BIST 9.725
DOLAR 35,21
EURO 36,75
ALTIN 2.967,88
HABER /  DÜNYA

Loğoğlu ilk kez açıkladı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, kendisinin Washington Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan Erdoğan’ın ABD’li yetkililerle yap...

Abone ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, kendisinin Washington Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan Erdoğan’ın ABD’li yetkililerle yaptığı görüşmelere neden katılmadığını açıkladı. Loğoğlu, “Gerçeğin diğer yarısını ilk defa açıklıyorum. O görüşmeye ben davet edilsem de katılmazdım. Bir siyasi partinin görüşmelerine bir büyükelçinin eşlik etmesi benim ölçülerime göre doğru değildir” dedi.
CHP’li milletvekillerinin Mısır ziyaret konusunda yanlış anlaşılan 5 algı olduğunu ve bunların düzeltilmesi gerektiğini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. CHP heyetinin 10-12 Eylül tarihleri arasında Mısır’a yaptığı ziyarette 3 Temmuz müdahalesini desteklediği şeklinde bir haber çıktığını ve köşe yazarlarının yorum yaptığını ifade eden Faruk Loğoğlu, “Biz Mısır medyasına konuştuk, bütün Mısır medyası askeri müdahaleden yana oldukları için bunu gelen her ziyaretçiye de söylettirmek için sürekli soru soruyorlar. Bazı noktalarda kendilerine göre yorum yapıyorlar. Biz şunu Mısır ziyaretimiz boyunca bir tek defa dahi yapmadık; hiçbir tarihi ağzımıza almadık. Yandaş medya tarafından sanki CHP darbeyi destekliyormuş gibi yorumlara malzeme teşkil eden asılsız bir gelişme olarak istismar edildi” diye konuştu.

“O GÖRÜŞMEYE BEN DAVET EDİLSEM DE KATILMAZDIM”
Kendisinin Washington Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı ziyarette Amerikan yetkilileri ile bir otel odasında yapılan görüşmeye davet edilmemesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Loğoğlu, “Ben 2002 yılında Washington’da görev yaparken, o zaman henüz Başbakan ve milletvekili olmayan Sayın Erdoğan oraya geldi. Başkan Bush onu kabul etti, bir yetkisi olmadığı için onu Beyaz Saray’ın başka bir odasında kabul etti. Seçimi kazanmış bir partinin genel başkanı ama milletvekili de değil Başbakan da değil. Geldi çok kapsamlı görüşmeler yaptı. Tarihi gerçeği ilk defa açıklıyorum. Amerikan yetkilileri ile yapılan görüşmelerden bir tanesi bir otelde yapıldı. Gerçeğin yarısı, o görüşmeye ben Washington Büyükelçisi olduğum halde benim AK Parti tarafından davet edilmemem. Bu ‘büyükelçi otel lobisinde bekletildi’ diye yansımıştı gazetelere. Gerçeğin diğer yarısını ilk defa açıklıyorum. O görüşmeye ben davet edilsem de katılmazdım. Bir siyasi partinin görüşmelerine bir büyükelçinin eşlik etmesi benim ölçülerime göre doğru değildir. Zaten davet edilmeme rağmen ben de katılmamayı tercih ettim” şeklinde konuştu.

“ASIL UTANÇ AK PARTİ’YE AİTTİR”
Mısır gezilerinin utanç gezisi olarak taktim edildiğini ifade eden Loğoğlu, “Türkiye’de darbeden yana olan CHP, Mısır’da darbecilerin ayağına gidiyormuş. Biz darbecilerin ayağına gitmedik, biz Mısır ordusu yetkilileri ile görüşmedik. Hükümet kanadından 2 bakan ile görüşmelerimiz oldu. Onun dışındaki bütün görüşmelerimiz kanaat önderleri, siyasi parti temsilcileri, buna Müslüman Kardeşlerin partisinin yetkilileri dahil görüşmelerimiz oldu. Biz Mısır halkının ayağına gittik, biz Türkiye için gittik. Kimsenin ayağına gitmedik. Burada bir utanç unsuru varsa ben size utancın nerede olduğunu net bir şekilde söyleyeyim, utanç Bağdat’a, Mısır’a gidemeyen AK Parti iktidarına aittir. Gazze’ye bile gidemeyen AK Parti’nin izlediği dış politikaya aittir. Böyle ağır kelimelerle CHP’ye saldırırken biraz daha dikkatli, özenli davranmaları AK Parti’nin kendi menfaatinedir” ifadelerini kullandı.

