BIST 10.648
DOLAR 32,75
EURO 35,09
ALTIN 2.450,33

Land Of The Dead…

7 Ekim’den bu yana devam eden işgal ve soy kırım bir nesli yok ediyor.

Dünya insanlığı yıkılmış zaten, yok olmuş ki

Bu sessizlik ondandır.

Kurt kuzuyu yerken tarafsız kalmak, kurdun yanında olmaktır.

Land Of The Dead…

Ölüler Ülkesi, bir zombi serisi

Bir felaketin ardından tüm uygarlık ortadan kalkmıştır.

Şimdi ölülerin hayatta kalmayı başarmış olanlardan alacak intikamları vardır. Hayatta kalan küçük bir grup, yüksek duvarlarla korunan bir şehirde yaşamlarını sürdürmektedirler.

Filistin’de öldürülen onca insan bizi Hakk’a şikayet ederse…

Orijinali Varken İmitasyona Ne Gerek Var?

31 Mart Yerel Seçimlerinden bu yana siyasette normalleşme ya da yumuşama çemberi etrafında siyaseti anlamlandırmaya çalışıyoruz. Fakat bu süreç tam manasıyla ilerleyemiyor. Üst düzey temaslar, bakanlar nezdinde görüşmeler ve randevular hayata geçiyor ama ötesi olmuyor. Siyasi tıkanıklık yaşanıyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in AK Parti'yi ziyareti,

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iade-i ziyareti,

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler,

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki,

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,

CHP'li siyasetçileri kabul etti. Belirlenen konu başlıkları detaylandırıldı. Görüşmeler net, samimi ve açık bir şekilde gerçekleşti.

Çünkü akıllarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Külliye ile müzakere değil, mücadele edilir”.

Diğer yandan
Ekrem İmamoğlu cephesi, "Yerel seçimde başarı elde edemeyen AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a siyaseten toparlanması için pirim veriliyor" iddiaları yankılanırken net ve samimi olmak, şeffaf olmak daha bir anlam ifade etti.

Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planıyla sağlanan kazanımlara zarar verilmeyeceği bunun yanı sıra popülizme ilgi gösterilmeyeceği AK Parti tarafından yüksek sesle söylenmişti.

AK Parti ile, CHP arasındaki siyasi iletişim diyaloğunun zemini konusunda benim endişelerim var. Normalleşme sürecinin faturasını CHP kurmayları kesmek istiyor. Diğer yandan 12. Kalkınma Planındaki hassas dengeler söz konusu. Böyle bir durumda nasıl iletişim stratejisi geliştirilebilir.

Emekli ve asgari ücretle yaşamaya çalışan dar gelirli kesim için alım gücü arttırılsın deniliyor. Bence de arttırılmalı, yaşam kalitesi belli bir konfora ulaşmalıdır.

Peki ama CHP’nin çözüm önerisi nedir?

Bütçeye yansıyacak ekonomik yük nasıl bertaraf edilecek?

Bütçede oluşacak bu açık neyle kapanacak?

Bu konuda CHP’nin argümanı “Biz, hükümete taleplerimizi ilettik fakat adım atılacağı izlenimi edinmedik" açıklamasının yapılması ne kadar samimi?

Dahası…

"CHP gündeme taşıdı, hükümet bizim sayemizde adım attı" ifadeleri …

Oysaki onlar da biliyor
Halkın beklentilerini okuyan, ülkenin ve bütçenin ekonomik gerçekliğini bilen ve bu bilgi doğrultusunda hareket etmeye çalışan bir ekonomi bakanı var.

"Asgari ücrete ara dönem artışı, emekliye ek zam" ifadeleri ilgi çekici. CHP seçmeni manipüle ediyor, vaatte bulunuyor ama çözüm odaklı finansal formül üretemiyor. Söylemle oy alıyor. Çünkü bu söylem seçmenin hoşuna gidiyor. Seçmenin duymak isteyeceği cümleler bunlar. Tam da bu cümleler sandıkta CHP’ni birinci parti yaptı.

Bu söylemler CHP’ni kısa vadede dönemsel avantajlar sağlayabilir. Sağladı da. Fakat şu gözden kaçırılmamalıdır; var olan ekonomik sorunlar ekonomik planlamalarla çözüme kavuşur. Aksi takdirde daha büyük krizlerin yaşanmasını sağlar.

AK Partinin ekonomi kurmayları ve Bakan Şimşek ekonomi programının olumlu neticelerinin görüleceği tarihin çok da uzun olmayacağını ifade etmişti. Enflasyonun yıpratıcı etkisi geride kaldı. Bu yıpratıcı faturayı millet olarak ödedik. O nedenle kalıcı ve sürdürülebilir ekonomik iyileşmesi için enflasyonun tek haneye indirilmesi mutlak ön şart. O nedenle orijinali varken imitasyona ne gerek var?

Bir Günde Sekiz Kadının Yaşam Hakkı Elinden Alındı!!!!

Türkiye'de 2024 yılı başından itibaren 71 kadın öldürüldü. 27 Şubat'ta ise bir rekor yaşandı; aynı gün yedi kadının birden öldürülmesiyle bir günde bilinen en yüksek sayıda kadın cinayeti işlendi. Bu rekor kırılarak bir günde 8 kadın yakın çevresindeki erkekler babası, eşi, eski eşi, nişanlısı tarafından öldürüldü.

Cinayetlerin, derin ataerkil geleneklere ve kadınların ev dışında çalışmak ya da sorunlu ilişkilerden ayrılmak istemesinden kaynaklı sebeplerden işlenmesi daha da büyük bir sorun ve vahim bir durum. 

İstanbul Pendik’te yaşayan Sevilay Karlı, 5 ay önce boşandığı Ümit Karlı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Ümit Karlı gözaltına alındı.

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde Ali Rıza Aslan, boşanma aşamasında olduğu Hatun Ekrem Aslan’ı silahla vurarak öldürdü.

İstanbul Çekmeköy’de Emine Ülkü Araz adlı kadın evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

İzmir’de Özlem Çankaya ayrı yaşadığı erkek tarafından öldürüldü.
Bursa’da Murat Demir, geçen yıl boşandığı 2 çocuk annesi Tuba Ateşci’yi, tabancayla vurarak öldürdü.

Adıyaman Samsat’ta Kasım A., evli olduğu Tuğba A.’yı, bacanağı Abidin A. ve 9 yaşındaki Mustafa A.’yı tabancayla vurarak öldürdü.

Denizli’de Afganistan uyruklu Nasım Gol Karımı isimli kadın, evinde öldürüldü. Evli olduğu Mohammed Esmail Habibi suç aletiyle yakalandı.

Erzurum’da cezaevinden firar eden Şafak Saydam’ın silahla vurduğu Elif Saydam yaşam savaşını kaybetti

Bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş Hanımefendinin kadınlarımızın yaşam hakları ellerinden alınmadan önce gidebilecekleri sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının sayısının arttırılması ve kadınlarımızın daha güvenli ortamda yaşaması için gerekli çalışmaların arttırılması hususunu bir kadın olarak bir anne olarak önemle arz ediyorum.

Kendilerinden ricam olur kadınlarımız yaşasın diye…