BIST 9.414
DOLAR 34,42
EURO 36,34
ALTIN 2.845,17
HABER /  GÜNCEL

Latife hanımın mektupları okunmuş

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve eşi Latife Hanım arasındaki mektuplaşmaların saklandığı arşivin kilidinin geçmişte kırıldığı ortaya çıktı.

Abone ol

Atatürk ve eşi Latife Hanım arasındaki mektuplaşmaların saklandığı arşivin kilidinin geçmişte kırıldığı ortaya çıktı. CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, Latife Hanım’ın koruma altındaki belgeleriyle ilgili olarak gündeme gelen iddialar konusunda Türk Tarihi Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun açıklama yapmasını Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelttiği bir soru önergesiyle istemişti. Yanıt Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in koordinatörlüğünde, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AKDTYK) Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural ile TTK Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu’ndan geldi. 59 sayfalık yanıta bakıldığında ise Cumhurbaşkanlığından Başbakanlığa kadar konuyla ilgili olarak kurumlar arasında yoğun bir yazışma trafiği yaşandığı görülüyor. Prof. Dr. Halaçoğlu’nun yanıtı aynen şöyle: HALAÇOĞLU: ARŞİVİ OKUMADIM "Latife Hanım’a ait arşiv belgeleri TTK Başkanı Halaçoğlu tarafından okunmamıştır. Sadece kamuoyuna açıklanan hususlar mahkeme envanteri doğrultusunda olmuştur. MÜHÜR KIRILMIŞ İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliğine, Latife hanım evraklarının mevcut olduğu torbaların mühürlerinin TTK Başkanı Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Genel Müdür Uluğ İğdemir ve Kütüphane Müdiresi Mihin Lugal tarafından açıldığı ve 28.1.1980 tarihli yazıyla bildirilen tutanaktaki sayılara göre tadat alınarak teslim alındığını belirten bir tutanak tutulduğu ve söz konusu bu tutanağın bir kopyasının İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliğine verilmek üzere Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’a tevdi edildiği, 26.2.1980 tarihli yazılı ile bildirilmiştir. ARŞİV KASADA DEĞİL DOLAPTA, MÜHÜR YOK İPLE BAĞLI Atatürk Arşivi Projesi kapsamında, Latife Hanım’a ait belgelerin birer örneklerini isteyen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilgi (13.7.2001 tarihli) yazısına istinaden. Belgelerin saklı olduğu yer 6.8.2001 tarihinde, kurum başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kurum sekreteri Nurettin Özdur, Emekli APK Şube Müdürü Serap Çapanoğlu ve Şube Müdürü Serap Erkut’tan oluşan bir komisyon tarafından açılmış, Kurumumuza iki torba halinde getirilen torbaların mühürlerinin kırılmış olduğu ve iple bağlanmış olduğu tespit edilmiştir. Evraklar tekrar torbaya konularak bağlanmış ve dosyası ile birlikte arşiv deposunda dolaba konularak kilitlenmiştir. Dolabın anahtarı TTK Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu’nda, arşiv deposunun anahtarı da Arşiv Şube Müdüründe bulunmaktadır. MAHKEME, ARŞİV AÇIKLANMAYACAK-OKUNMAYACAK DEMEDİ AMA... Arşiv ile bilgiler, sadece mahkeme envanter kayıtlarındaki bilgiler olup, arşiv tek başına bir kişinin