Nurettin Demirtaş ve Abdullah Akengin 5 yıl hapis istemi ile yargılanıyorlar!
Abone olDTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, DTP'li Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin ve DEP eski milletvekili Selim Sadak hakkında, `Yasadışı örgüt propagandası yaptıkları' iddiasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı, iddianamenin bir örneği de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu'na gönderildi.
Diyarbakır'da geçen Ekim ayında DTP il binasında gerçekleşen ve 3 gün süren Demokratik Toplum Kongresine konuşmacı olarak katılan, askere gitmemek için sahte rapor aldığı gerekçeiyle halen tutuklu bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin, DEP eski milletvekili Selim Sadak ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Başsavcılığın hazırladığı iddianamede, sanıkların kamuoyuna deklere ettiği Demokratik Toplum Kongresi Sonuç Bildirgesi'nde `Yasadışı örgüt propagandası' yaptıkları iddiasıyla, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 7/2 maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
"KÜRT HALK ÖNDERİ"
İddianamede, sanıkların adı geçen kongrenin bitiminde düzenledikleri bir basın toplantısıyla sonuç bildirgesini kamuoyuna deklere ettikleri, bu bildirgeyi sanıklardan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın okuduğu belirtildi. İddianamede, bildirgede yer alan konuşma şöyle aktarıldı:
"Demokratik Toplum Kongresiyle, Kürt halkının temel haklarının Anayasal güvence altına alındığı oranda, Türkiye'nin bütünlüğü içerisinde Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihsel bir fırsat yakalanmıştır. Kongremiz inkar, imhayı esas alan yaklaşımları reddeder. Kongremiz, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununa demokratik çözüm yaklaşımının son derece belirleyici olduğu soncuna varmıştır. Öcalan'ın İmralı'dan başka bir yere nakli ile sağlık sorunlarının giderilmesi için tedavi sürecinin başlatılmasının, toplumsal barış için rolünü oynayabileceği şekilde halkla bağ kurabileceği bir ortam yaratılması, Kürt halkı kadar Türkiye demokrasisi açısından da son derece yaşamsaldır. Bayrak ve resmi dil tüm Türkiye ulusu için geçerli olmakla birlikte, her bölge ve özerk birimin kendi renkleri ve sembolleri ile demokratik öz yönetimini oluşturmasını öngörür."
"TÜRK YERİNE TÜRKİYELİLİK ÜST KİMLİĞİ"
Bildirgede, yeni anayasa çalışması da dikkate alınarak, siyasi ve idari yapılanmada köklü bir reforma gidilmesinin gerekliliği üzerinde durulduğu belirtilen iddianamede bildirgedeki suç unsurları görülen sözler şöyle yer aldı:
"İlleri kapsayan ve il genel meclislerine benzer bir şekilde seçimle işbaşına gelen bölgesel bir meclis oluşmalı. Herkesi Türk olarak tanımlayan bir vatandaşlık tanımı yerine, kültürel kimlikleri kabul eden ve kültürel kimliklere dayalı Türkiye ulusunun tümünü kapsayan Türkiyelilik üst kimliği çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalıdır. Kürt dili başta olmak üzere diğer diller ve kültürler önündeki engellerin kaldırılması tekçi, etnik refaranslara dayalı 'vatandaşlık' `Ulus' kavramlarının demokratik bir tarzda yeniden tanımlanması şeklinde ifade ettiğimiz siyasi hedefler anayasa refarandumunda temel ölçütümüzdür."
İddianamede, açıklamalarla Demirtaş'ın `Yasadışı örgüt propagandası' yaptığı, diğer sanıklar Abdullah Akengin ile Selim Sadak'ın ise toplantıda sözcü görevi üstlenmeleri nedeniyle bu suça iştirak ettikleri, bu nedenle ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.
3 MİLYON NOTER TASTİKLİ İMZA
İddianamede, Nurettin Demirtaş'ın talimatla alınan ifadesinde, Abdullah Öcalan için `Kürt halk önderi' ifadesini kullanmasının tarihsel bir durum olduğunu, Öcalan'ın duruşmalarda sorunun çözümüne yönelik açıklamalarda bulunduğunu, bu nedenle kendilerinin de böyle bir bildirge hazırlayıp kamuoyuna deklere ettiklerini, amaçlarının propaganda yapmak olmadığı şeklinde beyanda bulunduğu belirtildi. İddianamede, sanık Selim Sadak'ın ise sadece kendisinin Abdullah Öcalan için Kürt halk önderi ifadesini kullanmadığını, bunu 3 milyon kişinin noter tastikli belge ile imzalayıp kabul ettiğini bu nedenle suç işlemediğini söylediğine yer verildi.
İddianamade, Abdullah Akengin'in alınan ifadesinde, Abdullah Öcalan'ın 3.5 milyon Kürt vatandaşı tarafından hem irade, hem de önder olarak kabul edildiğini, kendilerinin de bu şekilde kabul ettikleri için kongrenin sonuç bildirgesinde halk önderi olarak yer verdikleri, bildirgenin tüm içeriğine katıldığını, bildirgedeki taleplerinin federatif bir yapı olmayıp, 1921 ve 1924 anayasalarında yer alan benzer yapının bugüne uyarlanmış demokratik özerklik olarak nitelendirdikleri bir yapı olduğu, bu nedenle suç işlemediği şeklinde beyanda bulunduğu kaydedildi.
kaynak: Vatan