Adana'da 6 yaşındaki kızı 25 kuruşla kandırıp taciz eden şahıs yakalandı
Abone olAdana'da ev sorma bahanesiyle yanına çağırdığı 6 yaşındaki kız çocuğuna 25 kuruş verip "buna şeker al" diyerek taciz eden şahıs tedavi gördüğü hastanede yakalandı.
Olay merkez Seyhan ilçesi, Tellidere Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre "çocuğa cinsel istismar" suçundan Şubat 2011'de yakalanan Mehmet Y. (26) Temmuz ayına kadar tutuklu yargılanırken mahkeme, Mehmet Y'nin çocuklara karşı cinsel duygular beslenmesine neden olan pedefoli hastalığı olup olmadığının araştırılması için Adana Dr Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi olmasına karar verdi. Mehmet Y. ayrıca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Daha öncede çocuğa cinsel istismarda bulunmaktan 8 suç kaydı bulunan Mehmet Y. tedaviye başladı ancak geçtiğimiz Cumartesi günü Tellidere Mahallesi'nde 6 yaşındaki T.R.E. isimli kız çocuğunu ev sorma bahanesiyle yanına çağırdı. Kız çocuğu sorduğu evi gösterdikten sonra o evin en üst katına kadar çıkartarak, "Pantolonunu çıkartırsan sana şeker alman için 25 kuruş veririm" diyerek taciz etti. Daha sonra 25 kuruşu vererek "git bu parayla şeker ya da sakız al" diyerek olay yerinden uzaklaştı.
Bu arada, T.R.E.'nin yanında bulunan arkadaşı eve giderek T.R.E.'nin annesine haber verdi. Anne kızını aramaya başladı ancak bulamadı. Bir süre sonra anne sokakta kızını buldu. T.R.E. annesini görünce ağlamaya başlayarak yaşadıklarını annesine anlattı. Aile hemen Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği'ne şikayette bulundu. Çocuk Şube Müdürlüğü'nde psikolog nezaretinde çocuk başından geçenleri anlattı. Kendisini taciz edeni tarif etmesi üzerine Yardım'ın robot resmi çizildi. Robot resim ortaya çıkınca Ahlak Büro Amirliği polisleri şahsı daha öncede yakaladıkları için hemen tanıdı. Bunun üzerine şahsın gidebileceği yerlere operasyonlar yapıldı. Evine yapılan operasyonda şahsın tedavi olmak için hastaneye gittiği öğrenildi. Polisler hastaneye giderek şahsı burada yakaladı. Karşısında ahlak polisini gören Mehmet Y. ağlayarak "Ben hastayım çocukları taciz etmeden duramıyorum ama tedavi olmak istiyorum" dedi.
Gözaltına alınan Mehmet Y. sorgusunun ardından "çocuğa cinsel istismarda bulunmak" suçlamasıyla adliyeye sevk edilecek.
SAPIK ŞEYH O SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Bursa'da, kendisini şeyh olarak tanıttığı kişilere ''nitelikli cinsel saldırıda'' bulunduğu iddiasıyla 341 yıla kadar hapsi istenen sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ikinci duruşmasına, ''Nitelikli cinsel saldırı, tarikat kurmak ve baş mevkiinde olmak, çocukların kullanıldığı müstehcen yayınları depolamak'' suçlarından hakkında dava açılan sanık Uğur K. (47) ve avukatı ile mağdur ve müştekiler katıldı.
Duruşmada söz verilen sanık Uğur K, polisin yaptığı aramada bulunan cinsel içerikli CD'lerin kesinlikle kendisine ait olmadığını ileri sürdü.
Mahkeme heyeti, bu duruşmada, daha önce ifade vermeyen ikisi kadın 4 mağduru dinledi.
Sanığın büyü ve sihir yaparak ailelerin arasını bozduğunu söyleyen E.K, ''Sanık büyü ve sihir yaparak benim de ailemle aramı bozmuştur. Kendisi maddi ve nefsi isteklerini karşılamıştır. Sanığın, en ağır şekilde cezalandırılması istiyorum'' dedi.