ulaşamayacağı bir konumda saklanmaktadır. Mahkeme kararında, arşivin açıklanmayacağı veya okunmayacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Buna karşılık arşiv, ailesinin isteği doğrultusunda, geçen 25 yıllık dönemde olduğu gibi gizliliğini korumaktadır." BASINA "OKUDUM" DEMİŞTİ Önergeye "belgeleri okumadım" yanıtını vermesine karşın, 2.2.2005 tarihinde bir gazeteye verdiği demeçte Halaçoğlu’nun "Latife Hanım’ın arşivini okudum. Bu belgeler Atatürk’e asla zarar vermez. Belgelerin açıklanmasından korkanlar, aslında kendileri için endişeleniyor. Yoksa Atatürk’ün aşkından korkmak için neden yok. (...) Çuvallar dolusu belge ve mektup var. Ama en çok ses getirecek olanı galiba boşanma mektubu. Çok etkileyici bir şekilde kaleme almış. Kaleminden çok etkilendim. Sanırım boşanma mektubu göz yaşartacak" dediği iddia edilmişti. TTK, CUMHURBAŞKANLIĞI’NA 4.5 AY YANIT VERMEDİ Halaçoğlu ayrıca, Latife Hanım’ın belgelerinin TTK’da olduğunu da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu’nun 13.7.2001 tarihli yazısıyla öğrendiğini belirtti. Nehrozoğlu imzalı yazıda, 21.3.2001’de TTK’ya göndermiş oldukları yazıya halen yanıt alamadıklarını anımsattı. Nehrozoğlu imzalı ikinci yazıda bu durum, "Ulu Önder Atatürk’e ilişkin eksiksiz ve kusursuz bir ’Atatürk Arşivi’ oluşturulması kapsamında başlatılan çalışmalar sürdürülmektedir. Bu bağlamda, biriminizde bulunan Latife Hanımefendi’ye ait belgelerin birer örneğinin gönderilmesi amacıyla yazılan ilgi (21.3.2001 günlü, 1326 sayılı) yazımıza bugüne kadar herhangi bir yanıt alınamamıştır. Günümüze ve gelecek kuşaklara ışık tutacak bu çalışmaların aksatılmadan yürütülebilmesi için İlgi yazı yanıtının çabuklaştırılmasını önemle rica ederim" deniliyor. "CUMHURBAŞKANLIĞI İSTEYİNCE ARŞİVDEN HABERDAR OLDUM" Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci yazasıyla "Atatürk’ün eşi merhum Latife Hanımefendi’nin belgelerinin Kurumumuzda olduğunu öğrendim" diyen Halaçoğlu, Latife Hanım’ın belgeleriyle ilgili olarak 6.8.2001 tarihinde konuyla ilgili olarak bir tutanak da düzenletti. ESKİ BAŞKAN ANAHTARI HALAÇOĞLU’NA DEĞİL TTK SEKRETERİNE VERMİŞ Halaçoğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı’na yanıt verebilmek amacıyla yaptığı araştırma sonucunda, belgelerin konulduğu yerin şimdiki yönetimden önce 18 ay görev yapan Başkan Vekilleri Prof. Dr. Neşet Çağatay ve Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu dönemiyle birlikte Halaçoğlu’nun durumdan haberdar olduğu tarihe kadar geçen 9.5 yıl boyunca bilinmediğini ortaya çıkaran ve Halaçoğlu’nun belgelerle ilk karşılaşmasını anlatan 6.8.2001 tarihli tutanak şöyle: "Evrakla ilgili yaptığım araştırma sonucu Kurum Sekreterine, Kurum eski Başkanı Prof. Dr. Yaşar Yücel’in ayrılırken Latife Hanım’la ilgili bir anahtar verdiğini öğrendim. Ancak Kurum Sekreteri Nurettin Özdur evrakın içeriğini ve yerini bilmediğini söyledi. Evrakın yeri araştırıldı, APK Şubesi Müdürlüğünden emekli Serap Çapanoğlu evrakın kurumda olduğunu, fakat yerini bilmediğini ifade etti. Yine YİYDİ Şb.Md. Serap Erkut’tan evrakların yeri öğrenildi. Fakat o da anahtarın kimde olduğunu bilmiyordu. 