BIST 9.949
DOLAR 35,17
EURO 36,70
ALTIN 2.972,98
HABER /  GÜNCEL

Kürtçe yayında neden geç kalındı?

Bürokrasinin büyük engel olduğunu belirten Ekşi, istendiği takdirde sorunun şimdiye kadar çözülebileceğini söylüyor.

Abone ol Ulusal Engelleme Kurumu

TRT’nin Yönetim Kurulu’nu hep birlikte tebrik edelim... Çünkü Anayasa’nın yaklaşık 3 yıl önce verdiği ‘Anadilde yayın yapma özgürlüğünü’ nihayet fark edebilmişler. Onunla kalmamışlar, göreve hazır olduklarını da oybirliğiyle -aman dikkat edin, gözleriniz yaşarabilir- karara bağlamışlar.

Dünkü gazetelerin en önemli haberlerinden biri bu idi.

Gazeteler haklılar. Çünkü Anayasa’daki o ilkel ‘kanunla konulmuş dil yasağı’nın kalktığını üç yılda anlayabilen bir yönetimin kararı önemlidir.

Oysa gerçek meğer bundan da farklı imiş:

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Fatih Karaca önceki gün telefon etti. O sabahki yazımızda ‘RTÜK ile TRT bürokrasilerinin anlayışsızlığından’ söz ettiğimiz ve yasalarda gerekli değişiklikler iki yıl önce yapıldığı halde ‘anadilde yayın yapma hakkını’ yaşama geçirememelerini örnek gösterdiğimiz için, bazı gerçekleri açıklama gereğini duyduğunu söyledi.

Aslında ‘anadilde yayın yapma hakkı’ ile ilgili uygulamayı başlatmaya TRT kendisi talip olmuş. Hatta bu isteğini o tarihteki TRT Genel Müdürü Yücel Yener, 16 Ekim 2002 tarihli bir yazıyla RTÜK’e resmen bildirmiş. RTÜK de bunun üzerine ‘anadilde yayın’ uygulaması için TRT’yi görevlendiren yönetmeliği çıkarmış.

Lakin aynı TRT, yönetmeliğin çıkması üzerine görüş değiştirip ‘yönetmeliğin iptali’ istemiyle Danıştay’a başvurup dava açmış.

Ve RTÜK’le TRT arasındaki itiş kakış yüzünden uygulama bugüne ertelenmiş.

Son zamanlara kadar TRT’cilerin iddiası, ‘Yasamızda TRT’nin Türkçe yayın yapacağı yazılı. O nedenle yasa değişmeden biz bu görevi üstlenemeyiz’ diye özetleniyordu.

Peki ne oldu da şimdi -üstelik TRT yasasında değişiklik yapılmadan- TRT Yönetim Kurulu oybirliğiyle ‘Göreve hazırız’ dedi.

Anlaşılan birileri ‘Yeter!’ diye zılgıtı çekince yola geldiler.

Peki özerk (!?) bir kuruluşa böyle bir muamele ve bu durum yakışıyor mu?

Gördüğünüz gibi ortada, Ulusal Engelleme Kurumu diye de anabileceğimiz bürokrasinin taş kafalılığıyla açıklanabilecek bir durum var.

Bir noktayı belirtelim:

TRT yasasında açık bir hüküm var ise (daha önce göreve talip olmasına rağmen) TRT yöneticilerinin bu hükmün değiştirilmesini beklemelerine karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz şey, problemi çözmek yerine sürüncemede bırakmalarıdır.

Eğer sakınca görüyorlarsa karınlarından konuşacaklarına bu sakıncaları kamuoyuna sunarlar, giderilmesini sağlarlardı.

Lütfen söyleyin... TRT (ve RTÜK) yöneticileri isteselerdi ‘görevin yapılmasını şu yasal hüküm engelliyor’ diyemezler miydi? O engelin kaldırılması gerektiğini ilgililere (onu beceremezlerse kamuoyuna) duyuramazlar mıydı?

Biz bürokrasinin devlet yaşamında ne kadar önemli olduğunun elbet bilincindeyiz. Ama bürokrasi -bu haliyle-Türkiye’nin önünde engeldir diyoruz.