Saldırıya uğrayan İsrafil Kumbasar, saldırıyla ilgili kişisel değil genel bir tavır takındı. Kumbasar, uğradığı saldıryla Türk Milleti'nin sesinin kesilmek istendendiğini sa
Abone olİsrafil Kumbasar, başlıklı yazısında uğradığı saldırıyı kişisel değil genel bir tavırla ele aldı...
BİZİM uğradığımız saldırı, Türkiye’nin ve Türkler’in uğradığı saldırının küçük ama önemli bir parçasıdır! Önemi şuradan geliyor: Bu saldırıyla susturulmak istenen sadece ben veya diğer yazar arkadaşlarım değildir; asıl Türkiye’nin milli direnişinin sembolü, yansıma merkezi olan Yeniçağ susturulmak isteniyor.
Biz, bu gazetede her türlü teslimiyetçiliğe karşı çıktık.
Taşın altına elimizi koymadık, kellemizi uzattık! Bu ülkede milliyetçiliği ırkçılık olarak yorumlayan, Başbakanlık mevkiinden, Türk Milleti’ni kendi vatanında etnik bir grup gibi yorumlanmasına sebep olan, Tayyip Erdoğan’a karşı da en ciddi muhalefeti biz yaptık! Partisinin Mersin İl Kongresi’nde Tayyip Erdoğan, şu ifadeleri kullanıyordu: “AKP olarak inanç, ırk ve bölgesel milliyetçilik yapmıyoruz!..
Biz, ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında 73 milyonu bütünleştireceğiz’ dedik.
Niye? Çünkü biz Yunus terbiyesi ile yetişmişiz!..” Mersin gibi ‘etnik yapılanma için pilot bölge olarak seçilen’ bir liman kentimizde kullanılan bu ifadeler, oldukça anlamlıydı!..
‘İnanç’ ile İslam dinini, ‘ırk’ ile de ‘Türk milliyetçiliğini’ kastediyordu!..
Milliyetçi ve muhafazakar kesimin oylarıyla iktidara gelen Tayyip, ‘Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla’, açıkça ‘Türk milliyetçiliğine karşı’ savaş ilan etmişti!..
Peki Türk milliyetçiliğine karşı savaş ilan eden sadece Tayyip miydi?..
Tabii ki hayır!..
Siyasi bir partiden çok, kişisel menfaatleri için biraya gelenlerin toplandığı ‘etnik bir organizasyonu andıran’ AKP’nin, başbakan yardımcılarından bakanlarına, genel merkez yöneticilerinden il ve ilçe başkanlarına kadar bütün ileri gelenlerinin bırakın milliyetçiliği, ‘Türk’ kelimesine karşı bile büyük bir alerjileri var!..
Bu kişiler, devleti temsilen katıldıkları her toplantıda, ‘Türk’ kelimesinin yerine ‘Türkiyeli’ kelimesini kullanmayı tercih ediyorlar!..
Birbirlerini ‘etnik kimliklerini’ ön plana çıkararak, “Beyefendi kürttür, lazdır, gürcüdür, çerkezdir, arnavuttur” diye takdim ediyorlar!..
Hükümet, Meclis’ten peş peşe geçirdiği Avrupa Birliği ‘teslimiyet yasaları’ ile birlikte, ülkenin temeline dinamit koyup, geleceğini ipotek altına altına sokuyor!..
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Devlet Konukevi’nde yapılan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun toplantısına katılan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 59.Hükümet’in ‘Avrupa Birliği’nden gelen bütün emirleri harfi harfine yerine getirdiğini’ belirterek şunları söylüyor: “Anayasa ölçeğinde birçok uluslararası sözleşmeyi kabul ederek iç hukukun bir parçası haline getiriyoruz!..
Keşke bunları bir bütün içinde yapmak mümkün olsa!..
Ancak, Meclis içtüzüğü, siyasi alışkanlıklar ve başka sebeplerle bunların hepsini bir araya getirip bir defada düzenleme imkanı yok!..” Aynı toplantıda, İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Ö.