1983 yılında Kurumdan ayrılan kütüphane Müdiresi Mihin Lugal’den öğrendiğini ve bunun gizli kalması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Nurettin Özdur, Serap Çapanoğlu ve Serap Erkut’tan meydana gelen bir komisyon kurdum. 6.8.2001 tarihinde belgelerin saklı olduğu yer komisyon tarafından açıldı. Atatürk’ün eski eşi rahmetli Latife Uşaklıgil’in Osmanlı Bankası Beyoğlu Şubesi ile Ziraat Bankası Harbiye Şubesi’nin kasalarından alınarak kurumumuza iki torba halinde getirilen torbaların mühürlerinin kırılmış olduğu ve torbaların iple bağlandığı tespit edildi. Açılan torbalardan çıkan dosyada kasa Tespit Zaptları; TTK Başkanı Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal tarafından 13.2.1980 tarihinde Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’a yazılmış yazı; T.C. İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliği’nin Teslim ve Tesellüm Zaptı; TTK’ya yazılmış yazı; evrakların mevcut olduğu torbaların mühürlerinin TTK Başkanı Ord. Prof. Dr. Karal, Genel Müdür Uluğ İğdemir ve Kütüphane Müdiresi Mihin Lugal tarafından açıldığını ve 28.1.1980 tarihli yazıyla bildirilen tutanaktaki sayılara göre tadat alınarak teslim alındığını belirten bir tutanak tutulduğunu ve 26.11.1980 tarihli bu tutanağın bir kopyasının İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliği’ne verilmek üzere Ord. Prof. Dr. Kaynar’a tevdi edildiğini bildiren bir yazı tespit edildi. T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilgi yazısına istinaden, evrak verilmeyip, mahkeme kasa Tespit Zaptı tutanaklarından bir liste tanzim edilerek Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne verildi. Evraklar tekrar torbalara konularak bağlandı ve dosyasıyla birlikte dolaba kondu ve kilitlenerek anahtar tarafıma teslim edildi. İşbu tutanak komisyonca imzalandı." Tutanakta sözü edilen Prof. Dr. Yaşar Yücel, 17.10.1983 ile 16.3.1992 tarihleri arasında TTK Başkanlığı görevini yürüttü. Prof.Dr. Yücel’den sonra ise Prof.Dr. Neşet Karadağ ve İbrahim Agah Çubukçu 27.9.1993’e kadar Başkan Vekilliği görevini sırasıyla yürütmüştü. Halaçoğlu ise 27.9.1993’ten bu yana TTK Başkanlığı yapıyor. YÜKSEK KURUM MAHKEME KARARINI TTK’DAN İSTEDİ Bir diğer belge de AKDTYK Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural’ın 31.1.2005 tarihinde TTK Başkanlığına gönderdiği yazıyı içeriyor. Buna göre, "kurumun manevi hamisi" Atatürk’ün merhum eşi Latife Hanım’ın evlilik dönemine ait hatıraların ve belgelerin 25 yıl süreyle TTK’da saklanması konusunda bir mahkeme kararından bahsedildiğini belirten Prof. Dr. Tural, "Konuyla ilgili görev ve sorumluluklarımızı belirleyebilmemiz ve gereğini ifa edebilmemiz için anılan mahkeme kararını incelemek üzere 31.1.2005 günü mesai bitimine kadar Yüksek Kurum Başkanlığına gönderilmesini önemle rica ederim" dedi. Prof. Dr. Tural’ın aynı gün gönderilmesini istediği mahkeme kararı Halaçoğlu tarafından ertesi gün, 1.2.2005’te gönderildi. PROF. DR. SADIK TURAL, BAŞBAKANLIĞIN EMRİNİN NE OLDUĞUNU SORDU Bu arada, Yüksek