Ahmet Türk'e atılan yumruğu herkes kınadı ama yazar Nihal Bengisu Karaca olaya hiç kimsenin bakmadığı bir yerden baktı..
Abone olMEHMET ŞİMŞEK
İNTERNETHABER.COM
Kapatılan DTP'nin eski lideri Ahmet Türk'ün Samsun'da uğradığı saldırıyı MHP'lisinden Başbakan Erdoğan'a kadar hemen herkes kınadı. Medya yazarları bu çirkin olay karşısında tek ses oldu. Ancak kimse onun gibi dile getiremedi.
Sözünü ettiğimiz kişi Habertürk'ün kadın yazarı Nihal Bengisu Karaca'dan başkası değil. Saldırıyı adeta yüreğinin derinliklerinde hisseden Karaca, bugünkü 'Türkiye sizinle utanç duyuyor' diyerek öfkesini dile getirdi.
TÜRK TARAFIM İNSAN TARAFIMDAN UTANDI!
Ahmet Türk'e yumruklu saldırıyı karşısında "Şahsen Türk tarafımın, insan tarafımdan utandığını söylemeliyim" sözleriyle vicdanlara seslenen Habertürk yazarı yazısını şöyle sürdürdü: Askerliğini Mardin'de yapmış garson İsmail Çelik'in Ahmet Türk'e bu kadar rahat ulaşıp bu kadar kolay vurabilmesinden utanç, duydum. "Türk polisi" diye bir şey olacaktı, neredeydi?
TÜRK'ÜN YÜZ İFADESİ NELER SÖYLÜYOR?
Nihal Bengisu Karaca'nın saldırının ardından büyük bir siyasi olgunluk gösteren Ahmet Türk'le ilgili olarak yaptığı tespit, kavurucu bir gerçeğe karşılık geldi:
Yarılmış alnı ve kırılmış burnu ile gösterdiği olgunluk ise Kürtlerin bu topraklarda ne çok dayak yediğini, ne çok çeliklendiklerini gösterir gibiydi. O haliyle bile, "Bu tür ırkçılar her yerde, her beldede olabilir, bunu şehirle ilgili bir genellemeye dönüştürmeyelim" diyordu. Ahmet Türk, Samsunlunun onurunu korumaya çalışırken İsmail Çelik'in çalıştığı kahvehanenin sahibi Kazım Topaloğlu, İsmail Çelik ile "gurur duyduğunu" söylüyordu.
O'NU NEDEN HEDEF TAHTASI SEÇTİLER?
DTP eski liderinin hedef tahtasına oturtulmasının manidar olduğunun altını çizen Karaca, bu tezini şöyle dillendirdi:
Ahmet Türk, DTP ya da BDP ile Türkiye'nin geri kalanı arasında kurulabilecek potansiyel ortak dilin pozitif unsurları arasında yer alabilecek az sayıda Kürt siyasetçiden biri. Başına gelenler buna rağmen geliyor; belki tam da bu nedenle geliyor Bu türden provokatif saldırılar ya da nefret suçları, makul çizgiye yakın, iletişim potansiyeli yüksek olduğu için medyada sık görünen ve ismi kitleselleşen kişilere yönelir. Daha "barışçı", daha "uzlaşmacı" olmaları nedeniyle benzerlerinden ayrılır ve öne çıkarlar; sırt popüler olmaları dolayısıyla da şiddete meyyal ırkçıların görüş alanına girerek hedef tahtası haline gelirler.
HRANT DİNK NE İSE AHMET TÜRK DE O
Nihal Bengisu Karaca, bu toplumda 'köprü kurucu' olmanın ağır bedel ödemekten geçtiğini vurgulayarak yazısını şöyle noktaladı:
Hrant Dink'e de böyle olmuştu. O da bir "köprü kurucu" idi, öne çıktı, popüler hale geldikçe "temsil" kabiliyeti kazandı, sonuç malum.
O yüzden Emniyetin ve İçişleri Bakanlığının, Türk'ün korunmasını ciddiye alması gerekiyor. Çünkü "Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürün Hrant Dink'i Ahmet Türk'tür.." Yaşanan saldırının tek hayırlı yanı, birerken uyarı sistemi işlevi görmüş olmasıdır. Umarız gerekli ders alınmıştır.