EL ESER ŞEYHİNİ ZİYARET
Kendi parti tabanlarının da tepkisine sebep olan El Eser Şeyhini ziyaret etmeleri ile ilgili detayları anlatan Loğoğlu, “Konuştuğumuz bütün Mısırlılar, Türkiye ve Başbakan Erdoğan Mısır halkınız derinden yaralamıştır, Mısırlıların tabiri ile Büyük İmam’a hakaret ettiği için Bu Mısır halkını çok derinden yaralamış, hükümete karşı derin bir infial var. Bu infial Türk mallarının boykot edilmesi, Türkiye ile ilişkilerin tamamen kesilmesi, Türk büyükelçinin geri gönderilmesini talep edecek kadar yoğun bir rahatsızlık var. El Eser Şeyhi, bir ilahiyat profesörü, doktorasını Fransa’da yapmış bir üniversitenin rektörü. Bizi kabul etmesi bir inceliktir, Türk halkına karşı olumlu hissiyatının bir ifadesi olarak algılamak lazım. Başbakan Erdoğan’ın hakaret olarak görülen ifadelerin konusunu hiç açmadı. El Eser Üniversitesi’nde bine yakın Türk öğrencinin bulunduğunu söyledi, bu öğrencilerin liderlerini çağırarak bu öğrencileri yatıştırdığını, kendileri ile konuşarak güven verdiğini anlattı. El Eser Rektörü’nün ifade ettiği husus, Mısır halkının iradesinin asıl olduğudur” açıklamasında bulundu.

“BİZ ŞİKAYETİ BURADA YAPARIZ”
Ortadoğu coğrafyasında herkesin AK Parti’nin dış politikasından şikayetçi olduğunu dile getiren Loğoğlu, “AK Parti hassas radar gibi ‘CHP dışarıyı gidiyor, bizi şikayet ediyor’ diyor. Biz Avrupa’ya gittiğimiz zaman buradaki sıkıntıları dile getiriyoruz. Sıkıntıları dile getirmek başka, şikayet başka. Biz şikayeti burada yaparız. Ortadoğu coğrafyasında buna gerek yok, görüştüğümüz her insan AK Parti hükümetinin izlediği dış politikayı yeterince şikayet ediyor” dedi.

“SURİYE’DE VARILAN ANLAŞMA ÖNEMLİDİR”
Suriye’deki kimyasal silahlarla ilgili olarak ABD ile Rusya arasında varılan anlaşmanın önemini anlatan Loğoğlu, “Bu, Suriye açısından bir fırsat penceresinin açılması demek. Herkesin bu anlaşmanın hayata geçirilmesi için gereken bütün adımları atması gerekiyor. Suriye’nin komşularının bu anlaşmanın hayata geçmesi için gerekeni yapması gerekir” şeklinde konuştu.