Kurum Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural, Halaçoğlu’ndan mahkeme kararını istediği gün, 31.1.2005’te Başbakanlığa tek sayfalık bir yazı göndererek "emirlerinin" ne olduğunu sordu. Halaçoğlu’nun 6.12.2004’teki açıklamalarıyla gündeme gelen ve medyada çıkan çeşitli haberlerle giderek büyüyen Latife Hanım’ın belgelerine ilişkin tartışmaları yazısında ayrıntılarıyla anımsatan Prof. Dr. Tural, "Anayasa’nın 134’ncü maddesi ile 2876 sayılı Kuruluş Kanunumuzun bize yüklediği görev ve sorumlulukların bir gereği olmak üzere, Anayasa’nın 20’ncu maddesindeki özel hayatın gizliliği hükmü gözönünde bulundurularak TTK Başkanlığının bu konudaki işlemlerine esas olmak üzere emirlerinizin iş’arını saygılarımla arz ederim" dedi. HALAÇOĞLU: MÜHÜRLER HAKKINDA GİZLİ BİLGİ VERİRİM AMA YAZILI OLMAZ Yine Yüksek Kurum’dan TTK’ya 3.2.2005 tarihinde bir yazı daha gönderildiği ve Halaçoğlu’nun, "mühürlü arşiv torbaları, benden önceki başkanlar döneminde, daha önce de açılmış, başkandan başkana devir teslim edilmiş. Bana da öyle teslim edildi" sözlerinin anımsatıldığı görülüyor. Başkan Yardımcısı Zeki Dilek’in imzasını taşıyan yazıda, "Mühürlü torbalarda bulunan ve teslim, tesellüm işlemleri tutanakla kayıt altına alınarak TTK’ca muhafaza altına alınan belgelerin kurum başkanları değiştikçe mühürler fekkedilip evrakların görülüp sayılarak devir teslime konu edilip edilmediği hususunda Yüksek Kurum başkanlığına acilen bilgi verilmesini rica ederim" denildi. Halaçoğlu’nun sekiz gün sonra, 8.2.2005’te verdiği tek satırlık yazıda, "İlgi yazınızda belirtilen hususta Yüksek Kurum Başkanına yazılı olmayan gizli bilgi verilebilir" demesi de dikkat çekti. LATİFE HANIM’IN 9 VARİSİNDEN TTK’YA İHBARNAME Öte yandan Latife Hanım’ın yeğenleri ile yeğenlerinin çocuklarından oluşan 9 varisi de 2.2.2005 tarihinde Beyoğlu 9’ncu Noterliği aracılığıyla TTK ve AKDTYK’na birer ihbarname gönderdi. İhbarnamede Latife Uşşaki’nin varisleri olarak, mahremiyete bu denli önemli vermiş bir kimsenin ölümünden sonra da kendisinin özel eşyaları arasında sayılan anılarını içeren günlükleri, kişisel mektupları, özel notları, telgrafları velhasıl halen TTK nezdinde nezdinde bulunan tüm kişisel evrakları ile ilgili olarak, Latife hanım’ın mahremiyet arzusuna saygı gösterilmesi gerektiği vurgulandı. İhbarnamede, "Latife Uşşaki’nin ölümünden sonra bazı belgeler aile efradı tarafından görülmüş olup, her ne kadar belgelerin bazıları tarihi şahsiyetler tarafından gönderilmiş veya bu kişilere Latife Hanım tarafından gönderilmiş olsalar da bu belgelerde kamuoyunu ilgilendiren ve tarihe ışık tutabilecek hiçbir husus bulunmamaktadır" denilerek, belgelerin kurumda saklanmaya devam edilmesi ve "kısmen de olsa" basına "verilmemesi" istendi. YASAĞIN DEVAMI İÇİN ÇANKAYA KÖŞKÜ DEVREDE Varisler ihbarnamenin bir örneğini de "bilgi için" Cumhurbaşkanlığına iletti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu da "gereğinin yapılması için" ihbarnaminin fotokopisini 8 Şubat’ta AKDTYK’na gönderince, Yüksek Kurum da hemen aynı gün yazıyı "bilgi ve gereği" için TTK’ya ulaştırdı. Kaynak: www.milliyet.com.tr