Küfür ve hakaret serbest mi?
Erdoğan karşıtı olan diğer medya da, Erdoğan'a Adnan Menderes'in acı sonunu hatırlatarak eleştiriler (!) yapıyor.
Şu sıralar merkez medyada "Erdoğan'a eleştiriye hapis
cezası" başlıklı haberlerden geçilmiyor. Haberlerin
kamuoyuna sunuluş tarzına baktığınızda, sanki birileri edep ve adap
ölçüleri çerçevesinde Cumhurbaşkanı'nı eleştirmiş de hapis cezası
almış sanırsınız.
Oysa hiç de öyle değil.
Bahsedilen dozajı yüksek eleştirileri her gün köşe yazılarında ve
bazı televizyon programlarında zaten bol bol görüyoruz.
Paralel medyaya sözümüz yok.
"Baş nereye giderse, kuyruk da oraya gider" diye
boşuna dememişler. "Bedduaların Efendisi"
Hocaefendi'nin ağzını bozduğu yerde, cemaatinin haddini hududunu
aşan yorumlarına alışkın olmamız gerekiyor.
Erdoğan karşıtı olan diğer medya da, Erdoğan'a Adnan Menderes'in
acı sonunu hatırlatarak eleştiriler (!) yapıyor. Karikatür
sitelerinde orta parmak gösterenlerden, Erdoğan'ı binbir kılığga
sokanların yaptıklarına mizahi eleştiri diyerek hoşgörüyle
bakabiliriz.
Benim bahsettiğim şey, eleştiri sınırlarını fersah fersah aşan
yorumlar. Onur, haysiyet, namus gibi kavramları ayaklar altına
alanların yaptığı küfür ve hakaretler...
Mesela; Samanyolu TV'nin peruklu spikeri Asım Yıldırım'ın,
"Allah belanı versin. Pers uşağı, ikinci evci, şaklaban,
şizofren, hırsız, vatan haini, sahtekar, yamuk, dindar görünümlü
vahşi" gibi iğrenç sözlerini eleştiri kapsamında sayabilir
miyiz?
Mesela; Başbakan Erdoğan’ın “dört dörtlük
Aleviyim” ve “dört dörtlük Kürdüm” gibi
sözlerine karşılık LGBT aktivisti avukat Levent Pişkin'in yazdığı,
"Başbakandan ‘Dört dörtlük ibneyim. İ.neliği sizden
öğrenecek değilim’ açıklaması bekliyoruz" sözlerine
eleştiri diyebilir miyiz?
Mesela; Erdoğan ekrana çıktı diye sinirlenip, "Çıktı gene
tipini .......... tiğim" diyentiyatro ve dizi oyuncusu
Gonca Vuslateri'nin sözlerine ne demeliyiz?
Erdoğan'a ettiği hakaretlerin yanı sıra eşi Emine Erdoğan için,
"Bülent Ersoy atölyemizde giyinirse şekillenebilir ama
Emine için freze olsa işe yaramaz"diyen Barbaros
Şansal'ın, bununla da yetinmeyip kendisine, "Senin gibi
topların modacı, Bülent'in sanatçı, Kamer'in mv. olduğu yerde o da
Başbakan eşi olmuş çok mu?" diyen bir takipçisine,
"Yoo değil işte tam yerine düşmüş bir o... lazım"
diye cevap vermesi de mi eleştiri sayılmalı?
Listeyi uzatmaya gerek yok...
Yok çünkü öyle yorumlar, öyle küfür ve hakaretler var ki buraya
taşımak ve sizlere okutmak mümkün değil.
Emine hanıma, Sümeyya Erdoğan'a ve diğer aile fertlerine edilen
yakası açılmamış, kağıda kaleme gelmez küfürleri tekrar hatırlatmak
benim edep sınırlarıma dahil değil.
Bu küfür ve hakaretler geçmiş dönemde Türkiye Cumhuriyeti'nin
Başbakanı'na yapıldı ve şimdi bundan daha ağır olanları
Cumhurbaşkanlığı görevinde de devam ediyor.
TCK'nın 299'uncu maddesi, "Cumhurbaşkanına hakaret eden
kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi halinde, altıda biri; basın
ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır.
Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında
artırılır" diyor.
On yıllardır yürürlükte olan bu maddeden dolayı binlerce insan
yargılanıp hapis cezası alırken, Erdoğan'ın bu maddeye dayanarak
kendisine ve ailesine küfredenlerden davacı olması neden
eleştiriliyor anlamıyorum.
Mesele Erdoğan değil...
Devletin yüce makamında oturan kişinin ismi ne olursa olsun, bu tür
küfürleri haketmediği muhakkak. Bırakın devlet makamlarını,
yeryüzünde hiç kimse bu türden küfür ve hakaretleri haketmiyor.
Düşünebiliyor musunuz?
AK Parti'nin eski vekillerinden biri Erdoğan'a twetter üzerinden,
"Yatağından karını alırız" diyecek kadar
alçaklaşıyor, birileri de buna eleştiri diyebiliyor.
Madem ki bu sözler eleştiri...
Aynı eleştiriyi ben de bu manda genişliğindeki kişilere yöneltme
hakkına sahibim demektir. Var mı bu eleştirime hoşgörüyle bakacak
olan biri?
NOT: Aylardır Erdoğan'a twetter üzerinden
demediğini bırakmayan devrik savcı Zekeriya Öz çıkarıldığı
mahkemede, "O sözlerim Erdoğan'a yönelik değildi. Üzerine
alınmasına çok üzüldüm" demiş.
Erkek adam, sözünün arkasında duran adamdır. Bizim orada sözünün
arkasında duramayana "dönek" derler. Sakın yanlış
anlaşılmasın. Sözüm Zekeriya Öz'e değil.
Üzerine alınırsa çok üzülürüm!