AHMET DAVUTOĞLU’NUN PARİS’E GİTMESİ
“Paris’e çağırıyorlar, benim yorumum, Paris’e toplantıya katılmak üzere değil, çünkü oradaki toplantıya Fransa, İngiltere ve ABD katılıyor. Sayın Davutoğlu da ‘ortalığı fazla karıştırma, uslu dur, sakin ol, bak biz iyi bir iş yapıyoruz, sakın bunu bozacak bir şey yapma’ nasihat alıp Türkiye’ye geri dönecek” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE BUNU HANGİ HAKLA YAPIYOR”
Suriyeli muhaliflerin İstanbul’da yaptıkları toplantıda Suriye’nin gelecekteki Başbakan’ını seçtiklerini belirten Loğoğlu, “Önceki gün İstanbul’da yapılan bir toplantıda komşu ülkeye yeni bir Başbakan seçtirdiler. Hangi dünyada yaşıyoruz. Bunlar Türkiye’de oluyor, hangi hukuk, hangi hak Türkiye’ye iç savaşın devam ettiği bir ülkenin gelecekteki Başbakanını tayin edecek ortamı, koşulları, kolaylıkları oluşturuyor. Hangi hakla Türkiye bunu yapıyor bunun sorgulanması lazım” açıklamasında bulundu.

“AK PARTİ HIRÇINLIĞININ ALTINDA SIĞINMACILAR VAR”
Suriyeli sığınmacıların Türkiye için çok ağır bir problem olduğunu ifade eden Loğoğlu, “Suriye’ye yönelik AK Parti hırçınlığının altında yatan sebeplerden birisi bu sığınmacıların durumu, başa çıkamıyorlar. Ne yapacaklarını bilmiyorlar, uluslararası toplumdan da bir yardım almıyorlar, onun için ellerinde kaldı. Giderek büyüyen, ekonomik, güvenlik, sosyal yönleriyle büyük sıkıntı yaratan sığınmacı konusu AK Parti’yi sarsıyor. Türkiye savaş çığırtkanlığı yapacağına Suriyeli sığınmacıların konusunu daha ısrarlı bir şekilde BM’nin gündemine taşıması lazım. Türkiye içinde ciddi önlemler alınması lazım. Sığınmacı noktasında tutacak tedbirlerin alınması, kampların daha sıkı kontrol altına alınması önemlidir” dedi.

“BAKANI KINIYORUM”
Bakan Davutoğlu’nun bir yazısını okuduğunu ve yazılanlardan dolayı Bakan Davutoğlu’nu kınadığını belirten Loğoğlu, “Dışişleri Bakanı, ‘biz hiçbir zaman Suriye’de savaş istemedik’ diyor. 2 senedir Suriye’ye müdahale isteyen, ‘sınırlı müdahale yetmez’ diyen bir Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız var. ‘Biz Suriye’de savaş olsun istemedik’ diyebilecek kadar pişkinlik ve bağnazlık gösteren Bakanı hayretle karşılıyorum ve kınıyorum. Bu Türk kamuoyunu ciddiye almamak anlamına geliyor” diye konuştu.

ÖCALAN’IN FORMAT MESAJI DEĞERLENDİRMESİ
Loğoğlu, açıklamasının sonunda bir gazetecinin “İmralı’dan gelen yeni format mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusuna ise şöyle cevap verdi: “İmralı demek ki, kendisi ile Başbakan tarafından yapılan pazarlıkta öyle bir cesaret almış ki, yapılan bu görüşmelerin açığa çıkartılması, bir masa etrafında bir yanında PKK, öbür tarafında AK Parti’nin oturacağı, PKK kanadında da Öcalan’ın kendisinin oturacağı bir formattan bahsediyor alması lazım. Bu olur mu? cevabını ancak AK Parti bilir.
Demokratikleşme paketi açıklanacak, sözde demokrasi olan bir ülkede, ileri demokrasinin hüküm sürdüğü ülkede, öyle bir demokratikleşme paketi ki, bundan halkın haberi yok. Böyle demokratikleşme paketi olur mu? Nasıl bir demokratikleşme paketi olabilir, halka danışmadan, siyasi partilerle görüşmeden. Biz bu siyasi tartışmaların ötesinde ciddi anlamda kalıcı, halkımızın bütün unsurları ile kabul edebileceği bir ortama Türkiye gelirse ona biz sadece alkış tutarız.”
(İHA)