğlu, ayrıca CHP’nin ABD’deki hazırlıklarının tam kıvamına gelmediğini söyledi.
"Bu ziyareti muhtamelen Eylül sonuna doğru yapacağız" diyen Loğoğlu, konuştukları tüm ABD’li yetkililerin ise CHP’nin ABD ziyaretinin önemli olduğuna dikkat çektiklerini ve CHP’nin görüşlerinin ABD’de büyük ilgi göreceğini kendilerini aktırdıklarını anlattı. Bu ziyareti gerçekleştireceklerine vurgu yapan Loğoğlu, "Belki doğrudan doğruya genel başkanın başkanlığında bir ziyarete dönüştürmemiz de mümkün. Onun üzerinde çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

TSK 35. MADDENİN DÜZENLENMESİ
Loğoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili yapılan düzenleme konusunda da değerlendirmelerde bulundu. 35. maddenin askere darbe yapma yetkisi vermediğini söyleyen Loğoğlu, "CHP olarak biz her zaman darbelere karşı çıktık, darbelere kaynak gösterilebilecek her türlü düzenlemeye de karşı olduğumuzu söyledik. Bunu yaparken sadece 35. madde değil, belki o bağlamdaki diğer bütün maddelerin de sağlıklı biçimde gözden geçirilerek, TSK üzerinde demokratik yönetim imkanını, hukukunu sağlayacak bir düzenlemeye gitmemiz lazım" dedi. AK Parti’nin ise göstermelik düzenlemelerle ’Ben askeri hizaya getiriyorum’ şeklinde izlenim vermeye çalıştığını iddia eden Loğoğlu, "Şuanda TSK üzerinde demokratik yönetim ve kontrolü sağlayacak bir düzenlemeden yanayız" ifadelerini kullandı.
Loğoğlu, bir gazetecinin AK Parti tarafından kaldırılan EMASYA Protokolü’nün tekrar geri getirildiğine dair açıklamalar olduğunu hatırlatması üzerine şunları kaydetti:
"EMASYA Protokolü’nün bir şekilde geri getirilebileceğine dair işaretler duymaktayız. Bu konu benim çok ayrıntılarını çok fazla bildiğim bir konu değil. Şuandaki düzen itibariyle askeri güçler, jandarmadan valilikten yetki alıyorlar, kendi başlarına hareket edemiyorlar. Burada önemli olan, düzenlemeler değil. Önemli olan iktidarın Türkiye’de yapılan gösterilere ve olaylara karşı takındığı tavır ve gösterdiği yaklaşımdır. Takındığı tavır; baskıcı dayatma figürü, yaklaşımı ise; daha fazla şiddet, daha fazla güç kullanarak bastırmak, olayları bertaraf etmek. Sadece olayları değil, olaylara karışan insanları da kastediyorum. Böyle bir anlayış olur mu, bu ancak polis devletlerine yakışır, hukuk devletlerine yakışmaz. Dolayısıyla hukuki düzenlemeler ne olursa olsun, bu hukuki düzenlemelere göre hareket etmedikleri sürece demek ki o düzenlemeler işe yaramıyor."
(İHA)