BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,68
ALTIN 2.956,08
HABER /  GÜNCEL

Küresel savaşların gizli meydanı

Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, İran, Çin ve Almanya'nın Kafkasya Bölgesi'nde açık ya da kapalı faaliyetleri var. Bu ülkeler için büyük önem taşıyan bölgeyi neler bekliy

Abone ol

TUSAM Kafkasya Araştırmaları Masası'ndan startajist Araz Aslanlı, Kafkasya bölgesine yönelik stratajik hesapları ve faaliyetleri değerlendirerek, olası gelişmeleri yorumladı: Kafkaslar Rusya için eski egemenlik bölgesi ve Hint Okyanusu'na iniş güzergâhını oluşturuyor. ABD bölgeyi, Rusya, İran ve Çin için bir ileri cephe olarak değerlendiriyor. Bölge üzerinde Almanya, Fransa, İngiltere'nin de hedefleri bulunuyor. ABD ile Rusya'nın bölgedeki mücadelesi soğuk savaşı andırıyor. Kafkasya bölgesi, ABD başta olmak üzere Batı dünyası, Rusya, Türkiye, İran ve diğer önemli güçlerin stratejik amaçları doğrultusunda büyük önem taşımaktadır. Örneğin, genel olarak Batı, özellikle de ABD açısından Kafkasya, tehdit olarak görülen Rusya ve İran'ın çevrelenmesi, bölgedeki doğal kaynaklara ulaşılması, ''terör karşıtı faaliyetler'' ve diğer küresel politikalarda üs olarak kullanılması, aynı zamanda bu amaçlar doğrultusunda Orta Asya'ya ulaşma konusunda köprü olması bakımından önem taşımaktadır. Buna karşın Rusya açısından Kafkasya; güneye (yayılmacılık stratejilerinde Hint Okyanusu'na) inmek için kısa bir yol özelliğine sahip olması, ayrıca bölgeyi kontrolünde tutarak küresel güç iddialarını kuvvetlendirebilmesi; kuzeydoğuya/ doğuya yönelme çabaları bulunan İran ve Türkiye'yi, aynı zamanda bu iki ülke üzerinden Rusya sınırlarına yaklaşmaya çalışan diğer devletleri sınırlarından uzakta tutmaya çalışması, güney bölgelerindeki (Kuzey Kafkasya'daki) etnik yapıların ayrılma girişimlerinin sınırlanması/tamamen bitirilmesi, böylece toprak bütünlüğü konusundaki endişelerinin azaltılması/bitirilmesi, piyasaya alternatif doğal kaynak sunulmasının engellenmesi ya da en azından sınırlanması, böylece bu tür kaynakların alıcısı konumundaki devletlerin kendine olan bağımlılığının mümkün olduğunca korunması, özellikle ABD'nin bu bölge üzerinden Orta Asya'ya ulaşma imkanını sınırlanması bakımından önemlidir. İran açısından Kafkasya; özellikle, bölge ülkelerinin bağımsızlığa kavuşmasının ilk yıllarında yayılmacılık alanı oluşturmak, büyük güçlerin kendisine yönelik projelerini engellemek, bağımsız Azerbaycan'ın güçlenmesi durumunda, bunun kendi sınırları içerisindeki Azerbaycan Türkleri üzerinde yapabileceği etkiyi sınırlamak, bölgedeki doğal kaynakların yabancı şirketler tarafından işletilmesini ve bu kaynakların uluslararası piyasalara çıkarılmasını engellemek (hem Batılı güçlerin bölgeye bu bahanelerle yerleşmelerini, hem de kendisine alternatif oluşturmalarını önlemek) bakımından önem taşımaktadır. Diğer önemli güç olan Çin açısından Kafkasya, küresel güç olma yolunda yeni bir pazara ve genel olarak ekonomik çıkar alanına sahip olmak, bölgeden ve bölge üzerinden kendisine yönelebilecek tehditleri (özellikle, ABD'nin Çin'i çevreleme girişimlerini ve Çin'in toprak bütünlüğüne yönelik girişimleri) sınırlandırmak, bölgedeki enerji kaynaklarına ulaşarak kendisi için kaynak çeşitliliği yaratmak bakımından önem taşımaktadır. Büyük güçlerin bölge politikaları Yukarıda ifade edilen amaçlara sahip büyük güçler, Kafkasya'da daha etkili olabilmek için ciddi atılımlar içerisinde olmuşlardır. ABD ilk başlarda bölge devletleriyle iyi ilişkiler geliştirmeye ve bölgeye yerleşmeye çalışmıştır. Fakat, özellikle 1993 başlarından itibaren Rusya'nın toparlanmaya başlaması ve bölge ülkelerinin yürüttükleri dış politikaların çok da başarılı olmaması, ABD'nin Rusya'ya kısmen taviz vermesine neden olmuştur. ''Yaralanmış devin'' kontrol ettiği bölgeleri birer-birer hasımlarına kaptırmaktan dolayı duyacağı daha fazla tepkiyle aşırı saldırgan refleksler göstermesinden de çekinen ABD, ''Önce Rusya'' anlayışı ile bölgeyi Rusya'nın arka bahçesi olarak görme yaklaşımına geçmiştir. 