Devlet Bakanı Babacan, serbest kur rejiminin değişmeyeceğini söyledi.
Abone olDevlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı kim olursa olsun, kur rejimi, sermaye hareketleri serbestisi, fiyat istikrarı, Merkez
Bankası'nın araç bağımsızlığı gibi temel politikaların asla değişmeyeceğini söyledi.
Ali Babacan,''Bugün hiç kimse Merkez Bankası'nın kredibilitesini sorgulamaya çalışmasın'' dedi.
Babacan, Merkez Bankası Başkanı kim olursa olsun, temel politikaların asla değişmeyeceğini vurgulayarak şöyle devam etti: ''Türkiye'de serbest kur rejimi vardır, bu asla değişmeyecektir. Türkiye'de sermaye hareketleri tamamen serbesttir, bu asla değişmeyecektir. Merkez Bankası'nın temel önceliği fiyat istikrarıdır, bu asla değişmeyecektir. Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığı vardır, bu asla değişmeyecektir. Bunlar bizim temel politikalarımızdır.
Sayın Başbakanımız bunları defalarca vurguluyor. Ben Merkez Bankası'nın ilgili Bakanı olarak bunlara defalarca vurgu yapıyorum. Falanca şöyle diyor, filanca böyle diyor, biz bunları dikkate almıyoruz, ısrarla doğru bildiğimiz yolda ilerliyoruz.
Nasıl 3,5 yıldır her söz verdiğimizi yapıyor isek, bu politikalar da aynen böyle devam edecek. Biz bunca başarıdan sonra niçin macera peşine düşelim? Kendimizi kendi ayağımızdan neden vuralım? İhtiyatlı olmak zorundayız, dikkatli olmak zorundayız. Zaman rahatlama zamanı değil. Zaman gevşeme zamanı hiç değil.''
SÜRECİN PARA POLİTİKASI VE ENFLASYONLA MÜCADELEYE ETKİSİ
Ali Babacan, yeni Merkez Bankası Başkanı'nın seçimine ilişkin sürecin, para politikası ve enflasyonla mücadeleye hiçbir olumsuz etkisinin olmayacağını söyledi. Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Süreçte hiç bir sapma yok, hiç bir aksama yok, tamamen Anayasa, yasalar ve diğer düzenlemeler çerçevesinde bir atama süreci içindeyiz. Halen Merkez Bankamız Doç. Dr. Erdem Başçı'nın liderliğinde tüm fonksiyonlarını eksiksiz olarak icra etmektedir. Ayrıca programda, para politikasında ya da enflasyonla mücadelede bir sapma bekleyen varsa boşuna bekler. Özellikle mali disiplin ve para politikası konusunda hassasiyetimizi artık ulusal ya da
uluslararası tüm muhataplarımız, bizi takip eden herkes biliyor. Hiç bir gelişmenin bizim bu kararlılığımıza zarar vermesi, bizi hedeflerimizden saptırması söz konusu olamaz.''
KUR POLİTİKASINDA İNCE AYAR BEKLENTİSİ
Babacan, Türkiye'nin uyguladığı kur politikasında ince ayar bekleyenlerin bulunduğunu hatırlatarak, kur rejiminden taviz vermeyeceklerini vurguladı.
Bakan Babacan, kur politikasına ilişkin şunları söyledi:
''Şimdi, bir de kur politikasında ince ayar bekleyenler var. 'Bant' diyenler var, 'Kur dalgalı olsun ama şuradan dalgalansın' diyenler var. Bunların hiç birine prim vermemiz mümkün değil. Kurda ayar mayar olmaz. Kur rejimi ya serbesttir ya da serbest değildir. Serbest olmayan pek çok kur rejimi vardır. Ancak Türkiye'de hiç kimse kur rejiminden taviz beklemesin. Bu ateşle oynamaktır.
Üç buçuk yıllık uygulamalarda da bu yöndeki samimiyetimizi ispat ettik. Bunun ötesinde sürdürülen tartışmaları anlamsız buluyorum. Falanca şöyle demiş, filanca bunu istiyor. Kimse kusura bakmasın. Bu işin siyasi sorumluluğu bizdedir, kararı da biz veririz. Bazıları, (Kur serbest de Merkez Bankası niye müdahale ediyor?) diyor. Merkez Bankası herhangi bir kuru savunmak ya da kuru belli bir bantta tutmak için müdahalede bulunmuyor. Müdahaleler, sadece aşırı oynaklığı önlemek için yapılmaktadır.''
''SÜRECİN ŞEFFAF OLMADIĞINA DAİR ELEŞTİRİLER''
Merkez Bankası eski başkanın süresinin 14 Mart'ta dolduğunu hatırlatan Babacan, Merkez Bankası Kanunu gereğince Banka Meclisi'nin Erdem Başçı'yı mevcut üç başkan yardımcısı arasından Başkan Vekilliğine layık gördüğünü kaydetti.
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Erdem Başçı ülkemizin yetiştirdiği sayılı makro iktisatçılardan biridir. Son üç yıl içinde gerek Devlet Bakanlığımıza akademik danışman olarak hizmeti süresince ekonomik programımızın tasarım ve uygulamasına, gerekse Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve Para Politikası Kurulu'nun aktif bir üyesi olarak para politikalarının
yürütülmesinde kayda değer katkılar yaptı. Merkez Bankası'nda özellikle 'enflasyon hedeflemesi'ne geçiş sürecinde Para Politikası Kurulu'nun çalışmalarına yoğun bir şekilde katıldı. Erdem bey hiç gecikmeden boşalan ve boşalacak iki Başkan yardımcılığı için bize iki aday önerdi. Bu iki değerli isim Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Yardımcısı Birol Aydemir ile Merill Lynch ekonomisti Mehmet Şimşek'ti. Her iki adayı da hem teknik nitelikleri hem de yöneticilik yetenekleri açısından bu görevlere son derece uygun kişiler olarak değerlendirdik.
