Libya'da antik Roma kenti Leptis Magna, ihmal kurbanı
İç savaşın belini büktüğü Libya'nın başkenti Trablus'a 120 kilometre uzaklıktaki antik Roma kenti Leptis Magna, ülkede 2011'den bu yana devam eden çatışma ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle restore edilemiyor.
Abone olİç savaşın belini büktüğü Libya'nın başkenti Trablus'a 120 kilometre uzaklıktaki antik Roma kenti Leptis Magna, ülkede 2011'den bu yana devam eden çatışma ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle restore edilemiyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası listesindeki kent, Akdeniz kıyısında, Kuzey Afrika'nın en önemli arkeolojik kalıntıları arasında yerini alıyor.
Muammer Kaddafi'nin devrildiği 2011'den bu yana istikrarsızlığın hüküm sürdüğü petrol zengini ülkedeki tarihi eserler, iç savaş ve çatışmalarla gelen sorunlar nedeniyle ihmal ve bakımsızlık kurbanı oldu.
MEDENİYETLERİN KENTİ; Lebde Vadisi ile Akdeniz'in birleştiği noktada Finikeli denizciler tarafından kurulan kent, dünyanın en büyük imparatorluklarından Antik Roma'nın da içinde olduğu birçok medeniyete ev sahipliği yaptı.
Leptis Magna Tarihi Eserler Gözlemcisi İzzeddin Ahmed el-Fakih, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentin milattan önce 7. yüzyılda Finikeli denizciler tarafından önce, "eski meydan" olarak adlandırılan liman bölgesinin kurulduğunu, zamanla bölgenin genişletilip süslenerek Roma İmparatorluğu'nun en güzel şehirlerinden birisi haline getirildiğini söyledi.
Stratejik konumunun, kentin gelişmesine katkı sağladığını aktaran Fakih, "Kent, kuruluş dönemi olan Finikeliler, refah ve kalkınmanın arttığı Roma, zayıflama dönemi olarak nitelendirilen Bizans ve İslamiyet dönemi olmak üzere dört önemli dönemden geçti." ifadesine yer verdi.
KENTİ GÖNÜLLÜ HALK KORUYOR; Hamam, tiyatro, anfitiyatro, tak, liman, bazilika gibi pek çok kıymetli eseri içinde barındıran Leptis Magna'nın ihmal edildiğine dikkati çeken Fakih, "Kent, dört bir taraftan açık. Şehir korunaklı değil, ziyaretçilerin giriş ve çıkışlarını kontrol edecek bir mekanizma yok." diye konuştu.
Kentteki yönetim boşluğu nedeniyle şehrin kendine özgü dokusunu bozan bazı vakıalar ve hırsızlık gibi ihlallerin gerçekleştiğini belirten Fakih, şöyle devam etti:
"Kent, emniyet kurumları tarafından korunmuyor. Turizm polisinin sadece adı var. Kenti koruyanlar yalnızca gönüllü vatandaşlar. En kısa sürede restore edilmezse, antik şehre ait tarihi sütunların büyük bir kısmı, erozyon ve denizin çekilmesi gibi doğa olayları nedeniyle çökebilir."
Antik şehrin korunması için gönüllü faaliyet gösteren Ali Hüseyin (55) de "Kültürel mirasımız olan bu kent hepimizin. Tüm Libyalıların şanı ve medeniyeti. Turistlerin uğrak yeri. Burada tarihi eserlerin içinde büyüdüm ve bu önemli görevi üstleniyorum." dedi.
Yedi yıldır bir grup arkadaşıyla karşılık beklemeden kenti himaye etmek için çalıştıklarını anlatan Hüseyin, "Libya'nın sembolü olan bu şehirde tarihi eser hırsızlığını önlemek, yangın durumunda müdahale etmek, imkan dahilinde temizlik ve bakımını yapmak için çeşitli görevler üstleniyoruz." diye konuştu.