Anne babanın görevlerinden biri de doğacak çocukların anlamlı isim koymaktır. Bu bilince sahip anne babalar, Kuran'da geçen çocuk isimlerine yöneliyor. Kuran'da geçen kız isimleri, dini kız isimleri, Kuran- Kerim'de geçen bebek isimleri, 2023 yılında en çok tercih edilen kız bebek isimleri ve anlamları haberimizde...
Abone olKuran'da geçen kız bebek isimleri kız çocuğu sahibi olacak anne ve babalar tarafından sorgulanır. Çocuğu olacak kişiler isim konusunda kararsızlık yaşayabilmekte. Kuran'da geçen isimler bu konuda yardımcı olarak anlamlı isimler konulmasını sağlıyor. İşte Kuran'da geçen kız bebek isimleri...
Kuran'da geçen kız bebek isimleri
Azze: Pek çok ayette yer almaktadır. Saygıdeğer ve saygılı manasına gelmektedir.
Anife: Kuranda Muhammed suresinde yer almaktadır. Gençlik çağının başlangıcı anlamına gelmektedir.
Asiye: Asiye Hz. Musa'yı nehirden çıkartıp büyüten firavunun eşinin ismidir. Acı çeken ve asi kadın anlamına gelmektedir.
Ahsen: Çok güzel, daha da güzel anlamına gelmektedir.
Azra: Azra Medine'nin bir diğer ismidir. Kuranda geçen Azra ismi el değmemiş anlamına gelmektedir.
Ahsa: Ahsa Kuranın pek çok ayetinde geçmektedir. Bu isim sayma veya hapsetme anlamına gelmektedir.
Buğlem: Kuranda geçen Buğlem ismi cenneti müjdeleyen melek anlamına gelmektedir.
Berra: Berra doğru sözlü ve hayır işleyen kimse manasına gelmektedir.
Beylem: Beylem Kuranda geçen bir isim olup çiçek buketi anlamına gelmektedir.
Duha: Duha kuşluk vakti anlamına gelmektedir. Bu isim hem kız hem de erkek çocuklarına verilebilir.
Dürre: İnci tanesi anlamına gelmektedir.
Didar: Didar güzel yüz ve güzel görünüş anlamına gelmektedir.
Esra: Esra ismi karanlıkta yol gösteren anlamına gelmektedir. Kuranda İsra suresinde geçmektedir.
Eda: Davranış ve tutum anlamına gelen Eda ismi Bakara suresinde geçmektedir.
Elif: Elif Arap alfabesinin ilk harfidir. Elif ismi ince ve uzun boylu kız anlamına gelmektedir.
Efide: Efide kalp manasına gelmektedir. Kuranda ise Efide ismi Ahkaf ve Secde surelerinde geçmektedir.
Esife: Bu isim kederli, tasalı ve gamlı anlamına gelmektedir. Kuranda Araf suresinde de geçmektedir.
Havva: Hz. Adem’in -aleyhisselam- hanımıdır. Dünyadaki ilk kadındır. Kız ismi olarak kullanılır.
Havva İsminin Anlamı: Canlı, yaşayan demektir.
Hilal: Hadislerde geçmektedir. Ramazan orucunun başlangıcı ve bitişi olarak görülür. Kız ismi olarak kullanılır.
Hilal İsminin Anlamı: Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay anlamlarına gelir.
Fecir (Fecr): Kuran’ın 89. sûresidir. Kız ismi olarak kullanılır.
Fecir İsminin Anlamı: Tan, sabah aydınlığı, gün doğumu, tanyerinin ağarması.
Firdevs: Kız ismi olarak kullanılır.
Firdevs İsminin Anlamı: Cennet, Cennet’in en yüksek derecelerinden biri, altıncı Cennet, Cennet hahçesi, mutluluk ülkesi; bahçe, bostan.
Irmak: Kur'ân'da bazı sûrelerde geçer. Kız ismi olarak kullanılır.
Irmak İsminin Anlamı: Akarsu: Ayırmak, uzaklaştırmak.
İrem: Kız ismi olarak kullanılır.
