İzmir'deki "askeri casusluk soruşturması"nda, kumpas mağduru Tabip Binbaşı Ahmet Turan Ilıcalı, ifade verdi.
Abone olİzmir'deki "askeri casusluk soruşturması"nda, sahte delil üretildiği iddiasına ilişkin "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY)" yönelik soruşturma kapsamında 12'si tutuklu 68 sanık hakkında açılan davanın duruşmasında, iddianamenin okunmasına devam edildi.
2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın, "Askeri casusluk soruşturması" için duruşma salonuna çevrilen İzmir Adliyesi Sosyal Tesisleri'nin konferans salonunda görülen duruşmasına, bazı sanık ve müştekiler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato tarafından hazırlanan iddianamenin "müşteki ve sanık ifadeleri" bölümünün okunmasına devam edildi.
KARALAYICI YAYINLAR
Askeri casusluk davasındaki yargılanmanın ardından hakkında beraat kararı verilen Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığında (GATA) öğretim üyesi olan Tabip Binbaşı Ahmet Turan Ilıcalı, yargılama esnasında başarılı tabip ve hedefleri olan biri olarak TSK'dan atıldığını, FETÖ/PDY mensuplarınca önü kesilmemiş olsaydı GATA dekanı olarak görev yapma ihtimalinin olduğuna işaret ederek, "FETÖ üyesi olan şahıslar kendi yapılanmalarını hazırlamak ve benim gibi onlara karşı çıkan şahısları bir nevi askeriyeden temizlemek için emniyetteki ve adliyedeki uzantıları ile sürekli GATA personeline operasyon yapıyor, çeşitli iftiralarla sosyal medya, basında çalışma arkadaşlarımı, ailelerini karalayıcı yayınlar yapıyorlardı." görüşlerini aktardı.
PERSONELİ TASFİYE
Ilıcalı, iddianamedeki ifadesinde, "Bu soruşturmaya dahil edilmeden önce GATA'da Fetullah Gülen'in örgütüne yakın veya mensup kişilerin GATA'da gruplaşmaları mevcuttu. Tüm devlet kurumlarında olduğu gibi GATA'da da tekelleşmek ve orayı kendi himayeleri altına almak istiyorlardı. Bunu yapabilmeleri için ben ve benim gibi olan bu yapıya dahil olmayan personelleri bir şekilde tasfiye etmeleri, ilerlemelerini engellemeleri gerekiyordu." beyanında bulunduğu kaydedildi.
Askeri casusluk davasında yargılandıktan sonra beraat eden eski Özel Kuvvetler Alay Komutanı Kurmay Albay İdris Acartürk, suçlanmasına neden olan dijital verilen Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde yer almadığına, dijital verilerin oluşturulma tarihlerinde görevde olmadığına ve bunların çıktığı iddia edilen birimde görev yapmadığına dair Genelkurmay Başkanlığından gelen yazıya rağmen 20 ay tutuklu kaldığını belirterek, bu davada yargılanan 357 sanık içerisinde suçlandığı dijital verilerin TSK bünyesinde olmadığına dair resmi yazılarla ispatlanmış "tek kişiyim" şeklinde görüş bildirdi.
TSK içerisinde kendisiyle ilgili olarak terfi yolunun açık olduğunu ancak FETÖ tarafından hedef seçilmesiyle bu yolun kapandığını kaydeden Acartürk, "Devremin en başarılı subaylarından olduğum sıralı amirlerim tarafından dile getirilmekteydi, sicilim ve bugüne kadar aldığım üstün hizmet ödülleri ile silahlı kuvvetler komuta kademesinde etkili bir yerde olacağım söylenmişti." beyanında bulundu. Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar, duruşmaya öğle arası verdi.
DAVA VE İDDİANAME
"Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar e-postası üzerine başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmıştı. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, şubat ayında tüm sanıkların beraatine hükmetmişti.
Sahte deliler üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada 25 kişi tutuklanmış, 5 zanlı ise daha sonra tahliye edilmişti. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosundan Sorumlu Başsavcı Vekili Okan Bato'nun hazırladığı ve Fetullah Gülen'in 1 numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında, "silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak" gibi suçlamalar yer alıyor.
24 Haziran görülen duruşmada 2. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın da bulunduğu 8 kişi hakkında tahliye kararı vermişti. Böylece dosyada tutuklu sayısı 12'ye düşmüştü.