Kadın mağdurlardan G.G de sözde dergaha nişanlısı vasıtasıyla gittiğini anımsatarak, ''6 ay kadar devam ettikten sonra şeyh benimle cinsel ilişkiye girmek istedi. Yapmazsam, nişanlımla aramı bozacağını ve evlenemeyeceğimi söyledi. Ben de korktum ve dediklerini yaptım. Aslında sonuna ondan kadar şikayetçiyim. Fakat ailem bu durumu bilmiyor. O yüzden şikayetçi olamıyorum'' diye konuştu.
Bu arada, İnegöl'den duruşma için gelen Barışlı Camisi imamı Nuri Tulum (64) davaya müdahil olarak katılma talebinde bulundu. Olayları basından öğrendiğini ifade eden Tulum, şunları söyledi:
''İnegöl'de din görevlisiyim. Sanığın dini duyguları istismar ederek, birçok kişiyi mağdur ettiğini duydum. Yaşananlardan rahatsız olduğum için gelip davaya katılmak istedim. Sanığın bahsettiği olayların bizim dinimizle hiçbir alakası yoktur. Bu yapılanlar, bütün ilahi dinlerde büyük günahtır ve yapanların en ağır ceza ile cezalandırılmaları gerekir. Bu olay 1,5 milyar Müslüman'a hakarettir. İşte bu yüzden davaya müdahil olmak istiyorum.''
Mahkeme heyeti ise din görevlisi Tulum'un suçtan doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmediğini göz önünde bulundurarak, davaya müdahil olma talebini reddetti.
Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı, eksikliklerin giderilmesi için erteledi.
Duruşma çıkışında gazetecilerin sorularını cevaplandıran din görevlisi Nuri Tulum, şöyle konuştu:
''Çok üzülerek ifade edeyim ki, gerek fail gerekse mefuller, yaşananları kabul ediyor. Bu akıllara durgunluk verecek kadar büyük bir günahtır. Bu insanlar hipnotize olmuş ve beyinleri boşaltılmış gibi. Bunu anlamak mümkün değil. İslam adına, İslam'ın güzel değerlerini kullanarak bunları yapmak son derece feci bir günahtır. Toplumu aydınlatmak lazım. Bu meselede 'zikir', 'tarikat', 'İslam itikadı' gibi şeyler geçtiği için bunların rencide olmasını istemedim. Buna razı olamazdım. Ben isterdim ki ne kadar din görevlisi, din adına konuşan, yazan kimler varsa hepsi bu davaya müdahil olarak katılsaydı. Bunun olayın yanlışlığı herkese açıkça ifade edilmeliydi.''
Talebinin reddedilmesi ile alakalı ise Tulum, gerekli itirazda bulunup bulunmayacağına ilerleyen günlerde karar vereceğini söyledi.
OLAY
Bursa Emniyet Müdürlüğü ekipleri, temmuz ayında, merkez Yıldırım ilçesinde sözde dergahı basmış, kendisini şeyh olarak tanıttığı iddia edilen Uğur K'yı (47) gözaltına almıştı. Olayla ilgili 19 kişinin ifadesi alınmış, 8'i, kandırıldıklarını ve olaydan sonra psikolojilerinin bozulduğunu belirterek Uğur K'den şikayetçi olmuştu. Sözde dergahta ve zanlının evinde ele geçirilen CD'lerde cinsel içerikli görüntüler olduğu belirlenmişti. Sorgusunun ardından adliyeye sevk edilen evli ve 2 çocuk babası Uğur K. tutuklanmıştı.
GELİNİNİ YATAK ODASINDA AİLE SOTU İLE BASINCA...
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Denizli'de oğluyla birlikte oturan 55 yaşındaki Yaşar G., eve erken saatte gelince, iddiaya göre gelini 3 çocuk annesi 22 yaşındaki Songül G. ile aile dostları 32 yaşındaki Yalçın Racay'ı yatak odasında uygunsuz halde görüp dehşet saçtı.