İrem İsminin Anlamı: Cennet bağı, dünya cenneti, cennet kadar güzel ve bayındır yer.
Kevser: Kur'ân’ın 108. Sûresi'nin adıdır. Kız ismi olarak kullanılır.
Kevser İsminin Anlamı: Cennette bir nehir veya havuz: Cana can katan, hayat veren, saf, temiz, tatlı su.
Mina: Kız ismi olarak kullanılır.
Mina İsminin Anlamı: Liman, iskele.
Merve: Kız ismi olarak kullanılır.
Merve İsminin Anlamı: Mekke’de bir dağın adıdır. Hacılar, Merve ile Safâ arasında Sa'y ederler yani 7 defa gidip gelirler. Kur'ân'da Bakara Sûresi 158. âyette geçmektedir.
Meryem: Kuran-ı Kerim’in 19. suresinin adıdır. Kız ismi olarak kullanılır.
Meryem İsminin Anlamı: İbadet eden kimse, Rabbin hizmetçisi: Bir yerden uzaklaşmak, üstünlük demektir.
Nisa: Kuran-ı Kerim’in 4. suresinin adıdır. Kız ismi olarak kullanılır. Kadın anlamına gelmektedir.
Nur: Kuran-ı Kerim’in 24. suresinin adıdır. Kız ismi olarak kullanılır.
Şevval: Ay takviminin onuncu ayı, Ramazan Bayramı ile başlayan ay, bayram ayıdır. Kız ismi olarak kullanılır.
Şevval İsminin Anlamı: Parlak ve güçlü.
Yüsra: İnşirah ve talak surelerinde geçer. Kolaylık anlamını taşır.
Çocuğa isim koyarken İslami kurallara dikkat
İslâm’da çocuğa ad seçme ve ad koyma hakkı babaya aittir. Baba ölmüş veya hukukî tasarruflarda bulunmaktan menedilmişse bu hakkı anne kullanır. Doğumundan önce babasını kaybeden Hz. Peygamber’in adı annesi tarafından Muhammed olarak seçilmiş ve bu ad dedesi tarafından konulmuştur. Çocuğa ad seçilirken gayet titiz davranılması gerektiğini belirten Hz. Peygamber, “Siz kıyamet gününde hem kendi adınızla, hem de babalarınızın adıyla çağrılacaksınız; bu sebeple kendinize güzel adlar koyun” buyurmuştur (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 61; Müsned, V, 194). İslâm hukukçuları bu nevi hadisleri dikkate alarak ad seçimi ile ilgili bazı hükümler tesbit etmişlerdir.
Müstehap Adlar: Söyleniş ve mâna güzelliği taşıyan, Allah dostlarını hatırlatan adlardır. Hz. Peygamber, Allah’a kulluğu ifade eden Abdullah ve Abdurrahman gibi isimlerin Cenâb-ı Hakk’ı memnun edeceğini söylemiş (bk. Buhârî, “Edeb”, 105-106; Müslim, “Âdâb”, 2), çocuklara peygamber adlarının verilmesini tavsiye etmiş (bk. Buhârî, “Edeb”, 109; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 61) ve kendi adının da -künyesiyle birlikte olmamak şartıyla- alınabileceğini ifade etmiştir (bk. Müslim, “Âdâb”, 1). Onun bu tavsiyeleri müslümanlar arasında bu nevi isimlerin geniş çapta yayılmasını sağlamıştır. Türkler Hz. Peygamber’e karşı duydukları derin hürmet ve sevgi sebebiyle, onun adını aynen almayı bir nevi saygısızlık kabul etmişler ve Muhammed adını Mehmed şeklinde söylemeyi uygun görmüşlerdir. Yine ona nisbet edilen Ahmed, Mahmud, Hâmid ve Mustafa adlarının müslümanlar arasında çok yaygın olduğu bilinmektedir.
