BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Kurbana kaç gün kaldı 2022 Kurban bayramı tarihi ne zaman?

Kurban bayramı tatili için geri sayım başladı. Birçok kişi kuran bayramı resmi tatili için planlarını hazırladı bile. Bu sene kurban bayramı 9 Temmuz cumartesi günü başlayacak. 8 Temmuz cuma arefe günü ise yarım gün olacak. 4 gün süren Kurban bayramı tatili 12 Temmuz'da sona erecek. Cuma günü ise 15 Temmuz resmi tatili olacak. Peki Kurban bayramı haftasonu ve 15 Temmuz ile birleşir mi 9 gün olur mu?

Abone ol

Kurban Bayramı için artık geri sayım başladı. Dini bayramlardan olan Kurban Bayramı bu sene 9 Temmuz'da başlayacak. 4 gün süren kurban bayramı için son gün 12 Temmuz olacak. Kurban bayramı arefesi ise 8 Temmuz cuma günü arefe günü başlayacak. Tatil planlarını henüz netleştiremeyen vatandaşların ise kafası karışık, tatil 9 gün olur mu sorusunun yanıtını araştırıyor. 2022 yılındaki resmi tatillerden biri olan 15 Temmuz Demokrasi Günü ise cuma gününe denk geliyor. Sonrasında ise haftasonu geliyor. Peki kurban bayramından sonraki 2 gün 13-14 Temmuz tatil olur mu? Kurban bayramı tatili haftasonu ile birleşir 9 gün olur mu? 

Bu konuda henüz resmi bir açıklama yok fakat, geçmiş yıllara bakıldığında, turizmi canlandırmak için böyle kararlar alınmıştı. Bu sene de böyle bir kararın çıkması ve kurban bayramının 9 gün olması bekleniyor. 

Kurban Bayramı ne zaman: 8 Temmuz günü başlayan Kurban Bayramı 12 Temmuz günü son bulacak. 9 Temmuz ise Kurban Bayramı’nın 1. günü.

2022 Kurban bayramı…

Kurban Bayramı Arifesi- 8 Temmuz 2022 Cuma

Kurban Bayramı 1. Gün - 9 Temmuz 2022 Cumartesi

Kurban Bayramı 2.Gün- 10 Temmuz 2022 Pazar

Kurban Bayramı 3.Gün- 11 Temmuz 2022 Pazartesi

Kurban Bayramı 4. Gün- 12 Temmuz 2022 Salı

Kurban bayramı önemi: 

Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107).Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34), “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin.

Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).

Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).

Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).