Kulak çınlama ve uğultuları, en sık görülen sağlık problemlerinin başında geliyor. Her 5 yetişkinden birinin gelip geçici de olsa bu hissi yaşadığı biliniyor.
Abone olYapılan araştırmalar, bu probleme sahip kişilerden 15'te birinin medikal yardım aradığını, 20'de birinin de problemden aşırı derecede şikayetçi olduğunu ortaya koyuyor. Her iki durumun teşhisinde, öncelikle, kulak-burun-boğaz muayenesi ve tam odyolojik inceleme yapılması gerekiyor. Bu incelemeden sonra elde edilecek sonuçlara göre ileri tetkikler yapılması gerekebiliyor. Bu tetkikler arasında dahili, nörootolojik muayeneler ve ENG gibi tetkikler ile tomografi ve MRI gibi görüntüleme metotlarını saymak mümkün. Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Alev Üneri, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kulak çınlaması ve uğultusunun, başlangıçta önemsenmediğinde süreklilik gösteren ve kesin tedavi edilemeyen bir hastalık haline gelebildiğine dikkat çekti. Kulak çınlamalarının, "Tinnitus" olarak da adlandırıldığını ifade eden Doç. Dr. Üneri, "Bu sesler, dışarıdaki kaynaklardan ses dalgaları yoluyla gelmeden, kulaklarda ya da başın içinde hissedilenlerdir. Tinnituslar genelde çok tiz tonlarda işitilen metalik tınılardır" dedi. Doç. Dr. Alev Üneri, kulak uğultularının da, çınlamalarda olduğu gibi herhangi bir dış kaynak ve ses dalgaları olmadan, kulaklarda ya da başın içinde işitilen sesler olduğunu vurgulayarak, "Uğultunun niteliği farklıdır. Su sesi, rüzgar sesi, motor sesi ya da daha farklı şekillerde tarif edilebilen daha pes bir sestir" diye konuştu. TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ Nitelikleri haricinde bu iki olgunun oluşum şekilleri ve tedavilerinin de farklı olduğunu belirten Doç. Dr. Üneri, "Çınlamalar, genelde işitme eğrilerinde, tiz tonlardaki sinir tipinde işitme kayıpları ile birliktedir ve tedaviye en az cevap veren gruptur. Uğultuların ise kaynağında pek çok farklı problem bulunabilir ve bunların çoğu tedaviye cevap verir" dedi. Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Alev Üneri, tedavinin, sorunu oluşturan probleme göre değiştiğini kaydederek, "Erken dönemde tanı ve tedavi çok önemlidir. Özellikle pes tonlarda (alçak frekanslar, işitme eğrisinin 250 bin veya 2 bin frekans arası kısmında) sensori-neural tipte işitme kayıpları görülen kulak uğultuları, erken dönemde yakalanırlarsa, medikal tedavilere çok iyi cevap verirler, uğultu ile birlikte işitme kayıpları da düzelebilir. Ani işitme kayıplarında, (özellikle alçak frekansları tutan tiplerinde) erken dönemde kullanılan özel kortizon ve ilaç tedavileri çok başarılıdır. Kulak uğultusu orta kulaktaki bir probleme bağlı olabilir. Orta kulakta sıvı birikimi, kronik enfeksiyonlar ya da geçirilmiş enfeksiyonlar gibi, bu problemlerde de cerrahi tedavi uygulanır" diye konuştu. Kulak uğultusunun ya da çınlamasının önlenmesinin çok kolay olmadığını bildiren Doç. Dr. Üneri, "Uğultu erken tanınıp tedavi edilirse, tam düzelebilir ve bundan sonra yapılacak yakın takiple yeniden tekrarlaması önlenebilir. Çınlama vakalarının bazıları da tedaviye olumlu cevap verirler. Ancak ilerlemesini engellemek mümkün. Bunun için belli hasta gruplarını yakın takip etmek faydalı olur" dedi. Doç. Dr. Alev Üneri, sorunun ilerlememesine yardımcı olan faktörleri ise şöyle sıraladı: "Hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi gibi dahili sorunların yakın takibi, aşırı tuzlu beslenme, aşırı kafein alımı, sigara, alkol, yüksek sese maruz kalma gibi olumsuz hayat şartlarının düzeltilmesi."