BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,36
ALTIN 2.930,51
HABER /  GÜNCEL

Kürt Dili ve Edebiatı Bölümü!

Türkiye, uzun süre "Kürtçe eğitim"i tartıştı. Kürtçe Dil Kursları'nın geçtiğimiz günlerde kapanması, yeni bir fikri ortaya attı: "Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü"nü açma

Abone ol Milliyet'in etğit sayfasında yeri alan Türker Alkan'a ait isimli makale, yeni bir düşünceyi ortaya attı...

Yazı: Türker Alkan
Kaynak:


Kürtçe dil kursu açılınca kıyamet kopacak sanıyorduk. Kopmadı. Geçen yıl Batman'da 30 bin kişinin katıldığı bir törenle açılan dil kursu geçenlerde kapatıldı. 'Derin devletin baskısıyla' filan değil, yeterli sayıda öğrenci bulamadığı için!
Anlaşılan diğer illerdeki Kürtçe kursları da zor durumda.
Benzer bir gelişmeyi Kürtçe kasetler çıktığı zaman da yaşamıştık. Ortalığı Kürtçe kasetlerin saracağı, milyonlarca Kürtçe kasetin bir günde satılacağı sanılıyordu, tam tersine bu konuda da beklentilerin çok gerisinde kalındı.

Bu gelişmeler elbette önemlidir ve bazı şeylerin göstergesidir.

Her şeyden önce, yıllarca süren çatışmalara rağmen, Kürtlerin çoğunluğunun bağnaz bir milliyetçilik duygusuna teslim olmadığının göstergesidir. Bunu, birlikte yaşama iradesini gösteren bir çeşit kamuoyu yoklaması olarak görebiliriz. 1000 sene birlikte yaşamış olan iki halkı birbirine düşman etmek kolay değil. Kürtçe dershanelerin öğrenci yetersizliğinden kapanması, turistik yerlerde patlatılan bombalardan çok daha fazla şey söylüyor.
İkincisi, 'Kürtçe müzik yapılsın, kaset çıkarılsın, kurs açılsın, Kürt kültürü bu ulusu oluşturan insanların kültürü olarak kabul edilsin, araştırılsın, incelensin, öğretilsin' diyenlere karşı çıkanların, 'Aman eksik olsun, bunlara izin verirsek vatan bölünür' diyenlerin ne kadar yanıldığının da göstergesidir.

Kürtçe konuşmayı bile yasaklamaya kalkan tutucu anlayışın sonunda iflas ettiğinin de göstergesidir.

Bütün bu hakları (ki en doğal haklar olarak görülmelidir) vermemek için direnenler ulusal barışa katkıda bulunmaktan çok barışı zorlaştırmışlardır. 'Ne mozaiği ulan!' yaklaşımı yerine Kürtleri ulusal kültürümüzün bir parçası olarak gören ve ona göre politikalar geliştiren bir anlayış olsaydı, sanırım ulusal birlik çok daha az bedel ödenerek sağlanmış olurdu.
Kürtçe kursların ilgi görmemesinin diğer anlamı, ulusal birliği sağlayan toplumsal ve ekonomik gelişmelerin, ayrılıkçı ve çatışmacı anlayışa baskın gelmesidir. Bir ulusu ulus yapan en önemli unsur, birlikte yaşama iradesidir. Etnik ve kültürel farklar bu iradenin oluşmasını engelleyemeyeceği gibi, etnik ve kültürel yakınlıklar da zorunlu olarak ulusal birliğin sağlanmasına katkıda bulunmayabilir. Türkiye'nin geçirmekte olduğu ekonmik büyüme, kentleşme, bütünleşme, iletişim, ulaşım alanlarındaki gelişmelerin ulusal bütünlüğün sağlanmasında önemli katkılarının olduğuna kuşku yok.

'Kürtçe kurslar beklenen ilgiyi görmedi' haberi, bölücü anlayışın zayıflamakta olduğunu göstermesi bakımından sevindirici olabilir. Ama bir diğer açıdan da üzücüdür: Kürtçe, yabancıların değil, bu ulusu oluşturan insanların dilidir. Bu dili ve kültürü yaşatmak, zenginleştirmek, Türkiye'nin sorumlulukları arasında olmalıdır. Bu açıdan bakınca bu haberin üzüntü verici bir yanı var. İnsanlarımız, ulusal dil olan Türkçenin yanı sıra kendi anadillerini de öğrenmelidir.

Devletimiz, Kürt dilini ve kültürünü araştıran ve öğreten enstitüler, araştırma merkezleri kurmalıdır.

Ölü dilleri bile araştıran ve öğreten DTCF'de neden bir Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü kurulmasın?

Bu nedenle kimse silahı alıp dağa çıkmaz, merak etmeyin. Olsa olsa dağdan inenler olur.