''ERDEM BEY KENDİ İSMİ OLMADIĞINI BİLİYORDU''
Sayın Cumhurbaşkanımız 15 Mart sabahı yurtdışı programından döndü. Ben aynı gün Sayın Cumhurbaşkanı'na 3 Kararname götürdüm. Sayın Adnan Büyükdeniz'e ait Bakanlar Kurulu Kararı, Sayın Mehmet Şimşek ve Sayın Birol Aydemir'e ait birer adet üçlü kararname. 'Köşke boş kararname gönderildi, alternatif isimler gönderildi' diye pek çok asılsız haber çıktı. Bunların hiç biri doğru değil. Sayın Cumhurbaşkanımıza, bu isimlerle ilgili bir karar verilinceye kadar isimlerle ilgili hiç bir açıklama yapmayacağımızı söyledik. Sözümüzde de durduk. Bu arada, Erdem bey kararnamede kendi isminin olmadığını biliyordu.
Öte yandan Sayın Adnan Büyükdeniz de alanında çok başarılı, bilgili, tecrübeli ve birikimli bir arkadaşımız. Türkiye'nin ve dünyanın en iyi okullarında iktisat ve özellikle para politikası eğitimi almış. Merkez Bankası Başkanlığı görevini layıkıyla yerine getirebilecek teknik donanıma sahip olduğunu düşündüğümüz bir arkadaşımız.''
Ali Babacan, 23 Mart tarihinde her 3 ismin de onaylanmayarak kararnamelerin iade edildiğini bildirerek, ''Biz gerekli istişarelerimizi yaptık, arkadaşlarımızın isimlerinin açıklanması konusunda kendi görüşlerini aldık. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu açıklamayı yapacağımız konusunda bilgi arz ettik. Cumartesi günü sabah da kararnamelerin onaylanmadığı konusundaki açıklama yapıldı. Yani her şey planlı, programlı, belli bir strateji çerçevesinde gerçekleşti'' diye konuştu.
''SÜRECİN MAHREMİYETİ...''
Bu sürecin mahremiyetinin de önemine dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti: ''Bu hassasiyetimizde ne kadar haklı olduğumuzu da süreç gösterdi.
Tartışılması, konuşulması gereken liyakat iken, yeterlilik, bilgi, tecrübe iken, tartışma çok başka bir mecrada yürüdü. Türkiye adına hiç kuşkusuz üzücü ve yıpratmaya yönelik bir süreçti. Ama bu süreçten de ilgili kişilerin ders çıkardıklarını umuyorum. Türkiye on yıllar sonra ekonomide çok önemli bir fırsat elde etti. Bu fırsatı önemli ölçüde başarıya tahvil etti. Daha uzunca bir yolumuz var. On yıllar boyunca arzuladığımız, ulaşmakta çok geç kaldığımız
hedeflerimiz var. Hiç kimsenin bu fırsatı heba etmeye ya da bu fırsatı zedelemeye hakkı yoktur. Ben, yaşanan bu süreçten çıkarılan sonuçtan hareketle, ilgili tüm kesimlerin bu bilinçle hareket edeceklerine inanıyor, böyle olacağını umuyorum.'' Babacan, Türkiye'nin, Merkez Bankası açısından, Avrupa Birliği'ne yüzde 98 oranında uyumlu olduğunu da vurguladı.
AB İLE İLİŞKİLER VE MÜZAKERE SÜRECİ...
Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere de değinen Babacan, Müzakere Pozisyon belgesinin AB Komisyonu'na iletilmesiyle, geçen hafta bir bakıma AB ile fiili müzakerelerin başladığını vurguladı. Devlet Bakanı ve BaşmüzakereciBabacan, AB ile ilişkiler ve müzakere süreci konusunda şunları söyledi: ''Avrupa Birliği katılım süreci çerçevesinde yürüttüğümüz tarama çalışmalarımız saat gibi işliyor. 20 Ekim 2005'de başladığımız tarama
süreci 13 Ekim 2006'da tamamlanacak. Yeni üye olan 10 ülkede 18-21 Ay
arası sürmüş olan tarama çalışmaları, bizde 12 ayda tamamlanmış olacak. Şu ana kadar 15 faslın tanıtıcı taraması, 13 faslın da ayrıntılı taraması tamamlandı.
İlk fasıla, yani Bilim ve Araştırma faslına ilişkin müzakere davet mektubu Şubat ayı sonunda Avusturya Dönem Başkanlığı tarafından bize iletildi. Bu mektupta herhangi bir açış kriteri zikredilmedi. Biz de geçen hafta müzakere pozisyon belgemizi Komisyon'a ilettik. Bir bakıma fiili müzakere başlamış oldu. Resmi seremoni Mayıs'ta yapılacak. 2. fasılla ilgili, yani Eğitim ve Kültür faslıyla ilgili müzakere davet mektubunun da yakında tarafımıza gönderilmesini bekliyoruz. Bu mektuba siyasi bazı unsurların girmemesi gerektiğini düşünüyoruz.'' AB'de, 23 Mart tarihi itibarıyla Ekonomik ve Parasal Politika faslına ilişkin ayrıntılı taramanın yapıldığını hatırlatan Ali
Babacan, normalde bir gün sürmesi gereken programın, 3,5 saattetamamlandığını vurguladı. Babacan, Türkiye'nin, zaten bu konuda ilerlemeler kaydettiğini ve son dönemde yapılan reformların, Türkiye'yi AB'ye çok yaklaştırdığını ifade etti.