Kuran-ı Kerim'i Peygamber Efendimiz (s.a.v) gibi okumak
Dünyada iken Kuran'ı terk edeni, ahirette de Kuran terk eder. Bugün elinize aldığınız Kuran, yarın sizin elinizden tutar.
Evet, Ramazan ayı Kuran-ı Kerim ayı olarak anılır.
Kuran'ı terk etmeme ayı, ibret alma ve uygulama ayı. Elbette Kur'an'ı okumak sadece bu Ramazan ayına has bir şey değildir. Yani, ibadet sadece bir aya mahsus değildir. Böyle bir düşünce makul de değildir. Çünkü Allah'a ibadet kurani bir ifade ile "Yakin gelene kadar'' dır. Yani , ölüm gelene kadar bu ibadete devam etmemiz gerekiyor. Ama yüce Kur'an bu ay içinde indiği için, ibadetlerimize daha ağırlık vermemiz gerekiyor. Kur'an-ı Kerim-i karşılayan bu şerefli aya bir nebzede olsa hürmet daha fazla olması icab eder. Dünyada iken Kur'an'ı terk edeni, ahirette de Kuran terk eder. Bugün elinize aldığınız Kuran, yarın sizin elinizden tutar. Bu konu hakkında bir çok hadis-i şerif mevcuttur.
Bir ramazan gecesidir. Ramazan'ın 17 veya 27'sine tekabül ediyor. Efendimiz (s.a.v.) Mekke'deki Hira Mağarası'ndadır. Yalnızdır. Tefekkür halindedir. Zaman zaman insanlardan uzaklaşır rabbının azamet ve kudretini düşünür, yerin ve göğün yaratılışına bakar ibretler alırdı. Yaşı henüz 40'dır. Biraz sonra o dar mekânda insan suretinde vahiy meleği Hz.Cebrail görünür ve ilk vahyi söyler. Hz. Peygamber (s.a.v.) ilk anda belki farkında değildir ama, o son Peygamber olarak seçilmiştir. Hira, bunun Resulullah'a (s.a.v.) tebliğ edildiği yerdir. Yüce Allah Peygamberi'ne ilk tebliği Mekke'nin zirvesindeki bu tepede yapmayı irade edecektir. Bu yüzden bu mübarek mağara peygamberimizin ve islam ümmetinin kalbinde her zaman farklı bir yere sahip olmuştur.
Ramazan ayı Kuran-ı Kerim ayı olarak anılır. Resulullah'ın (s.a.v.) okuduğu gibi Kuran okuyalım. O, Kuran-ı Kerim'i okuduğunda yavaş yavaş ve düşünerek okurdu. Mesela, "El-hamdu lillahi Rabbil alemin" der ve beklerdi. Sonra "Er-Rahmanir Rahim" derdi. Sonra durur; "Malikiyev middin" derdi. Fatiha'yı bile böyle kademe kademe okurdu. Okunan her Kuran harfi için ahirette bir manevi derece verilecek. Kul, manen yükseldikçe yükselecektir. Bu hususta en şanslı olanlar okuduğunun hakkını yaşayarak veren hafızlardır. Elbette hafız olunmakla beraber, Kur'an-ı Kerim'i edebe uygun şekilde muhafaza eden bir hafız Allah'ın katında değerlidir. Kuran-ı Kerim okurken ne çok bağırmak, ne de sessiz okumak tavsiye edilmemiştir.
EY EBU BEKİR (RA.) VE EY ÖMER( RA.) KUR'AN-I KERİMİ ŞÖYLE OKUYUN...
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gece yanından geçtiği Hz. Ebu Bekir'in sessizce Kuran okuduğunu görür. Devam eder. Birazdan Hz. Ömer'i görür. O da seslice, bağırarak okuyordu. Ertesi gün iki dostunu da çağırır. Hz. Ebu Bekir'e niye sessiz okuduğunu sorar. Hz. Ebu Bekir; "Allah sessizleri de duyar. Ona duyurmaya ihtiyaç yoktu ki" der. Hz. Ömer'de der ki; "Şeytanları kovalıyordum. Onun için bağırarak okuyordum."
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Ebu Bekir, sen sesini biraz yükselt. Ömer, sen de sesini biraz indir. Yani okurken bağırarak başkasının ilgisine muhatab olma veya ne okuduğunu anlamayacak kadar sessiz olma. İkisinin arasını bul."