Ruhsatlı av tüfeğiyle önce gelinini başından vuran Yaşar G., daha sonra kaçmaya çalışan Racay'ı da salonda başından vurdu. 2 kişi de olay yerinde ölürken, gözaltına alınan Yaşar G., "Suçu vardı vurdum" dedi.Olay, Karşıyaka Mahallesi 2352 Sokak'ta dün öğle saatlerinde meydana geldi. Hurdacılık yapan oğlu 24 yaşındaki G.G. ve gelini Songül G. ile birlikte oturan Yaşar G., sabah saatlerinde evden ayrıldı. Daha sonra da G.G. evden çıkıp hurda toplamaya gitti. İşini erken bitirip eve gelen Yaşar G., iddiaya göre, üç torununun annesi Songül G. ile aile dostları Yalçın Racay'ı yatak odasında uygunsuz halde gördü. Çılgına dönen Yaşar G., evdeki ruhsatlı av tüfeğini alıp önce gelinini, daha sonra kaçmaya çalışan Racay'ı başlarından vurup öldürdü. Silah sesleri üzerine çevredekiler polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen polis, kayınpeder Yaşar G.'yi gözaltına aldı. Evde yapılan incelemede, iki kişinin cesedi bulundu. Genç kadın ile Racay'ın cesetleri, savcının incelemesinin ardından Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayı öğrenip hastaneye giden G.G. ise sinir krizi geçirdi.
"SUÇU VARDI VURDUM"
Evdeki cesetlerin başucunda beklerken gözaltına alınıp polis merkezine getirilen Yaşar G., "Suçu vardı vurdum" diye konuştu. Emniyet'te ifadesi alınan Yaşar G.'nin, "Gelinimi, aile dostumuz ile öpüşürken görünce çılgına döndüm. Kendime hakim olamadım ve ikisini de öldürdüm, pişman değilim. Oğlum, hurda toplamaya gitmişti. Ben de bir işim çıkınca evden ayrılmıştım. Ama işim kısa sürdü geri döndüm. Dönünce de onları öyle uygunsuz yakaladım" dediği öğrenildi.
ÜÇÜNÜN DE POLİSTE KAYDI VARDI
Polis merkezinde yapılan incelemede, Yaşar G., öldürdüğü gelini Songül Gökdel ile Yalçın Racay'ın, 'uyuşturucu madde ticareti yapmak' suçundan poliste kayıtlarının bulunduğu ortaya çıktı.
DAYISININ OĞLU TARAFINDAN KATLEDİLDİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Kadınlara yönelik cinayete yeni biri daha eklendi. Kahramanmaraş'ta 2 çocuk annesi kadın, dayısının oğlu tarafından evinde bıçaklanarak öldürüldü.
Sümbüllü Mahallesi'nde 2 kızı ile birlikte yaşayan 40 yaşındaki Kifayet Alan'ın evine gelen dayısının oğlu Ş.Ö (34), Kifayet Alan'ı 6 yerinden bıçakladıktan sonra kaçtı.
Komşularının ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri Kifayet Alan'a müdahale etti. Vücudunun çeşitli yerlerinden bıçak darbesi alan kadın, olay yerinde yaşamını yitirdi.
Cinayetin ardından firar eden zanlı Ş.Ö, polis ekipleri tarafından olay yerine yakın bir sokakta yakalandı. Bu arada cinayeti haber alan Alan'ın yakınları olay yerinde sinir krizleri geçirdi. Olay yerinde fenalaşan anne Güldane Alan ve baba Ramazan Alan ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Cumhuriyet Savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Kifayet Alan'ın cenazesi otopsi yapılmak üzere Kahramanmaraş Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Sağlık kontrolünün ardından emniyette sorgulanan Ş.Ö'nün 130 promil alkollü olduğu belirlendi. Zanlı Ş.Ö'nün verdiği ilk ifadede namusu için olayı gerçekleştirdiği söylediği öğrenildi.
Öte yandan, cinayet zanlısı Ş.Ö'nün bir süre önce boşanan halasının kızı Kifayet Alan'ın küçükken yanında kaldığı öğrenildi.
Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
DİKKATSİZLİK VE TEDBİRSİZLİK YİNE CAN ALDI
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Kütahya'da dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu meydana gelen trafik kazasında 1 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı.
Kaza, Kütahya-Tavşanlı karayolunun 8. kilometresinde meydana geldi.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, Tavşanlı'dan Kütahya istikametine gelmekte olan 50 yaşındaki Mehmet Ali Yalçın yönetimindke 43 NA 379 plakalı otomobil, şarampole yuvarlandı.