1990'ların ikinci yarısından itibaren ABD'nin Kafkasya politikası aktifleşmiş, özellikle Hazar bölgesi doğal kaynaklarının üretimi ve uluslararası piyasalara ulaştırılması konusunda önemli adımlar atılmıştır. 11 Eylül olayları ile birlikte ABD'nin Kafkasya politikasında askeri nitelik ön plana çıkmaya başlamış, Gürcistan ile var olan askeri ilişkilere Azerbaycan'a askeri üs kurulmasının gündeme gelmesi eklenmiştir. İlk başlarda Sovyetler Birliği'nin dağılmasının şaşkınlığı içerisinde kalan Rusya, kısa sürede toparlanmaya başlamış, özellikle yakın çevre doktrininin gündeme gelmesiyle eski Sovyet coğrafyasında egemenliğini sürdürmeye çalışmıştır. Putin'in Rusya Devlet Başkanı olmasıyla Rusya'nın Kafkasya politikasında askeri araçlarla beraber ekonomik ve kültürel araçların daha da işlerlik kazandığı ve ciddi sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Günümüz itibariyle Rusya'nın Kafkasya'da ciddi sorunları bulunmasına rağmen, Kuzey Kafkasya'daki sorunların ve Rusya- Güney Kafkasya ilişkilerinin önemli nitelik değişikliği yaşadığı da ayrı bir gerçekliktir. İran, başlangıçtan itibaren Ermenistan ve Azerbaycan ile yoğun, Gürcistan ile daha sınırlı ilişki içerisindedir. Azerbaycan ile zaman zaman ciddi gerginlikler de yaşamış olan İran, günümüzde halen ABD'nin kendisini kuşatma ve müdahale etme politikaları doğrultusunda Azerbaycan'ı üs olarak kullanabileceği endişesini yoğun olarak taşımaktadır. İran ile Ermenistan arasında, günümüzde, elektrik ve doğalgaz merkezli enerji işbirliği gerçekleşmektedir. İran-Gürcistan ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşanmamış, genelde Gürcistan'ın ABD ile geliştirdiği askeri ilişkiler nedeniyle İran bu ülkeye soğuk yaklaşmıştır. Çin'in Kafkasya bölgesiyle ilişkilerinde, ilk olarak, Elçibey yönetimi sırasında Azerbaycan ile ''soğuk savaş'' yaşanması dikkat çekmiştir. Azerbaycan yönetiminin ''Doğu Türkistan'' söylem ve politikaları Çin'i rahatsız etmiş, o kadar ki, Çin bir süre sonra Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan'a füze bile satmıştır. Günümüzde Çin'in özellikle Azerbaycan ve kısmen de Ermenistan ile iyi ilişkileri bulunmaktadır. İlişkiler çok yoğun ve diğer rakip güçleri rahatsız edecek boyutta değildir. Fakat, Çin, enerji ve pazar bağlamında önem atfettiği için Azerbaycan ile karşılıklı olarak üst düzeyde ziyaretler gerçekleştirmiştir ve ilişkilerini fazla dikkat çekmeden sürdürmektedir. Çin, Gürcistan'ı ilk tanıyan devletlerden birisi olsa da iki ülke ilişkileri çok da yoğun değildir. AB ülkeleri içerisinde İngiltere'nin özellikle doğal kaynaklar bağlamında önemli kazanımlar elde etmesi, Fransa'nın ekonomik alana ilişkin kazanımları ve Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali meselesi örneğinde bölgesel sorunlarda üstlendiği aktif rol dolayısıyla bölge devletleri ile siyasi ilişkilerini de üst düzeyde tutması, Almanya'nın bölge ülkelerine yönelik eğitim, sağlık, mali alanlardaki projeleri ve Azerbaycan örneğinde askeri işbirliği çalışmaları dikkat çekmektedir. Bölgeyi bekleyenler Gelinen nokta itibariyle Kafkasya'da çıkarlarını en fazla maksimize eden devletlerin ABD ve Rusya olduğu bilinmektedir. Bu iki devlet, hem sahip oldukları olanakları ve tarihsel ilişkilerini iyi kullanarak, hem de aktif politikalar takip ederek, bölgeye ilişkin stratejilerini başarıyla gerçekleştirmektedir. Buna karşın, AB'yi temsil eden güçlerin sadece son dönemlerde aktif tutum göstermeye başladığını, Türkiye'nin ise potansiyelinin altında ilişki sistematiği geliştirebildiğini vurgulamak yerinde olur. Bölgede Rusya-ABD çekişmesi soğuk savaş şeklinde devam ederken, Türkiye, İran, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin gelecek dönemlerde bölgede sahip oldukları araçlarla bu mücadelede açık veya örtülü olarak daha aktif yer almaları beklenebilir. Kafkasya sahip olduğu enerji kaynakları ve önemli güçlerin stratejilerindeki yeri nedeniyle önümüzdeki dönemde daha yoğun çekişmelere sahne olacağa benzemektedir. Haber: Araz ASLANLI Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

ani