Saadet Partisi Numan Kurtulmuş ile alternatif olabilecek mi? Çiçeği burnundaki liderden ilginç açıklamalar geldi.
Abone olSaadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin 29 Mart’taki yerel seçimlerden sonra erken genel seçime gideceğini düşünüyor.
Kurtulmuş Adil Düzen devam edecek mi sorusuna " tüm insanlığı 1975 tarihli Helsinki Nihai Sözleşmesi’ne davet ediyorum" sözleriyle cevap veriyor.
“AKP o seçimde de kırmızı kartı görür” diyen Kurtulmuş, bundan sonra AKP’nin artık gerçek oy oranına geri döneceğini söylüyor.
Kurtulmuş Fatih'teki evinde ailesiyle birlikte Milliyet muhabiri Devrim Sevimay'ı konuk etti.
CHP'nin çarşaf açılımı
CHP kendisi için de Türkiye için de çok iyi bir iş yaptı. CHP çarşaflı insanlara kapılarını açtığı anda hem 27 Nisan bildirisinin gerekçesi hem de 22 Temmuz seçimlerinde ortaya konmuş olan gerilim konusu ortadan kalktı.
Yerel seçimde sarı kart
Ben AKP’nin “Doğuda DTP, Batıda CHP” gerilimini kullanışlı bir araç olarak gördüğünü düşünüyorum. Artık çok daha yaygın ve tehlikeli bir üslup izliyorlar. Yüzde 36-38 civarındaki kararsız seçmeni bir kere daha kendi etraflarında toplayacak bir yol olarak yine bu gerilim siyasetini uygun gördükleri anlaşılıyor. Oysa 29 Mart’a damgasını gerilimler değil, kriz vuracak. Halk 29 Mart’ta AKP’ye hissedilir bir şekilde sarı kartı gösterecek.
Genel seçimde kırmızı kart
Sonra çok yakın bir süre içinde Türkiye erken genel seçime gider sanıyorum. AKP o seçimde de kırmızı kartı görür. Zaten aslında oyları 22 Temmuz’dan önce inmeye başlamıştı, bu cumhurbaşkanlığı seçimi sayesinde tepe noktasını buldu. Ama bundan sonra AKP artık gerçek oy oranına geri dönecektir. Ben AKP’yi ANAP’a çok benzetiyorum. Türkiye’de konjonktür partilerinin maksimum başarısı ancak rahmetli Özal’ın gösterdiği başarıdır.
Hz. Ali'nin siyaseti
“Aşağı yukarı 13 asırdır farklılaşmış iki tane siyaset tarzı var. Bizim siyasetimiz bunlardan Hz. Ali’nin siyaseti gibi olmalıdır. Yani ilkeli, kendi aleyhine bile görünse doğruyu söylemekten vazgeçmeyen. Bakın, Hz. Hüseyin Kerbela’ya giderken diyorlar ki, ‘Ey Hüseyin, gideceksin ve öleceksin, niye gidiyorsun?’ Hüseyin’in orada söylediği çok güzel bir söz var: ‘Bu dünyada zalimlere karşı birileri var dedirtmeyelim mi?’ Yezid’in siyasetine boyun eğmeyen bu tavır muhteşem bir şeydir. Bizim siyaset anlayışımız da bu. Harun gibi gelip Karun gibi gitmemek, Musa gibi gelip firavunlaşmamak, ‘reel politik’ adı altında egemenlere kul olmamak... Güç bulduğu zaman kullanmak, güç gördüğü zaman geri çekilmek; bu asla bizim siyasetimiz olamaz.”
Vazgeçilmez üç şey
Üç şeyden asla vazgeçmeyeceğiz: 1- Bu milletin mefkuresinden. 2- Yeniden büyük Türkiye kurma idealimizden. 3- Herkesin özgür bir şekilde katıldığı, sömürünün olmadığı bir dünya anlayışından.
IMF'ye nasıl bakıyor?
Bir kere biz olsaydık zaten ekonomi bu duruma gelmezdi, ama gelmiş olsa bile asla bir anlaşma imzalamazdım. Tam tersine, onların hakkını savundum. IMF 2000’den beri bizim işadamlarına “Üretmeyin” diyor. Biz ise işadamlarının daha fazla üretebilecekleri, maliyetlerinin azalacağı, reel ekonominin güçleneceği bir ekonomik sistem öneriyoruz.
Adil düzen devam ediyor mu?
Ben bu konuda tüm insanlığı 1975 tarihli Helsinki Nihai Sözleşmesi’ne davet ediyorum.Lafın nasıl söylendiği önemli değil, önemli olan adaletin sağlanması. Helsinki Sözleşmesi de bu anlamda tüm insanlığın kabul edebileceği çok ileri bir metindir.
D-8 mi AB mi ?
D-8 projesinin ne kadar doğru olduğunu özellikle BOP’tan sonra çok daha ciddi bir şekilde anlamış olduk. AB’ye gelince, birincisi “AB bizim için bir medeniyet projesidir” lafı yanlış. AB ne bizim ne de Avrupalılar için bir medeniyet projesidir; bir ekonomi projesidir.
AB'ye üye olmalı mıyız?
2020’de AB’nin kalıp kalmayacağı belli mi? Eğer AGİT konusunu aşamazsa ciddi bir duraksama dönemine girecek ve büyük bir olasılıkla da çözülecek.
Biz önce bölgesinde güçlü bir ülke olmaya çalışalım. Zaten bunu yapamadığımız sürece bizi AB de almaz. Bu üslupla bize dayatılmış olan bir süreci asla devam ettirmek istemezdim. AB bundan başka bir üslup benimsemez.