Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Güneydoğu'da bölücü terör örgütüne yapılan operasyonlar, yeni anayasa çalışmaları ve Başkanlık Sistemi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ve Yönetim Kurulu üyelerini kabulü öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kurtulmuş, hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi olmadığını belirterek, "Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir. Bu belediye başkanlarını oylarıyla seçip oraya getirenler, hiçbir şekilde bunlar yapılsın diye oy vermedi" dedi.
"MİLLETİN KENDİSİNE VERDİĞİ OYLARA İHANET ETMEKTİR"
"Terör, ülkenin birinci gündem siyaseti. Hendek siyaseti konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları oldu. Özellikle bölgedeki belediyelerle ilgili ne yapılabilir?" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, medya için birinci şartın özgürlük olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Siyasetin de birinci şartı, siyasetin özgür olması ama siyasetin özgür olması demek, milletin oylarıyla seçilmiş yerel yöneticilerin milletin aleyhine hendekler kazmasına cevaz vermek demek değildir. Bu insanlar belediye başkanı olsunlar, milletvekili olsunlar, milletin oylarıyla geldiler, siyasi temsil itibarıyla gerçekten önemli bir fonksiyon icra ediyorlar. Yöresindeki halkın oylarıyla belediye başkanı seçiliyorlar. Vazifeleri halkına hizmet götürmektir. Hangi ilçedeyse, hangi ildeyse oradaki yerel yönetimlerin yapması gereken işler neyse onları yapmaktır. Hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi yok. Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir. Bu belediye başkanlarını oylarıyla seçip oraya getirenler, hiçbir şekilde bunlar yapılsın diye oy vermedi. Yollarım yapılsın, belediye hizmetleri yapılsın, belediye bana daha yakın hizmet getirsin diye oy verdi. İnsanlar oy verirken şevk ve iştiyakla oy verdi. Önce kendi seçmenlerinin beklentisi bu değildir."
"ASLA DEMOKRATİK ÖZGÜRLÜK OLARAK KABUL EDİLEMEZ"
Kurtulmuş, bunun hiçbir demokraside hak olamayacağını, bütün demokratik seçilmiş kuruluşların, ister yerel yönetimler olsun, ister merkezi yönetimler olsun, birinci şartının kendilerini kısıtlayan yasalar çerçevesinde millete hizmet etmek olduğunu vurgulayarak, "Bunu yapmayıp da eğer birileri hendek kazıp, bu hendeklerin içerisine mayınların, bombaların, tuzakların yerleştirilmesine müsaade ediyorlarsa, o asla demokratik hak değildir, asla demokratik özgürlük olarak kabul edilemez. Dolayısıyla bunlarla ilgili ortaya çıkan sonuçlara göre gerekli adımlar atılır, gerekli tedbirler alınır ve bunun bir demokratik hak olmadığını, tam tersine demokrasiyi sabote eden bir eylemler bütününün parçası olduğunu da milletimizin görmesi lazım" diye konuştu.
"TERÖR ORTAMININ DEVAM ETMESİNİ ASLA İSTEMEYİZ"
Barış İsteyenler Grubu'nun kendisini ziyaret edeceğini dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye'de şu andaki terör ortamının arızi bir ortam olduğu kanaatindeyiz. Bu sürecin devam etmesini asla istemeyiz. Ama kusura bakmasın terör örgütü de millete karşı bu ihanet eylemlerini sürdürürken bunlara da devlet olarak, ülkeyi yöneten sorumluluk sahibi insanlar olarak seyirci kalamayız" dedi.
Kurtulmuş, terör örgütünün artık bütünüyle Türkiye'nin her şehrinden, her ilçesinden, her noktasından temizlenmesinin, ülkenin selameti, huzuru, barışı için şart olduğunu ifade ederek, öncelikli olarak bunun sağlanmasını el birliğiyle temin edeceklerini, güvenlik kuvvetlerinin büyük bir koordinasyon içerisinde bunu sürdürdüğünü anlattı.
"MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK İÇİN KATKI SUNMAYA DAVET EDİYORUZ"
Türkiye'de bu sorunun çözülmesinin sadece güvenlik tedbirleriyle ele alınacak bir iş olmadığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bunun da bilincindeyiz. Bunun için de bu ülkede barış nasıl sağlanır, bu ülkede kardeşlik kıyamete kadar nasıl sürdürülür, bununla ilgili kimin hangi sözü varsa, bir cümle söyleyecek sözü varsa, herkesin sözünü dinlemeye, herkesin bu memlekette esenliğin, barışın, kardeşliğin sağlanması için ortaya koyacağı perspektifleri dinlemeye hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. İnşallah bütün toplumsal kesimleri, siyasi kanaatleri, olaylara bakışları farklı olabilir ama bütün toplumsal kesimleri Türkiye'de bundan sonra milli birlik ve kardeşliğin sağlanması için katkı sunmaya davet ediyoruz. Bu çerçevede oluşacak bütün gruplarla, sözü olan herkesle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, araştırma merkezleriyle, herkesle görüşmeye ve bu anlamda Türkiye'nin birlik ve kardeşliğini sağlayacak perspektifi daha da çoğaltmaya kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim."
"ASLINDA SİYASETEN HİÇBİR ŞEY YAPMIŞ OLMAYACAKTIR"
Anayasa görüşmelerine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, öncelikli olarak her iki görüşmenin de yapılmasının Türkiye'de bundan sonraki süreç bakımından olumlu olduğunu söyledi.
Hem CHP hem de MHP görüşmesinin bütünlüğünde genel perspektif itibariyle farklı noktalar olduğunu ama büyük oranda da sürece ilişkin bir mutabakat sağlandığını ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Öncelikli olarak üç partinin ittifak ettiği nokta şurasıdır; Türkiye, artık 12 Eylül Anayasası'nın ülkeye vermiş olduğu bu ortamda yürütülemez, yönetilemez bir ülkedir. Bu dar gömleği, bu deli gömleğini Türkiye fırlatıp atmak, çöp tenekesine atmak zorundadır. Dolayısıyla 12 Eylül sistemini değiştirmek, 12 Eylül'ün ortaya koyduğu o askeri cunta mantığı içerisinde hazırlanmış Anayasa'yı değiştirmek bu parlamentonun vazifesidir. Başından itibaren söylüyoruz. Eğer bu parlamento bir yeni anayasayı ortaya koyamazsa aslında siyaseten hiçbir şey yapmış olmayacaktır. Sadece günlük işlerle uğraşmış olacak demektir, eğer yeni bir anayasa yapamazsa."
"MİLLETİN NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ"
Numan Kurtulmuş, anayasa değişikliğinden bahsetmediklerini, başından beri "ruhunu, felsefesini bütünüyle 12 Eylül Anayasası'nın koyduğu antidemokratik felsefeyi ve ruhu değiştirecek yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu" söylediklerini kaydetti.
Bu anayasada da toplumun bütün kesimlerinin katıldığı bir sürecin yürütülmesinde kararlı olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla her konuyu tartışırız. Hiç bir rezervimiz, ön yargımız yoktur. Şu olur, şu olmaz diye hiçbir konu hakkında konuşmayız. Biz kendi görüşlerimizi de netleştirmiş bir siyasi partiyiz. Türkiye'de 12 Eylül Anayasası'nın en büyük arızalarından birisi milleti değil, devleti esas alan bir mantıkla kurulmuş olmasıdır. Yani milletin ne yapacağı belli olmaz. Milletin önüne sandığı koyalım ama bu sandık dar gelirse, millet davulcuya, zurnacıya kaçar. Onun için bunu garanti altına alalım diye bürokratik oligarşinin mekanizmalarıyla millet egemenliğini kısıtlamıştır. Bu felsefe var olduğu sürece anayasada hangi maddeyi değiştirirseniz değiştirin her zaman bürokratik oligarşinin hortlamasına müsait bir zemin var demektir. Bu bir sistem değişikliği demektir aynı zamanda. Bunun mutlaka değiştirilmesi lazım."