Kuran-ı Kerim'i düşünerek okumak lazım. Ve Kuran'ı terk etmemek gerekir. İbret almak ve hayata uygulamak gerekir. Bizler iki sene içinde hafız oluyoruz. Ama sahabe efendilerimiz içinde öyleleri vardı ki , onlar sadece Bakara Suresi'ni iki yılda ezbelerdiğini biliyoruz. Vallahi biz onlardan daha akıllıda değiliz onlardan daha ihlaslıda değiliz. Peki onlar sadece Bakara Suresi'ni iki yılda ezberlerken biz nasıl bütün Kur'anı iki yılda ezberliyoruz ?
Cevabı şudur :
Onlar okudukları her bir ayet ile amel edip hayatlarına tatbik etmeden ikinci bir ayet-i kerime'yi ezberlemezlerdi. Bu sahabe ihlasıdır. Bu sahabe takvasıdır. Bu yüzden kimse sahabe-i kiram gibi olamaz...
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
Kim Kuran'ı öğrenir ve sonra terk ederse; Kuran mahşerde onun yakasına yapışır ve şöyle der; "Ya Rabbi senin bu kulun beni terk etti. Ve benimle amel etmedi. Aramızdaki hükmü sen ver."
Dünyada iken Kur'an'ı terk edeni, ahirette de Kuran terk eder. Okuduğunuz ayetleri anlayarak ve uygulayarak yaşarsanız, işte okuduğunuz o ayetler kabrinizde ve ahiretinizde size ışık ve dost olur. Bugün okurken elinize aldığınız Kuran, yarın sizin elinizden tutar. Ve cennetin sonsuz güzelliğinde bir insan suretinde sizinle beraber koşar.
"GECE YATAĞINA GİRDİĞİNDE AYET-EL KÜRSİ'Yİ OKU"
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
Resul-i Ekrem (sav) beni Ramazan'da toplanan fitreleri korumakla görevlendirmişti. Bir gece bir adam geldi, yiyecekleri avuçlamaya başladı. Adamı tuttum ve "Vallahi seni Peygamber Efendimiz'in huzuruna götüreceğim" dedim.
Adam: "Ben çok fakir biriyim" deyince ona acıdım ve bıraktım.
Sabahleyin Allah'ın Elçisi: "Ebu Hureyre, dün gece tutsağın ne yaptı?" diye sordu.
Ben de: "Ya Rasulullah, ihtiyaç içinde bulunduğunu, çocukları olduğunu söyleyince haline acıdım ve serbest bıraktım" dedim. Peygamber Efendimiz (sav): "O sana yalan söyledi, tekrar gelecek" buyurdu.
Efendimizin (s.a.v.) bu sözü üzerine onu gözetlemeye başladım. Adam geldi ve yine yiyecekleri avuçlamaya başladı. O'na: "Ben seni Allah'ın elçisinin huzuruna çıkaracağım" dedim.
Adam: "Ne olur beni bırak gerçekten yoksul biriyim. Beni bırakırsan bir daha gelmem" dedi. Ben de acıdım ve onu salıverdim. Sabah olunca yine Rasulullah (sav): - "Ebu Hureyre, dün gece tutsağı ne yaptın?" diye sordu. Ben de: - "Ey Allah'ın elçisi, bana yine ihtiyaç içinde bulunduğunu, çocukları olduğunu söyledi. Ben de acıdım ve onu bıraktım" dedim.
Efendimiz (sav) gülümsedi ve: "O sana kesinlikle yalan söyledi, tekrar gelecek" buyurdu. Ben de yine gelmesini bekledim. Gerçekten de geldi ve yine gizli gizli yiyecekleri avuçlamaya başladı. Onu tekrar yakaladım ve: - "Seni mutlaka Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) huzuruna çıkaracağım. Bu defa bana: - "Beni bırakırsan sana çok faydalı sözler öğretirim. Gece yatağına girdiğinde Ayet-el Kürsi'yi oku. O zaman Allah senin yanına devamlı bir koruyucu verir, sabaha kadar da şeytan sana yaklaşamaz" dedi. Öğrettiği cümleler üzerine onu salıverdim. Sabah olunca Peygamber Efendimiz (sav): - "Tutsağın dün gece ne yaptı?" dedi. Ben de: - "Ey Allah'ın elçisi, o adam bana fayda verecek bazı sözler öğreteceğini söyleyince onu serbest bıraktım" dedim. Efendimiz (sav): "Neymiş o sözler?" diye sordu. Ben de: "Yatağına girince, 'Allahu lâ ilahe illa hüvel' hayyü'l kayyum'u başından sonuna kadar oku, o zaman Allah senin yanına devamlı bir koruyucu verir, sabaha kadar şeytan sana yaklaşamaz' dediğini söyledim. Efendimiz (sav): "Kendisi yalancı olduğu halde bu sefer sana doğru söylemiş. Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun Ebu Hureyre?" "Hayır, bilmiyorum Ya Rasulullah" dedim.
"O şeytandı" buyurdu.