Bir emekli polisin tecavüzü sonucu hamile kaldığını öne süren R.T., adliyede kürtaj mücadelesi veriyor.
Abone olBir polisin tecavüzü sonucu hamile kaldığını iddia eden R.T., karnındaki bebeğin alınması için günlerdir İstanbul Adliyesi'nde mücadele veriyor. Mahkemeye başvuran T., Adli Tıp'a sevk edilmediği ve şüpheliden kan örneğinin alınması şartı yerine getirilemediği için bebeği aldıramıyor. T. için, iki gün sonra hastanelerin uyguladığı 8 haftalık kürtaj süresi dolacak.
Sabah gazetesinden Nazif Karaman'ın haberine göre, ulaşılan belgelerde tecavüz bebeğiyle ilgili mahkeme-mağdur-şüpheli arasında çekişmeye yol açan ve zamanlama paradoksu yaratan olay şöyle gelişti: Evli ve iki çocuk sahibi 31 yaşındaki R.T., İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği şikâyet dilekçesine göre iki kez tecavüze uğradı. İlk tecavüz, 30 Ağustos 2012'de Kâğıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde yaşandı. Bir dolandırıcılık soruşturması kapsamında emniyete gelen T., kendisini şikâyet eden emekli polis memuru M.Ç. ve iki resmi üniformalı polis tarafından emniyetin 4. katındaki bir odaya götürüldü ve burada yüzüne biber gazı sıkıldıktan sonra tecavüze uğradı.
Olayla ilgili savcılığa şikâyet dilekçesi veren kadın, Memur Suçları Bürosu tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde geçtiğimiz hafta teşhise çağrıldı fakat olayı gerçekleştiren polisleri teşhis edemedi.
Olayla ilgili Memur Suçları Bürosu tarafından bir soruşturma başlatıldı. Hukuk fakültesi mezunu kadın ilk tecavüz olayıyla ilgili hukuk mücadelesi verirken ikinci tecavüz olayı 27 Temmuz 2013'te gerçekleşti. T., birinci tecavüz vakasında da yer alan emekli polis memuru M.Ç.'nin, Maltepe sahilinde beklediği sırada S.K. isimli arkadaşı ile kendisini kaçırarak Eyüp'te bir mezarlığa götürdüğünü ve burada araba içinde tecavüz ettiğini savunuyor.
RAPOR TECAVÜZÜ İSPATLIYOR
T., bu tecavüz sonrasında hamile kaldığını, karnında şu an 7.5 haftalık bir bebeğin bulunduğunu belirtiyor ve bunu hastane raporuyla da ispatlıyor. İki gün sonra 8 haftalık sürenin dolmasına karşın kadının kürtaj için mahkemeden 'istenmeyen gebelik' raporu alması gerekiyor. İşte M.Ç.'nin adliye koridorlarındaki mücadelesi de bu noktada başlıyor.
Hem kürtaj hem de 'Tecavüz delilinin yok olmaması' için Adli Tıp'a sevk edilmesi, kan örneklerinin alınması, 24 saat geçmeden de şüpheliden örnek alınması gerekiyor. Kendisi zamanla yarışırken savcılığın sevk için yeterince hızlı hareket etmediğini belirten T., savcının şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarmakta geciktiğini savunuyor.
YASA NE DİYOR?
Yasa, 10 haftaya kadar süre tanımasına rağmen hastaneler 8 haftadan sonra mahkeme kararıyla bebek alıyor. Türk Ceza Kanunu'nun 99. Maddesi'nde 'Çocuk düşürme' fiili düzenleniyor. Bu maddeye göre rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor.
Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişinin iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülüyor. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında da bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunması düzenleniyor. Yasada devamla şöyle deniliyor: "Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gereklidir."