BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,70
ALTIN 2.967,30
HABER /  GÜNCEL

Kürt aşireti lideri uyardı: Öcalan bile artık...

Güneydoğu'daki çatışmalar İstanbul'daki Kürtleri endişelendiriyor. İstanbul'da yaşayan Kürt Muşki aşireti temsilcilerine göre süreç gittikçe çıkmaza giriyor: Öcalan bile etkili olamayabilir!

Abone ol

İSTANBUL'da yaşayan Kürt Muski aşireti derneği başkanı Nurullah İşlek, Güneydoğu'daki operasyonları BBC Türkçe Servisi'ne değerlendirdi.

Güneydoğu'da hendek kazan gençleri durdurmanın giderek zorlaştığnıı söyleyen Nurallah İşler'e göre 'duygusal kopuş'un yerini giderek 'iç savaşa' bırakıyor. 

Güneydoğu'da hendek kazan gençlerin '1990'larda yaşanan kaosun çocukları' olduğunu söyleyen Nurullah İşler, hem PKK'yı hem de devleti uyardı:

"Gençleri tutamazsınız. Bir yere kadar zapt edebilirsiniz. Korkarım zaman gelecek Öcalan’ın bile söylemi etkili olmayabilir. PKK’ye de devlete de düşen çatışmanın durdurulması."

Muski der başkanı nurullah işler
Nurullah İşler

NE YAPMALI?

Binlerce kişilik Muski aşiretinin İstanbul’daki derneğinin başkanı Nurullah İşlek “ne yapılmalı” sorusuna yanıt verdi.

İşler'e göre, 7 Haziran’da da 1 Kasım’da da HDP’yi destekleyenlerin hepsi “duygusal kopuştan”, Kürt tarafından uzatılacak bir elin kalmayacağından söz ediyor. 

ÖCALAN BİLE ETKİLİ OLAMAYABİLİR!

İşler'e göre Güneydoğu'da yaşanan durum 2012 yılında “Bizim nesil Kürt meselesini anlaşarak çözmek için son nesil. Bizimle anlaşamazlarsa bizden sonraki nesil anlaşmaya razı olmaz” diyen Şeraffettin Elçi'nin öngörülerine uyuyor. 

“Hendekler, Şerafettin Elçi’nin işaret etmiş olduğu durumun ta kendisidir” diyen İşler, “Zaman gelecek siz barış için dahi bu çocuklarla oturup konuşamayacaksınız” diye ekliyor.

1990'larda İstanbul'a göçen Nurullah İşlek, artık duygusal kopuşun ötesinde, iç savaştan kaygı duyuyor. 1985’ten sonra doğanların 1990’lı yılların çatışma ortamı içinde büyüdüğünü anlatarak “kaosun çocukları bunlar” diye niteliyor onları.

İşlek, “Gençleri tutamazsınız. Bir yere kadar zapt edebilirsiniz. Korkarım zaman gelecek Öcalan’ın bile söylemi etkili olmayabilir. PKK’ye de devlete de düşen çatışmanın durdurulması. Savaşların galibi yoktur. Olan insanlara, askere, polise, sivile oluyor. Ölen asteğmenin baba evini gördünüz. Tuğla, branda. Yazıktır.”

İLK DEFA KORKTUM!

Nurullah İşlek bir adım ötesini söylüyor ve “80’leri, 90’ları görmüş biri olarak ilk defa korktum” diyor.

Nedenini şöye açıklıyor:

“Duygusal kopuşun bir adım ötesini söyleyeyim. Türkiye’nin bir iç savaşa gittiğini görüyorum. Bunun bir sonraki aşaması iş savaştır.”

PEKİ NE YAPMALI?

Sohbetimiz sırasında barış, cenaze sözcüğünden sonra en çok seslendirilen kelime belki de. Diyalog, çözüm, masa, barış... En çok talep edilenler bunlar.

KANDİL SÖZÜ HDP'YE BIRAKSIN!

BBC Türkçe'nin İstanbul'da yaşayan ve HDP'ye oy veren Kürt seçmenle yaptığı görüşmelerde ise ortak çağrı çözümün anahtarı, "Kandil’in sözü HDP’ye bırakması."

İstanbul'da yaşayan 38 yaşındaki Ferman isimli kişi, “Kandil’in kesinlikle söz hakkını siyasetçilere bırakması lazım. Kesinlikle. Siyasetçiler yürütsün. Biz bu haklarımızı HDP’ye vermişiz” diye açıklıyor görüşünü.

Babası 1990’lı yıllarda “Hizbullah’tan kaçıp gelen” ayakkabıcı Welat da aynı şeyi vurguluyor ama o eleştirisini Demirtaş üzerinden diye getiriyor ve diyor ki: “Selahattin, PKK’ye silahları bırakın, artık ben meclisteyim, bana güvenin ben yaparım diyebilmeliydi.”

BBC Türkçe muhabiri Rengin Aslan ise haberini şu cümlelerle sonlandırdı:

"Sıkça atıfta bulunduğumuz 1990’lar Güneydoğu’nun olağanüstü halin uygulandığı, faili meçhullerin yaygın olduğu, koruculu ve köy boşaltmalı yıllarıydı.

Türkiye’de Kürtlerden bahsedilecekse o yılları anmamak mümkün değil. Tıpkı İstanbul’daki bu sohbetlerde olduğu gibi. Barış süreci boyunca 1990’ların acı anıları biraz olsun sohbetlerden eksilmişti. Bugün ise, daha dün yaşanmış gibi canlı hatıralar.

HDP’yi destekleyen Kürtler için bugünün operasyonları, sokağa çıkma yasakları o günlerin hatıraları ile birleşiyor. Dilekleri ise belki de bütün bu dönüm noktalarının kötü hafızasını iyileştirecek gerçek bir barış süreci."