BIST 9.577
DOLAR 34,01
EURO 37,87
ALTIN 2.824,20
HABER /  GÜNCEL

Libya, Türkiye dış politikasının 'akordunu bozdu'

St. Lawrence Üniversitesi'nden akademisyen Howard Eissenstat, Libya'da yaşananların Türkiye'nin bölge demokrasisine olan bağlılığının ne kadar zayıf olduğunu gösterdiğini yazıyor.

Abone ol

St.Lawrence Üniversitesi'den akademisyen Howard Eissenstat, Libya'da yaşananların Türkiye'nin dış siyasetinin sınırlarını gösterdiğini söylüyor.

Eissenstat, 'Libya ve Türkiye: Ankara'nın dış siyasetinin akordu bozuldu' başlıklı makalesinde, Arap coğrafyasındaki ayaklanmalarının ilk evrelerinde işlerin Türkiye için yolunda gittiğini, ancak Libya'da yaşananların bu durumu değiştirdiğini söylüyor.

Eissenstat'a göre, Erdoğan için Mübarek'e karşı çıkmak oldukça kolaydı çünkü Mübarek, başbakanın Türkiye'yi bölgesel güç haline getirme çabalarının önünde duruyordu.

Mübarek'in düşüşünün bölgedeki Amerikan etkisinin azalmakta olduğunu ve daha atılgan bir Türk bölgesel siyasetinin vaktinin geldiğini gösterdiğini söyleyen Eissenstat, Libya'nın ise Türk dış politikasının sınırlarına işaret ettiğini anlatıyor.

Batı şüpheciliği ve ekonomik kaygılar

Eissenstat, bu sınırların iki temel nedenini şöyle anlatıyor: "Birincisi, Mısır'ın aksine, Türkiye bir süredir Libya ile aktif olarak ilişki içerisinde. Krizden önce Libya'da 10 binlerce Türk işçi vardı. Ülkede aynı zamanda çoğu Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi ile yakından ilişkili olan şirketlerin milyarlarca dolarlık yatırımı var ve eğer Kaddafi düşerse bu yatırımlar kaybedilmiş olacak. İkincisi, Mübarek rejiminin düşmesi AKP'nin bölgede azalan batı etkisiyle ilgili varsayımlarını doğrularken, Libya'da yaşananlar Amerika ve Avrupa'nın etkisini artırma riskini taşıyordu."

Türkiye'nin Libya'ya yapılacak uluslararası bir müdahaleye karşı çıkarken demokratik değerlere asgari atıfta bulunduğunu düşünen Eissenstat, Kaddafi'ye bağlı güçlerin kullandığı şiddetin boyutları karşısında Türkiye'nin Libya hakkındaki açıklamalarının "sürreel" hale geldiğini yazıyor.

Arap Ligi'nin 12 Mart'ta uçuşa kapalı hava sahasını desteklemesiyle Türkiye'nin bölgesel tecritinin artığını savunan Eissenstat, BM Güvenlik Konseyi kararı sonrasında Türkiye'nin NATO içerisindeki pozisyonunu değiştirip değiştirmeyeceğinin soru işareti olduğunu da ekliyor.

Eissenstat, Türkiye'nin bölge demokrasisine olan bağlılığının ekonomik kaygıların gölgesinde kaldığını, şirketlerin Libya'ya dönmeye hazır olduğunu söylüyor.

Ancak yaşananların sadece ekonomik kaygılarla açıklanamayacağını söyleyen Eissenstat'a göre, bir diğer neden ise AKP'nin çekirdek kadrolarının batının tüm müdahalelerinin kötü niyetli olduğu algısı.

'Türkiye İran'da da aynı riski almıştı'

Eissenstat, Libya'da yaşananların 2009 seçimlerinden sonraki İran kriziyle benzerlik gösterdiğini de ekliyor: "O zaman da Türkiye hem batılı müttefiklerinden hem de bölgenin çoğundan kopuk görünüyordu. Ancak Ahmedinejad iktidarını sağlamlaştırdı ve Türkiye ile İran'ın bölgesel ve ekonomik bağları güçlendi."

AKP'nin İran'da otoriter rejimin devamından yana kumar oynadığını ve kazandığını yazan Eissenstat, ülkenin Libya örneğinde aldığı riskin de olumlu sonuçları olabileceğini söylüyor.

Ancak Eissenstat yazısını çıkabilecek olumlu ekonomik sonuçların başka ağır bedelleri olacağını vurgulayarak bitiriyor: "(AKP'nin İslami duyarlılıkları demokratik ideallerle birleştiren) imajı maalesef son beş yıldır hem Türkiye içinde hem de dışında zayıflıyor. Türkiye'nin Libya örneğindeki nabza göre şerbet veren sözleri de bölge demokrasine olan bağlılığının ne kadar zayıf olduğunun altını çiziyor."