BIST 9.300
DOLAR 34,35
EURO 36,33
ALTIN 2.820,06
HABER /  GÜNCEL

Libya'da BM müttefiklerini neler bekliyor?

BBC'nin savunma muhabiri Caroline Wyatt, BM müttefiklerinin askeri müdahalesini değerlendiriyor. Wyatt'a göre, isyancıların ne yapacağı önemli.

Abone ol

Müttefik güçler, Cumartesi gerçekleşen ilk hava saldırısını başarılı addedebilir ancak Libya'da yaşananlar çok uzun olabilecek bir sürecin başlangıcı.

Pazarı pazartesiye bağlayan gece boyunca hava savunma birimlerinin de aralarında olduğu hedefler bombalanmaya devam etti.

Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'ye ait denizaltılar da denizden saldırı gerçekleştirdi.

Hedefin Kaddafi'nin askeri kapasitesi ve özellikle de savaş uçakları ile saldırı helikopterleri olduğu söyleniyor.

Müttefiklerin askeri güçlerini bir araya getiren koalisyon için bu hedefe ulaşmak oldukça kolay olmalı.

Pentagon, uçuşa kapalı hava sahası uygulamasının başladığını söylüyor, ancak bu konuda daha yapılması gerekenler olduğu açık.

Kaddafi yanlısı kuvvetlerin doğrudan hedef alınmasının birliklerin moralini düşürerek kaçmalarına ya da taraf değiştirmelerine neden olacağı umuluyor.

Pentagon, Kaddafi'nin güçlerinin "stres altında ve hem tecrit hem de kafa karışıklığı yaşıyor" olduğunu iddia ediyor.

İsyancılar nefes alıyor

Peki eğer isyancı güçler Kaddafi yanlısı birliklere saldırmaya karar verirse ne olacak?

Bu sorunun cevabı net değil.

Pentagon, böyle bir durumda isyancıların saldırısına cevap veren Libya ordusu birliklerine hava saldırısı uygulayıp uygulamayacağı sorusunu cevapsız bırakıyor.

İttifak da Kaddafi'yle ilgili niyeti konusunda ince bir çizgide yürüyor.

Birleşmiş Milletler kararı, sivilleri korumak için "gereken her şeyin yapılması"nı onaylıyor.

BM kararını destekleyen çoğu ülkenin istediği Libya'daki rejimin değişmesi olsa da, karar bunu bir hedef olarak tanımlamıyor.

Kaddafi hedefte mi?

Peki, hava saldırılarının hedefi Kaddafi mi?

Pentagon'dan Koramiral Bill Gortney, yalnızca Kaddafi'nin "hedef listesinde olmadığını" söylüyor, ancak sivillere saldırmaya devam eden güçlerin komutanı olarak, Kaddafi'nin meşru bir hedef olduğunu savunanlar da var.

Kara kuvvetleri sorusu da henüz cevaplanmış değil.

Pazar günü açıklama yapan İngiliz bakanlar, "böyle bir plan olmadığını" söyledi ancak hiçbiri bu olasılığı açıkça reddetmedi.

BM kararı işgalci güçlere izin vermiyor ancak barış güçleri bu yasağa dahil olmayabilir.

İsyancılar ne yapacak?

Önümüzdeki günlerde yaşanacaklar ise büyük ölçüde isyancı güçlerin ne yapacağına bağlı olacak.

Bu da koalisyonun kontrolünün dışında.

Koalisyonun askeri müdahalesi gittikçe isyancı güçlere daha fazla nefes alma imkanı tanıyor.

Bu da, isyancılardan daha somut bir yapı ve liderliğin ortaya çıkmasını sağlayabilir.

Ancak silah ambargosu dolayısıyla, bu grupların Kaddafi'nin güçlerini zorlayacak imkana sahip olup olmayacağı belli değil.

Özellikle de Trablus ve ülkenin batısında isyancılara olan desteğin ne kadar yaygın olacağı da belirsiz.

Koalisyon güçleri düzenin bozulmasını ve Irak'a ilk askeri müdahaleden sonra yaşanan kaosun tekrarlanmasını istemeyecektir.

Eğer Kaddafi'nin rejimi 41 yıllık iktidardan sonra hızla düşerse, eski hesaplaşmalar ve aşiret düşmanlıkları öne çıkabilir.

Bu durumda ülkenin doğu ve batısının yeni bir lider üzerinde mutabık kalmak için çok fazla ortak noktası olmayabilir.

Uzun süreli bir çıkmaza doğru

Tüm bu nedenlerle, operasyonlara Arap ülkeleri tarafından verilen destek çok önemli.

Bu destek, operasyonların sonuna gelindiğinde de çok önemli olacak.

Katar'ın, Arap Birliği'nin hava saldırılarının boyutuyla ilgili şüphelerini dile getirdiği pazar günü operasyona dört uçakla destek vereceğini söylemesi önemli bir çıkıştı.

Arap Birliği'nin liderinin sözleri ise, askeri müdahaleye Arap ülkelerinden gelen desteğin kararsız olduğunu ima ediyor.

Askeri müdahale, hızla uçuşa kapalı hava sahası uygulamasının devam ettiğinden emin olmak için devriye gezilmesini içeren bir rutine dönüşebilir.

Ancak buradaki esas tehlike, Birleşmiş Milletler kararının bir çıkmaza yol açması.

Amerika başkanı Barack Obama da, bu tehlikeyi "değişimin nasıl sonuçlanacağından kimse emin değil" sözleriyle ifade etti.

Değişimin ne zaman sonuçlanacağı da başka bir soru işareti.