Mevlid-i Nebi ne demek, Kutlu Doğum haftası yeni adı ne oldu ve 2018 Kutlu Doğum Haftası ne zaman başlıyor, neler yapılmalı soruları merak konusu oldu. 2018 yılında yeni adıyla Mevlid-i Nebi yani Kutlu Doğum Haftası 17-24 Kasım tarihleri arasında kutlanacak .Peki kutlu doğum haftasında nasıl ibadet edilir, nasıl dua edilir.
Abone olKutlu Doğum haftasının yeni adı ne oldu, Mevlid-i Nebi anlamı nedir, Kutlu Doğum Haftası nedir, 2018 yılında ne zaman kutlanacak soruları merak edildi. Peygamber efendimiz (s.a.v)’in doğduğu haftaya denen Kutlu Doğum Haftası 2018 yılında 17 Kasım'da başladı ve 24 Kasım'da sona erecek. Mevlid-i Nebi haftası yurt genelinde bu anlamlı ve mübarek hafta çeşitli etkinlikle ve dualarla kutlanacak.
"KUTLU DOĞUM, 20 NİSAN TARİHİNE SABİTLENDİ"
İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Mevlid-i Nebi Haftası'nda yapılacak etkinlikler hakkında DHA'ya açıklamalarda bulundu.
Yılmaz, "Sevgili peygamberimizin dünyaya teşrifleri 12 Rebiülevvel olarak bilinmektedir. Miladi 571 tarihinde doğduğu bilinmektedir. Dolayısıyla kameri takvime göre 12 Rebiülevvel ayı geleneksel olarak Fatımilerden beri kutlana gelen bir gelenektir. Biz de de Mevlid-i Nebi haftası cumhuriyetin ilk yıllarından beri kutlanıldığı, kabul edildiği bilinmektedir. Hazreti peygamberin doğumunu içine alan haftayı Diyanet İşleri Başkanlığımız bu sene 17-24 Kasım tarihlerini Mevlid-i Nebi Haftası olarak ilan etti. Malum bundan önce bir Kutlu Doğum geleneği vardı. 1993'lerden itibaren. Bu Kutlu Doğum ile Mevlid-i Nebi'yi birbirinin alternatifi görüldüğü zamanlar oldu. Hatta bir ara beraber değerlendirilmesi ile ilgili tasarruflarda bulunuldu. Daha sonra Kutlu Doğum, 20 Nisan tarihine sabitlendi" dedi.
Bu mübarek hafta hadis ve ayetlerde şöyle geçiyor...
Kutlu Doğum Haftası, peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in doğum gününü kutlamak amacıyla her yıl 14-20 Nisan arasında kutlanır.
“Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”
(Enbiyâ, 107)
İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye “Mevlid Kandili” denir.
Buna göre, yönetmelikte yer alan "Kutlu Doğum" ibareleri "Mevlid-i Nebi" şeklinde değiştirildi.
O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.
O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir.
Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.”
(Âl-i İmrân, 164)
Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı “Vesiletün’necat” olan mevlid kitabı O’nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.
Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O’nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.
Bununla beraber, O’nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O’nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
O âlemlerin Rabbinden, “Alemlere rahmet olarak gönderildi.” Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O’na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O’nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.
O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O’nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: