BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,68
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

Kurban nedir ne için kesilir?

Kurban nedir? Kurban neden kesilir? Kurban bayramının anlamı ve önemi nedir? Hangi hayvan kurban olarak kesilir? Kurban nasıl kesilir?

Abone ol
KURBAN NEDİR?
Kurban, kelime anlamı ile yakınlaşma demektir.Kurban kesmek; Allah'a yakınlaşma gayesiyle, O'nun verdiği hayvanlardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O'nun rızası için kesmek demektir.
 
KURBAN NİÇİN KESİLİR? 
Kurban; Cenâb-ı Hakk’ın “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” emrine uyarak,rızası kazanılmak için kesilir.Ayrıca Kurban; kendisine kurban kesmek vâcip olanların vücuduna bedel olarak kesilir.
 
Kesilen kurbanın akan kanı ile birlikte sahibinin günahlarının da bağışlanacağı Peygamberimiz (s.a.v) tarafından müjdelenmiştir.
 
KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİP OLUR?
Akıllı, hür ve mukim olan, aslî ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı mal veya paraya sahip (yani Kurban Bayramı günlerinde bir kurban alıp kesebilecek durumda olan) kadın-erkek her müslümana kurban kesmesi vâciptir. 
 
KURBAN HANGİ HAYVANLARDAN OLUR? 
Kurban şu dört cins hayvanlardan olur: 
1- Koyun (Bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır. Ancak anası kadar gelişmiş ve 6 ayını doldurmuş bir kuzu da kesilebilir)
2- Keçi (Bir yaşını doldurmuş olması lâzımdır) 
3- Sığır-manda (İki yaşını doldurmuş olması lâzımdır) 
4- Deve (Beş yaşını doldurmuş olması lâzımdır) Bunlardan başka (Tavuk, Ördek, Kaz vb.) hayvanlardan kurbanın hiçbir nev’i (yâni vâcip, adak, akîka) câiz olmaz.
 
 
Kurbanın önemi nedir?
Kurban kesmek bir ibâdettir. Neden kurban kestiğimiz veya neden ibâdet yaptığımız sorusuna verilecek en makbul cevap hiç şüphesiz Allah (c.c.)’ın emrine uyma gereği ve zorunluluğu olacaktır. Kurban kesiyoruz; çünkü emir vardır. İşin hikmet ve maslahat yönü ise saymakla  bitmez.Allah (c.c.)'ın emirlerini yerine getirdikçe farklı duygular, farklı heyecanlar, farklı haller, farklı tavırlar bizi kuşatıyor.
 
Her bir emir bizi bir farklı mânâ ile yüklüyor. Her bir ibâdet bizi farklı faydalı prensipler ile dizayn ediyor. Her bir teklif bizi insaniyet-i kübrâ makamına bir adım daha yaklaştırıyor.
 
Her bir vecîbe bizi alâ-yı illiyyîne, Allah (c.c.) katında makamların en yükseğine doğru kuvvetle sevk ediyor. Meselâ, namazla Allah (c.c.)’a secde ederiz, Allah (c.c.)’a duâ ve niyazda bulunuruz. Allah (c.c.)’a kendimizi doğrudan muhatap addederiz. Bir secde şoku ile Allah (c.c.)’a kulluğumuzu idrâk ederiz ve kavrarız.
 
Oruçla Allah (c.c.)’ın her vakit verdiği nimetlerden kendimizi mahrum bırakırız; bu nimetlere, yani Allah (c.c.)’ın rahmet ve merhamet eserlerine, yani Allah (c.c.)’ın sevgiyle bizi yedirip içirmesine, bize ikrâm ve ihsânına ne kadar muhtaç olduğumuzu tam hissederiz. Bir mahrûmiyet şoku ile Allah (c.c.)’ın “vermesinin” kıymetini anlarız. Fakir ve fukaranın hâlini tam yaşarız. Onların halleriyle halleşiriz. 
 
Zekât ile elimiz canımızın yongası olan kendi paramıza, kendi malımıza, kendi kazancımızabaşkası lehine, başkasına yardım etmek üzere uzanır. Bir para verme şoku ile Rabbimize yaklaşırız. Zekât ile, kazandıklarımızın gerçekte bizim olmadığını, Allah (c.c.)’ın birer ihsânı ve elimizde birer emâneti olduğunu, bu ihsânın şükrünü ancak başkasına yardım etmekle ödeyebileceğimizi kavrarız.
 
Hac ile milyonlar müslümanlarla bir araya gelir, doyulmaz bir kardeşlik şoku yaşarız. Arafat’ta vakfe esnasında Allah (c.c.)’ın huzurunda dimdik duruş ve duâ ile tevâzûu birleştirmiş oluruz. Duruşumuzla Kayyûm ismini kavrarız. Kâbe’yi tavaf ederken, Kâbe’nin etrafında dönerken zerrelerden güneş sistemlerine ve yıldızlara kadar kâinatın baş döndürücü ritmine Allah (c.c.)’ın adını zikrede ede ayak uydurmuş oluruz. Her şey Allah (c.c.) diye diye dönüyor... dönüyor ya... Biz de “Allah (c.c.)ümme Lebbeyk!” (=Allah (c.c.)’ım emrindeyim! Allah (c.c.)’ım emret! Sana kurban olayım!) diye diye döneriz. 
 
Kurbana gelince... Kurban bize bir kan şoku yaşatır. Bayrağımız da şehitlerin kanıyla boyanmış değil mi? Şehitlerimiz de vatan yolunda Allah (c.c.) için kurban olmuş kimseler değil mi? Yeri geldiğinde biz de şehit olmaktan, Allah (c.c.) için kurban olmaktan şeref duymaz mıyız? Öyleyse kanı unutmamalıyız. Kanı yaşamalıyız. Allah (c.c.)’a kan ile ulaşabilmeliyiz. Kanın ne esrârengiz bilgi, rahmet ve hayat deposu olduğunu, kandaki Allah (c.c.)’ın eşsiz san’atını ve benzersiz kudret mu’cizesini görerek Allah (c.c.)’ın büyüklüğünü ve azametini; kurban ibâdetinde tecellîsini  görürüz.
 
 Demek, Allah (c.c.)’ın emrine teslim olarak amel eden, Allah (c.c.)’ın izniyle, ne dünyada, ne âhirette zâyi etmemiştir, zâyi olmamıştır, ziyâna ve hüsrâna uğramayacaktır, kaybetmemiştir, kaybetmeyecektir.
 
KURBAN NASIL KESİLİR? 
Kurban kesecek müslüman, kurbanlık hayvanı incitmeden kıbleye karşı yatırır. Ayakta olarak : “Bismillahirrahmanirrahim” dedikten sonra biliyorsa “İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbil âlemîn” Âyet-i Celîlesini okur ve şöyle niyet eder: “Yâ Rabbî, şu vücudum sana karşı o kadar isyan etti ki, affedilmem için bu vücudumu sana kurban etmem icabediyor. Fakat sen Kitab’ınla insanın kurban edilmesini haram kıldığından, vücuduma bedel olarak bu hayvanı senin rızan için kesiyorum. Kabul buyur yâ Rabbî” dedikten sonra üç defa “Allahü ekber, Allahü ekber, lâilâhe illâllahü vallâhü ekber, Allahü ekber velillâhil hamd” diye tekbir alır ve “Bismillâhi Allâhü ekber“ der ve kurbanı keser. 
 
KURBAN KESİLDİKTEN SONRA NE YAPILIR?
Kurban kesen müslüman, kurban kesilip yüzüldükten sonra Allah rızası için iki rek’at namaz kılar. Namazın birinci rek’atında Fatiha’dan sonra Kevser sûresini (İnnâ a’taynâ kel kevser), ikinci rek’atta Fatiha’dan sonra İhlâs sûresini (Kul hüvallâhü ehad) okur. Bu namaz Allah’a şükür secdesi makamında menduptur.