Levent Üzümcü bilinmeyenlerini anlattı
Hürriyet Gazetesi'nden Aynur Yolcu ,tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü ile rol aldığı İstibdat Kumpanyası öncesi hem bu oyunu hem de bu sezon yer alacağı projeleri konuştu...
Levent Üzümcü: Ege Denizi insan mezarlığına döndü
Hürriyet Gazetesi'nden Aynur Yolcu ,tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü ile rol aldığı İstibdat Kumpanyası öncesi hem bu oyunu hem de bu sezon yer alacağı projeleri konuştu...
Tiyatroya ümit bağlayanları, tiyatrocuların kendisinden medet umulmasından korkmasını ti’ye alan kahkahalarla izleyebileceğiniz bir oyun İstibdat Kumpanyası… Çıkış noktasını jurnallerle tiyatroların yakıldığı, oyuncuların dövüldüğü Abdülhamit döneminden alıyor. ‘Burun’ demenin ‘yıldız kaydı’ demenin insanın ‘başı’nı derde sokabildiği bir zamandan bugüne selam yolluyor.
Müzikal bir havada geçen ve mizah yönü oldukça kuvvetli oyunda Yunan ve Türk ezgileri eşliğinde yapılan sirtaki, horon ve misket dansları seyircinin enerjisini yükseltiyor. Halkı galeyan getirerek padişahın devrilmesine yardımcı olacak tiyatro oyunun yönetmesi için Fransa'dan İstanbul’a davet edilen Samuel Efendi’yi canlandıran Üzümcü’nün kulisine konuk olduk, tiyatro, sinema ve dizi sektörünü masaya yatırdık.
‘TİYATRO HALKI GALEYANA GETİRMEZ’
Bu sezon sizi İstibdat Kumpanyası’nda izleyeceğiz… Biraz oyundan bahseder misiniz?
İstibdat Kumpanyası’nda devlete bağlı olarak kurulan ilk tiyatro öne çıkıyor. Abdülhamit döneminden bakıyor olaya, o dönemin adı İstibdat…
O zamanın zorluklarını; insanların fikirlerini beyan etme özgürlüğü, hatta beyanı da aştık padişaha karşı bir gönderme söz konusu olabilir mantığıyla yapılan sansürü ve otosansürü konu alıyor. Mesela burun dediğin zaman ortalık birbirine giriyor, çünkü Abdülhamit’in burnu kocaman. Yıldız denemiyor, çünkü Yıldız Sarayı’nda yaşıyor.
İşte o dönemlerde halkın iktidarını isteyen Cumhuriyetçi bir paşa, Cyrano de Bergerac adlı oyununu sahnelenmesini istiyor. O oyunla İstanbul’da halkı galeyana getirip sistemi bitirmeyi planlıyor.
Peki, tiyatro bunu gerçekten yapabilir mi?
İşin komedisi de burada… Tiyatro bu kadar önemli bir iş değildir, halkı galeyana da getirmez. Ama hep tiyatrodan korkarlar.
Sizce gerçekte böyle bir korku var mı?
Baskıcı rejimlerin en büyük korkusudur tiyatro. Çünkü onlar tiyatronun birçok şeyi değiştirip, dönüştüreceğini düşünür. Böyle bir güç atfederler tiyatroya, ama yok böyle bir şey. Toplumlarda çığır açacak bir özelliği yoktur. Tiyatro sadece tiyatrodur, gider izlersin… Eğer iyi bir oyun izlemişsen, sabah uyandığında aklına ilk o gelir. ‘Ya ne kadar güzel bir oyundu’ dersin, sonra hayatına devam edersin.