"ETKİN YÜRÜTMEYİ SAĞLAMANIN EN ÖNEMLİ ARAÇLARINDAN BİRİSİ BAŞKANLIK SİSTEMİDİR"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 12 Eylül Anayasası'nın Türkiye'de yönetilemez bir devlet yapısı öngördüğünü belirterek, güçler ayrılığı prensibinin, güçler arasında bir ayrışma şeklinde, güçlerin bağımsız olarak birbirini denetlenmesi ve kontrol edilmesi şeklinde değil, tam tersine birbiriyle çatışması üzerine oturtulduğunu anlattı.
Bütün bunların üzerinde de Cumhurbaşkanlığı makamının bulunduğunu, diğer bürokratik oligarşinin kurumlarıyla bütün alanı kısıtlandığını ifade eden Kurtulmuş, ciddi bir güçler ayrılığı prensibini ortaya koymak durumunda olduklarını vurguladı.
Kurtulmuş, bunu yaparken de Türkiye'nin yönetilmez olmaktan çıkarılmasının sağlanması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun yollarından bir tanesi etkin bir yürütmenin sağlanmasıdır. Etkin yürütmeyi sağlamanın bize göre en önemli araçlarından birisi ise başkanlık sistemidir. Başkanlık sistemini biz ne AK Parti böyle istediği için ne de herhangi bir şahsın, şu an Sayın Cumhurbaşkanımızın ismiyle özdeşleştirildiği için söylüyorum, Cumhurbaşkanımızın şahsıyla ilgili bunu konuşmuyorum. Şahısların ve kurumların hiçbirisi baki değildir. Baki olan bu millettir, bu millet kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacak. İsteriz ki Türkiye dahi iyi yönetilebilen, daha etkin, daha hızlı yönetilebilen yönetim mekanizmasına sahip olsun. Bunun da anayasal güvenceleri sağlansın. Anayasal güvenceleri, hem etkin bir yürütmeyi ortaya koymak başkanlık sistemi vasıtasıyla hem de başkanlık sisteminin çok iyi denetlenebilir olduğu birtakım kontrol mekanizmaları geliştirmek. Bunu ortaya koyarsak hem milleti tam manasıyla egemen kılmış oluruz hem de millet egemenliğinin önündeki bütün kurum ve kuruluşları tasfiye etmiş oluruz."
"MİLLETİMİZLE BUNU PAYLAŞACAĞIZ"
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bu anlamda da etkin bir yürütme sistemi araçlarından birisi olan başkanlık sistemiyle çok hızlı yürüyen, çok hızlı karar alan ama aldığı her kararın da sorumlu bir şekilde hesabını veren yönetim mekanizmasını kurmuş olacaklarını söyledi.
Kurtulmuş, "Dolayısıyla bizim bu konuların hiçbirisiyle ilgili bir rezervimiz yoktur, ön yargımız yoktur. Neyi, niçin istediğimizi biliyoruz. Milletimizle de bunları paylaşacağız. Niye başkanlık sistemi istiyoruz, niye 12 Eylül rejiminin değişmesini istiyoruz, niye Türkiye'de sadece ve sadece milletin egemen olduğu bir sistemi istiyoruz, bunları açıkça milletimizle paylaşacağız. 'Türkiye'de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' dedikten sonra 'millet bu egemenliğini anayasal kurumlar eliyle kullanır' derseniz bu aslında şu demektir; biz milleti egemen olarak ilan ediyor ama egemen olarak kabul etmiyoruz" diye konuştu.
