BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kurtlar Vadisi'ne rakip çıktı

Kurtlar Vadisi'ndeki Kurtlar Konseyi'nden sonra STV'de yeni başlayan 'Şubat Soğuğu' dizisi de, suikastler işleyen ve ülkeyi kontrol eden gizli cemiyetiyle dikkat çekiyor

Abone ol

Yuvarlak masanın etrafındaki yedi kişiden oluşan cemiyet, gizli iktidarını sürdürmek için devletin içindeki kollarına operasyonlar yaptırıyor. Cemiyet’in kolları, sermaye kesiminden yeraltı dünyasına uzanıyor. Samanyolu’nun “Şubat Soğuğu” dizisinde Kurtlar Konseyi’ndeki baron ve arkadaşları gibi Cemiyet üyelerinin kimlikleri açık değil, ancak Cemiyet toplantılarındaki konuşmalar bu oluşumun devletin içinden, iş âlemi, medya ve yeraltı dünyasına kadar geniş bir örgütlenmeye sahip olduğunu, toplumu belirli bir doğrultuda dizayn etmek için operasyonlar yaptığını gösteriyor. Eylemlerini ve kirli işlerini bir operasyon şefinin eliyle yürüten Cemiyet’in bir diğer ilginç özelliği, Türkiye’de irtica tehlikesinin yüksek boyutlarda olduğunu göstermek için irticai örgütler kurması ve irticai gösteriler organize etmesi. Dizinin isminin “Şubat Soğuğu” olması, doğal olarak Türkiye’nin yakın tarihini ve “28 Şubat süreci” adı verilen dönemi çağrıştırıyor. Şu ana kadar yayınlanan yedi bölümde, henüz 28 Şubat sürecinin o sıcak günlerini çağrıştıran olaylar yok; ancak Cemiyet’in yaptığı infazlarda, yakın tarihteki önemli suikastlere ve faili meçhullere göndermeler yapılıyor. Örneğin, Cemiyet’i ortaya çıkarmak üzere olan sosyal demokrat gazeteci Erdoğan Coşkun’un, arabasına bomba konularak havaya uçurulması 24 Ocak 1993’te meydana gelen Uğur Mumcu cinayetini andırıyor. Dizinin yapımcıları Cemiyet’e, “Eriyip giden kışla beraber elindekileri kaybetmek istemeyen acımasız bir yapı, yerini bahara bırakmak istemeyen Şubat’ın son hamlesi” tanımlamasını getirerek, yakın dönemde yaşadığımız olaylara epey göndermeler yapacaklarının işaretini veriyorlar. Cemiyetin devletteki en önemli adamı Hikaye, Cemiyeti ortaya çıkarmak üzere olan bir gazetecinin, çocuklarının gözü önünde eşi ile birlikte öldürülmesiyle başlıyor. Gazetecinin oğlu, o gece siluetini hafızasına nakşettiği infazcıdan intikamını almak için polisliği seçiyor. O, komiser yardımcısı olarak görevine başlarken Cemiyet’in infazcısı, “Ulusal Güvenlik ve Strateji Komisyonu Başkanı” olarak devlet görevine başlıyor. O artık, gizli Cemiyet’in devletteki en önemli adamıdır. Bir diğer görevi de ülkeyi kontrol etmek isteyen Cemiyet’in önüne çıkan her engeli temizlemek. Cemiyet ülkeyi kendi istekleri doğrultusunda dönüştürmek isterken, karşısında toplumun çeşitli kesimleriyle devletin içinden dürüst ve vatansever insanların oluşturduğu bir cephe çıkıyor. Ölümüyle hikâyeyi başlatan gazeteci de, infaz edilen ikinci gazeteci Erdoğan Coşkun da birer sosyal demokrattır. Cemiyet’in önündeki yeni engel ise konuşmaları, kitapları ve duruşuyla toplumun önünde çok etkili bir figür olan muhafazakar değerlere sahip tarih öğretmeni Tahir Mutlu. Toplumu çatışmalara götürebilecek olaylarda hemen devreye girebilen bir kanaat önderi pozisyonundaki Tahir Mutlu, ülkede sürekli istikrarsızlık ve karışıklık isteyen Cemiyet için büyük bir tehdit durumuna geliyor. Cemiyet’in kirli yüzü Şubat Soğuğu, bir yandan Cemiyet’in tarih öğretmeni Mutlu’yu etkisiz kılmak mücadelesini yansıtırken diğer taraftan Cemiyet’in bir ahtapotu andıran kollarıyla devleti, sermaye kesimini, yeraltı dünyasını ve medyayı yönlendirmeye kalkışan kirli yüzünü yansıtıyor. Örneğin bir Cemiyet toplantısında operasyon şefi cemiyet üyelerine bilgi verirken, “Gazeteci Erdoğan Coşkun, bizim uyuşturucu dünyasındaki önemli bir adamımıza ve terör örgütüyle bağlantımıza ulaşmıştı” diyor. Bir süre sonra bu uyuşturucu kaçakçısı Cemiyet’in bazı örtülü operasyonlarını finanse eden kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bir Cemiyet üyesinin, “Geçmişte ilahiyat doçentini, hukuk kurumu başkanını da biz ortadan kaldırmıştık” sözü 1990’ların başında meydana gelen Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy cinayetlerini çağrıştırmaktaydı. Kasetle şantaj gibi çeşitli olaylarda kullandığı elemanlarını dahi işleri bitince infaz ettiren Cemiyet, devletin istihbarat binasını dahi adamlarına bombalatarak çok acımasız bir örgüt olduğunu gösteriyor. Ülkede irtica tehlikesinin çok yoğun seviyede olduğunu göstermek için “İslami Mücadele Ordusu” ismiyle bir örgüt kuran Cemiyet’in toplantısında yine bir üye, “Şu an için çok kritik bir eşikteyiz. Özellikle Avrupa Birliği yolunda alınan mesafe, bizi oldukça endişelendiriyor. Hükümetin bugüne kadar yaptığı açılımlar ve bundan sonra yapılması planlananlar, şimdiden konumumuzu zedelemeye başladı” diyor. Bunun üzerine operasyon şefi gidişata müdahale edeceğini belirtirken, bir diğer Cemiyet üyesi, “Bu konuda toplumu manipüle etmek için de gerekeni yap” talimatını veriyor. Şu ana kadar yayınlanan bölümlere bakıldığında Şubat Soğuğu, tıpkı Kurtlar Vadisi gibi önümüzdeki dönemde büyük tartışmalara yol açacağa benziyor. Konsepti, Kurtlar Vadisi’nden farklı olsa da Şubat Soğuğu’nda da yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz gelişmelerin izdüşümü mahiyetinde olaylar var. Kirli işlerini ve devletin içindeki gizli iktidarını sürdürmek isteyen yedi üyeli Cemiyet’e karşı Şubat Soğuğu’nda henüz bir “Aslan Bey” yok. Bu gizli örgüte karşı mücadeleyi şimdilik Organize Suçlar Şubesi yürütüyor, ancak dizinin yapımcıları ileriki bölümlerde böyle bir karakterin diziye dahil olacağını belirtiyorlar. Dizinin bir diğer özelliği Kurtlar Vadisi’ndeki “Memati” ve “Pala”yı aratmayacak soğukkanlılıkta bir tetikçiye sahip olması. Tetikçi Nedim, Cemiyet tarafından “biletleri” kesilen kurbanlarını hep tek vuruşla götürüyor. Kaynak: Aksiyon Dergisi