NTV'ye konuk olan AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Abone olAkdoğan, "Kürtlerin temsilcisi BDP değil, AK Parti'dir" dedi.
Akdoğan, Oğuz Haksever'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Akdoğan, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından kaçırılması ve serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalara değindi.
Aygün'ün kaçırılmasını 'vahim bir olay' şeklinde niteleyen Akdoğan, "Biz de bu olaya ciddi tepki gösterdik. Bu hepimize yönelik, demokrasiye yönelik bir saldırı girişimidir" diye konuştu.
Akdoğan, Aygün'ün serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamalara ilişkin ise şunları söyledi:
"Sayın Aygün'ün serbest bırakılması sonrasında sarf ettiği sözler yeni bir tartışma başlattı. Bu konuda CHP'de de bir rahatsızlık oluştu. Milletvekilleri 'Bu Aygün'ün kişisel görüşleridir' şeklinde açıklamalar yaptılar.
Hüseyin Bey'in olayın sıcaklığıyla sarf ettiği cümleler çok tartışıldı. Kaçırma olayının küçümsenmesi ne kadar yanlışsa, sonrasında olayın vehametini hafifletmeye yönelik yorumlar da o kadar yanlış olur. Neticesinde sizi silah zoruyla dağa kaldırıyorlar. Eli silahlı teröristleri masum gösterecek açıklamalar toplumda rahatsızlık uyandıran konular.
'PKK'NIN MESAJI' SÖYLEMİ YANLIŞ
Ancak, Aygün'ün serbest bırakıldıktan sonra kullandığı 'dağdaki birkaç genç' ve 'tek dertleri eve dönmek' ifadelerini PKK'nın verdiği bir mesaj olarak algılamak doğru değil. Sonuçta birkaç gün önce Kandil'den yapılan açıklamalar bunun tam tersi yönündeydi. Yani silahı tek yol olarak gören, ölümler üzerine hesap yapan anlayış hala devam ediyor. Kandil'den gelen mesaj, 'silahsız sonuç olmayacağı' yönünde."
'GÜVENLİK POLİTİKASI GEREKLİ'
Terörle mücadele konusuna da değinen Akdoğan, son dönemde hız kazanan askeri operasyonların önemine işaret etti. "Terörle mücadele olması gereken bir şey" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bölgede KCK denilen, Kürtlere baskı yapan paralel devlet oluşturmaya çalışan bir yapılanma var. Buna karşı devlet, güvenlik politikalarını öne çıkarmak, vatandaşını korumak zorundadır. Güvenlik politikaları bu işin bir ayağıdır. Burada siyasetle müzakere, AK Parti'nin devleti temsil ederek masaya oturması ve Kürtleri temsilen de BDP'yi karşısına alması değildir. Neticede AK Parti bölgenin birinci partisidir. Kürtleri temsil eden en büyük siyasi hareket AK Parti'dir. BDP Kürtlerin temsilcisi olarak kendini gösterecek bir parti değildir.
'BDP'YE KAPIMIZI KAPATMADIK'
Müzakere, partilerin bir araya gelerek bir diyalog tesis etmesi, uzlaşı arayışında olması demektir. Biz bu bağlamda CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Başbakanımız ile bir araya gelmesine çok önem verdik. BDP'ye de bizim kapımız hiçbir zaman kapalı olmadı. Bakanlar düzeyinde, milletvekilleri düzeyinde sürekli temas halinde olduk. Ama şunu da gözardı etmememiz gerekir. Bu süreçte AK Parti elini taşın altına koyarken, sürekli eleştiriye maruz kalmıştır.
'HER ŞEYİ TEK BAŞIMIZA YAPTIK'
Kürtçe televizyon, seçmeli ders gibi bir çok adım attık. Bu adımların hiçbirisine muhalefetten destek görmedik. Attığınız her adımda toplumsal algı yapılan açıklamalarla bozulursa işiniz zorlaşmış olur. AK Parti Cumhuriyet tarihinde yapılmayan 100 şey varsa 95'ini tek başına yaptı. Bunları terör var diye yapmadık. Vatandaşlarımız hak ediyor diye yaptık. Bu süreçte PKK süreci sabote edecek her türlü saldırıyı yaptı. BDP de toplumu gerecek her türlü söylemi ortaya attı.
Bu tarz iyi niyetli olmayan yaklaşımlarla iktidarların bu süreçte yol yürümesi çok kolay olmuyor elbette. Neticede bu sorunu çözmesi gereken iktidardır ama muhalefetin de destek vermesi gerekir."