"HERKES ETEKLERİNDEKİ TAŞLARI DÖKECEK"
Milletin egemen olduğu bir sistemin nasıl kurulacağını hep birlikte tartışacaklarını aktaran Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Herkes eteklerindeki taşları dökecek. Burada hiç bir partinin anayasası olmaz. AK Parti'nin, MHP'nin, CHP'nin ve HDP'nin anayasası olmaz. Bütün partilerin anayasa teklifi olur, milletin anayasası olur. Özgür, eşitlikçi, sivil bir anayasayı bütün vatandaşların özgür ve eşit yurttaşlar olarak kabul eden bir anayasayı inşallah ortaya koyacağız. Etkin yürütme mekanizmasıyla, yargı mekanizmasının demokratikleşmesiyle kamu reformlarını sağlayan yapısıyla çok iyi çalışan 21. yüzyıla Türkiye'yi koşarak, daha hızlı götürecek bir anayasayı bu parlamento içinden çıkarmak mecburiyetindeyiz. Bunu yapmaz, anayasa etrafında çok konuşur, herkes bir diğerinin sözünü ortadan kaldırmak için çalışır, çabalarsa ve sonuçta bu parlamento dönemi de yeni bir anayasa yapmamış olarak tamamlanırsa siyaseten ne yapmış olursak olalım aslında hiç bir şey yapmamış olacağız. Bunun bilinci içerisindeyiz. Türkiye'de yeni bir anayasa için bütün gücümüzle sürece katkıda bulunmaya devam edeceğiz."
"ÜZERİMİZE DÜŞEN GAYRETİ GÖSTERİRİZ"
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İMD Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ve yönetim kurulu üyelerini kabulünde ise medya yöneticileriyle diyalog ve yakın işbirliği içinde olacaklarını söyledi.
İnternet medyasının sorunlarına dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu toplantılarda ümit ediyorum ki verimli sonuçlar elde ederek, sorunların çözülebilmesi için üzerimize düşen gayreti gösteririz" dedi.
"İNTERNET MEDYASININ BİR BASIN YASASI KAPSAMINA ALINMASIYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR YAPILDI"
Medyanın toplumun demokratikleşmesinin göstergesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, medyadan beklenenin özgür bir şekilde toplumu bilgilendirme görevini yerine getirirken toplumsal bütünlüğün, milli birliğin, toplumsal ahlakın korunması konusunda da önemli görevler üstlenmesinin şart olduğunu düşündüklerini kaydetti.
Kurtulmuş, medya özgürlüğü için sonuna kadar her türlü gayreti sağlayacaklarını ifade ederek, "Aynı şekilde örneğin internet medyasının bir basın yasası kapsamına alınmasıyla ilgili şartların da oluşturulması için zaten belli çalışmalar yapıldı, bundan sonraki süreçte de Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu ve diğer ilgili kurumların tamamıyla ortak çalışmalar yapılarak, bu alandaki sorunların giderilmesi için üzerimize düşen gayreti göstereceğiz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN DAHA İYİ BİR MEDYAYA SAHİP OLMASI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ"
Türkiye'de demokrasinin standartlarını göstermesi bakımından medyanın önemine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Özellikle artık yazılı medyanın sınırlarını zorlayan internet yayıncılığının bundan sonraki süreçte daha da önemli olacağını, daha da etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini herhalde hep beraber düşünüyoruz. Bununla ilgili sınırlarımız, kısıtlarımız nelerdir, bunları konuşacağız. Bunların giderilmesi için hep beraber gayret edeceğiz. Bu alanlarda kamuoyu oluşturulması için de sizlerden medyayla ilgili derneklerden, internet yayıncılarıyla ilgili derneklerle kuruluşlarından, sizlerden gayret ve destek bekleyeceğiz. Genel çerçevesinde bir ayağında basın özgürlüğünün diğer alanda bireysel hak ve onurların korunmasının diğer alanda milli birlik ve bütünlüğün sağlanmasının toplumsal dayanışmanın sağlanmasının olduğu üç ayak üzerinde oturmuş olan bir medya anlayışıyla el birliğiyle gönül birliğiyle inşallah Türkiye'nin çok daha iyi bir medyasının olmasını hep beraber sağlayacağız."