TBMM İnsan Hakları Komisyonu yazar İbrahim Güçlü'yü dinledi. Güçlü, Kemalizmi ve Cumhuriyetin kuruluş dönemini eleştirdi.
Abone olİbrahim Güçlü Kemalizmi ve cumhuriyetin kuruluş dönemini sert sözlerle eleştirdi. AK Parti'li Eronat'ın "Sürekli Kürdistan diyorsunuz neresi burası?" sorusunu şöyle yanıtladı: Sivas'ın doğusundan Silopi'ye kadar olan yer.
HAK-PAR'ın kurucularından Kürt hareketinin önemli isimlerinden siyasetçi yazar İbrahim Güçlü, TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyona bilgi verdi.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör ve yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi alt komisyonunda sözlerine Kürtçe konuşarak başlayan Güçlü, selamlamanın ardından konuşmasına Türkçe devam etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemini eleştiren Güçlü, "Yeni bir anayasa hazırlanıyor. Devletin Kemalist devlet olmaktan çıkarılıp halkların devleti olacağı bir süreç olur diye umuyorum" dedi.
Kuruluşundan itibaren Türkiye'nin Kürtleri temsil etmediğini savunan Güçlü, "80 yıldır Kürtlere düşmanlık edildi, komünizm, anarşizm denildi. İslamcıları irtica adına, Ermenileri, Alevileri bir başka şekilde dışlama yoluna gitti" dedi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kürt sorunu olmadığını ifade eden Güçlü, "Çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. Sorun haline biz getirdik. Kemalist devlet ve Kemalizmi içselleştirmiş Kürtler bu sorunu yaptı. Kemalizm sorun çözme tecrübemizi yok etti" iddiasında bulundu.
Konuşmasında "Devlet-PKK-Hizbullah"ın iç içe olduğunu iddia eden Güçlü, şunları söyledi:
SORUMLU DEVLET
Devletin tepesindekiler yarattıklarından sorumludur. PKK, Devlet ve Hizbullah ilişkisini bütünlük içinde ele almalıyız. Sağımızdakiler, solumuzdakiler öldürüldü. 12 Eylül öncesi ve sonrası Kürdistan'da yüzbinler öldürüldü. Devlet kaç, PKK kaç öldürdü, ayrım yapamam.
İNKAR VE RET
Kemalist devletin kuruluşundan sonra Kürtlerle ilgili stratejisi inkar ve ret politikasıdır. Osmanlı döneminde Kürt sorunu denilen sorun yoktur. Kürtler inkar edilmiyorlar, ret edilmiyorlardı. Medreseler, Kürdistan'ın eğitim kurumlarıydı. 1919'da başlayan 38'de Dersim de devam eden katliam süreci var. Kürtleri asimile ederek sorunu çözeriz diye düşünmüşler. Cunta rejimi bu yöntemlerle sorunu çözmeye çalışmış.
ÖCALAN KÜRT HAREKETİNDE YOKTU
70'li yılların ortalarından sonra yeni strateji belirleniyor. Bu da 12 Eylül'e götürüyor. İllegal planda örgütler kuruldu. Hem Kürtler, Kürt kimliğini çağrıştıran kimlik olmalı hem de içeriden kuşatmalı diye düşündüler. PKK o dönemde oluşmaya başladı. Öcalan o dönemde devreye girer. Öcalan diye bir aktör Kürt hareketinde o zamana kadar yoktur. Öcalan Komünizmle Mücadele Derneklerinde çalışan birisidir, Kürtlerle ilişkisi yok. Öcalan "Devlet silah desteği verdi" diyor. Planlı programlı bir proje.
TOPAL ÖRDEK YAPTI
Hem PKK'dan hem Türkiye'den korkuyoruz. 12 Eylül'ün hazırlanmasında PKK'nın rolü de vardır. Demirel bunları biliyordur. Devletin politikası şu; Kürt hareketini topal ördek haline hatta tek ayaklı ördek haline getirmek. Önemli bir şey yaptı PKK, kendi örgütlediği dışındaki toplumsal kesimlerin örgütlenmesine şans tanımadı. En büyük problem o. Ya PKK'lısın ya PKK'lı değil sorunudur. Kürtler PKK değildir. PKK çerçevesinde kümelenmiş elit topluluklardır.
ALTERNATİF
Kemalist elit de 50'lere kadar tek başınaydı. Başka alternatif yok, herkes destekledi. Kürtler de başka bir şey desteklemeyecek tabii. PKK dışında bir şey yok. Çoğulculuk olursa ağalar, şıhlar, jakoben olmayanlar, demokratik, barışçıl olanlar da başka şey destekleyecek. Herkesi bastırırsanız Kemalist iktidar 80 sene sürer. Kürdistan'da en büyük problem de toplum başsız bırakıldı. Türkiye'de Kürtlerin bütün hakları gasp edilmiştir. Temel uluslararası sözleşmeler açısından bunları söylüyorum. Bu stratejiye Kürtler baş kaldırdı. Bu statüyü kabul edemeyiz. Öcalan her hafta basın toplantısı yapıyordu, 3 aydır yapamıyor. Daha Kürtler konuşmaya başlamadı bile. Şimdi çağırdınız konuşuyoruz. Sorunun çözümü Federal modeldir. İlker Başbuğ'un bu ordusu ile "Türk milleti" adına karar veren bu yargı ile olmaz. İskoçya ayrılmak için halkına soruyor. Kürtlerin de Erdoğan'ı, Menderes'i olabilirdi.
KÜRDİSTAN NERESİ?
Güçlü'nün konuşmasındaki "Kürdistan" ifadelerini sürekli kullanması üzerine AKP'li Oya Eronat "Kürdistan neresi?" diye sordu. Eronat'a "İsminiz ne, ben sizi tanımıyorum?" diye soran Güçlü, daha sonra, "Sivas'tan Şırnak Silopi 'ye kadar olan bölgedir. Tarihsel referanslar böyle" dedi. Eronat'ın, "Bölgedekilerin hepsi Kürt mü?" sorusuna da Güçlü "Hepsi Kürt değildir olamaz da" karşılığını verdi. Eronat'ın "Sınırı neye göre çiziyorsunuz?" demesi üzerine Güçlü, "Osmanlı haritalarına bakarak. 1639 Kasrı Şirin anlaşmasını da dikkate alarak.." dedi. Bu sözlere Eronat, "1453'te de İstanbul Rumlarındı, yani..." karşılığını verdi. Eronat'ın, "Sivasın doğusu diyorsunuz. Elazığ, Malatya, Erzurum, Siirt, Urfa duyarsa saçını başını yolar. Buradakiler ne der?" sözlerine Güçlü, "Bu insanlar asimile oldu. Kemalist devlet bunu başardı" dedi.
Güçlü'nün "Kürtlerin hakları gaspedildi" demesi üzerine Eronat, "Kürtlerin çoğunluğu için kullanmayın. Ben de Kürdüm. Benim adıma konuşmayın" dedi. Güçlü bu sözlere, "Kendisini Kürt kabul etmeyenler için diyecek bir şey söylemiyorum" yanıtına Eronat, "Siz karar veremezsiniz" karşılığını verdi. Güçlü, de "Biz seni milletvekili olarak da tanımıyoruz" dedi.