Haram Adlar: Allah’tan başkasına kulluk mânası taşıyan isimleri ad olarak koymak haram sayılmıştır. İslâm’ın mukaddes saydığı şeylere kulluk mânası taşıyanlar da böyledir. Nitekim Hz. Peygamber, Abdülkâ‘be (Kâ‘be’nin kulu) adlı birinin ismini değiştirmiştir. Cenâb-ı Hakk’a mahsus olan isimlerin (bk. ESMÂ-İ HÜSNÂ), “abd” kelimesiyle birlikte olmayarak insanlar için kullanılması, zâhirî mânada da olsa tevhid inancını zedeler mahiyette görüldüğünden tasvip edilmemiştir. Arap olmayan müslümanların ve özellikle Türkler’in Raûf, Kadîr vb. isimleri kullanmaları, Abdürraûf, Abdülkadîr terkiplerini telaffuz etmenin güçlüğünden kaynaklanmış olmalıdır. Araplar’ın Abdullah yerine Abduh adını kullanmasına benzeyen bu isim kısaltması tevhid inancını zedeleyici bir mahiyet taşımaz.
Mekruh Adlar: Hz. Peygamber, putperestliği andıran ve İslâm âdâbına uymayan adların değiştirilmesini tavsiye etmiş, kendisi de “isyankâr” anlamına gelen Âsıye (عاصية) adındaki bir kızın ismini Cemîle, “elem, keder” anlamına gelen Hazn adlı bir sahâbînin adını da Münzir olarak değiştirmiştir. Peygamber’in hanımlarından olan Zeyneb’in ve ayrıca Ümmü Seleme’nin kızı Zeyneb’in adları Berre idi. Resûlullah “cömert, dürüst, itaatkâr” demek olan bu ismin bir insanın kendini tezkiyesi anlamına geldiğini söyleyerek onlara Zeyneb adını vermiştir. Ayrıca Firavun, Kārûn gibi zalimlerin adlarını almayı da menetmiştir. Tâhâ, Yâsin gibi bazı sûrelerin başında bulunan harfleri isim olarak kullanmak da hoş karşılanmamıştır.
Hz. Peygamber’in bazı isimleri umulan iyiliklere işaret sayması sebebiyle (bk. TEFE’ÜL) olmalıdır ki Türk toplumunda çocuğu yaşamayan bazı aileler son doğan çocuklarına Yaşar, Dursun, çok çocuğu olanlar sonuncusuna Yeter, Songül, yalnız kız çocuklarına sahip olanlar da Döndü, Döne gibi adlar koyarak tefe’ül etmişler ve bu mânaların çocuklarında gerçekleşmesini arzulamışlardır. Bunda herhangi bir mahzur görülmemiştir.
Mubah Adlar: Haram ve mekruh sayılan adların dışında kalan isimler mubah sayılır. Cebrâil, Mîkâil gibi melek isimlerinin alınması mubah sayılmış, ancak İmam Mâlik’in bunu uygun görmediği rivayet edilmiştir. Allah’a mahsus isimlerden olmakla beraber kullarda da bulunması arzu edilen âdil, nâsır, cevad gibi vasıfların yalnız başına ad olarak alınması mubahtır. Milliyet bakımından Arap olmayan müslüman kişilerin adları da İslâm inanç ve ahlâkına ters düşmedikçe değiştirilmemiştir.
Hz. Peygamber’in birden fazla adının bulunduğunu bizzat belirtmesi (bk. Buhârî, “Menâḳıb”, 17; Müslim, “Feżâʾil”, 124, 125), bir kimsenin birden fazla adının olabileceğini göstermektedir. Çocuğa ad koyarken, Peygamber’den rivayet edildiğine göre, sağ kulağına ezan, sol kulağına kāmet okunur. Nitekim Hz. Peygamber’in, torunu Hasan’ın adını koyarken kulağına ezan okuduğu bilinmektedir (bk. Tirmizi, “Eḍâḥî”, 16; Müsned, VI, 9, 391, 396). Böylece çocuğun kulağına ilk defa İslâm’ın şiârı olan kelime-i tevhid ile birlikte kendi adı söylenmiş olur. Bu konu fıkıh kitaplarının “akîka” bölümünde ele alınarak işlenmiştir.