Kaboğlu da, Avrupa Birliği’nden gelen “Yeni bir Anayasa hazırlayın!..” talimatından bahsediyordu!..
Hani şu hazırladıkları azınlık raporu yırtılıp eline verilenlerden biri.
Dayatılan yeni Anayasa’da mevcut Anayasa’nın ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen’ ilk üç maddesinin olmayacağı gayet açıktı Biz, 15 Temmuz 2003 tarihinde bu verileri ortaya koyarak, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu hakkında kamuoyunu uyarmışız! Ve “Anlaşılan o ki, AKP iktidarı, ‘Anadolu’da Türk egemenliğine son verilinceye kadar’, kendisine verilen ‘kutsal görevi’ üstün bir özveriyle yerine getirmeye devam edecek!..
İktidarda devleti ile, dolayısıyla ‘üniter ve milli yapı ile’ kavgalı bir parti vardır!..
Bu partinin başındaki ‘papaz elbiseli’ zat, ‘bölücü kürtçülerden, yıkıcı komünistlere kadar, devlete ve millete düşman ne kadar unsur varsa’, hepsi ile ittifak içindedir!..
AKP içerisindeki etnik çıkar ittifakı, Türk devletine ve milletine karşı sürdürülen ‘örtülü savaşa’ iyice ivme kazandırmıştır!..
Avrupa Birliği’ne girişi bahane ederek, ülkenin temeline dinamit koyan bütün faaliyetleri, ‘uyum yasaları altında’ yasal koruma altına almaktadır!..
Milli oluşumlar ve milli kurumlar pasifize edildikleri için, ‘Türklük bilinci hisseden’, vatansever hiçbir milletvekilinin kabul oyu vermeyeceği ihanet yasaları, itirazsız bir şekilde onaylanmıştır!..
Bir zamanlar ‘MHP’yi insafsızca eleştirerek’ AKP trenine kapağı atan ‘sözde Türk milliyetçisi’ bir takım kaçkınlar da, bilerek ya da bilmeyerek bu etnik ihanete ‘koltuk değneği’ olmayı sürdürüyorlar!..
Etnik ihanetin öncülüğünü yapan niceleri ise devletin en üst noktalarında aslanlar gibi gezebiliyor, Türklüğe karşı adeta meydan okuyorlar!..
Hedef, ‘Türkiye Cumhuriyeti devletinin şahsında’, Anadolu’da Türklüğün tasfiyesidir!..
Çevremizdeki ihanet çemberi gittikçe daralıyor!..
Tayyip ve taifesini cesaretlendiren en önemli faktör, Türk milliyetçilerinin üzerine serpilen ölü toprağıdır!..
Türk milliyetçilerinin, artık ‘yılgınlık’ ve ‘umutsuzluk’ zincirinden kurturalarak, ‘titreyip kendilerine dönme’ zamanıdır!..
Bu ihaneti ancak, ‘yeniden birbirlerine kenetlenip, tek yumruk haline gelecek olan’ Türk milliyetçileri durdurabilir!..
İlk hedef AKP adlı etnik çıkar kalesinin burçlarıdır!..
‘Bu burçları yerle bir etmenin yolu’, Horasan erenleri gibi Anadolu yollarına düşerek milleti ‘irşad edip’ yeniden ayağa kaldırmaktan geçiyor!..
Hayde bre yiğitler!..
Saldırın!..” demişiz! Demişiz ama, birileri yanlış anlamış galiba ki, bize saldırdılar! Artık, Yeniçağ’a yönelik bu saldırının Şilen kim tarafından yapılmış olursa olsun, Türk Milleti’nin düşmanları tarafından yönlendirildiğine eminim! Bakın bu saldırıya kimlerin sevindiğine! Azınlıklar yaratarak Türkiye’yi bölmeye çabalayanların etekleri zil çalıyor!
YAZI:İsrafil KUMBASAR