Kazada, sürücü Mehmet Ali Yalçın kaldırıldığı Kütahya Evliya Çelebi Devlet Hastanesinde hayatını kaybederken, otomobilde yolcu olarak bulunan yaralılar Gülsüm Yalçın ve Hasibe İpek tedavi altına alındı.
Kazayla alakalı soruşturmanın sürdüğü açıklandı.
ROTTWEİLER SAHİBİNİ PARÇALADI
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
İzmir'in Konak ilçesinde 53 yaşındaki Emine Boz, yavruyken alıp büyüttüğü 2,5 yaşındaki Karaoğlan isimli rottweiler cinsi köpeğinin saldırısına uğradı. Yaşlı kadının hastanelik eden köpek üzerindeki elbiseleri tamamen parçaladı. Saldırıya uğrayan yaşlı kadın çıplak halde bir saat kurtarılmayı bekledi; ancak köpeğe 1 saat boyunca kimse yaklaşamadı. Uzun uğraşlar sonucu kömürlüğe giren köpek, bulunduğu yere kapatılarak etkisiz hale getirildi.
Gece 02.30 sıralarında Konak ilçesi Mezarlıkbaşı semti 941 Sokak 6 numarada bulunan iki katlı eski bir binada yaşayan yaşlı kadının köpek tarafından saldırıya uğradığı ihbarı üzerine polis ekipleri, kadını kurtarmak için harekete geçti. Eve giden polis ekipleri hurda ve kağıt toplayarak geçimini sağlayan Emine Boz'u (53) bahçede çıplak ve yaralı halde görünce 112 Acil ekiplerine haber verdi. Ambulansın gelmesinin ardından Boz'u hastaneye götürmek için evin bahçe kapısından içeri girmek isteyen polisler, karşılarında başı boş halde dolaşan Karaoğlan isimli rottweiler cinsi saldırgan köpeği gördü.
KÖPEĞİN SALDIRMASINDAN KORKTULAR
Köpeğin kendilerine saldırmasından korkan polisler, itfaiye ekiplerini arayarak yardım istedi. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin çalışmasına rağmen bahçenin içinde sürekli dolaşan köpek yakalanamadı. Bahçe kapısından giremeyen ekipler eve pencereden girip çıktı. Saldırgan köpeğin üzerini parçaladığı kadın, yaklaşık 1 saatten fazla süre beton zeminin üzerinde yaralı halde kurtarılmayı bekledi. Uzun süren uğraşların ardından Karaoğlan isimli köpeğin bahçedeki kömürlüğe girmesini fırsat bilen polis ekipleri, kömürlüğün kapısını dolap, sehpa ve tahta parçalarıyla kapattı. Köpeğin etkisiz hale getirilmesinin ardından sağlık ekipleri yardım bekleyen Boz'un yanına gidebildi.
İlk müdahalesi olay yerinde yapılan ve üzerine battaniye örtülen Emine Boz, ambulansla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Vücudunun çeşitli yerlerinden ısırılarak yaralanan Boz, hastanede tedavi altına alındı. Kadının kurtarılmasının ardından polis ekipleri, kömürlüğe kapıtılan saldırgan köpeğin sabah belediye ekipleri tarafından etkisiz hale getirileceğini söyleyerek evden ayrıldı. Hurda toplayan 7 ayrı ailenin yaşadığı iki katlı binanın sakinlerinden Atilla Aydınoğlu (36), "Emine Boz, kendine ait odada tek başına yaşıyor ve hurda toplayarak geçimini sağlıyordu. Yavruyken alıp büyüttüğü iki buçuk yaşındaki köpeğine Karaoğlan deyip duruyordu. Köpeğiyle birlikte yaşıyordu. Çığlık atınca fark ettim ve polisi arayıp yardım istedim." dedi.
Yaklaşık 1 saat boyunca beton zemin üzerinde yaralı halde yatan Emine Boz'a, köpek nedeniyle kimsenin yaklaşamadığını söyleyen Aydınoğlu, "Köpeği kömürlükte bırakıp gittiler. Biz ne yapacağız burada? Sıkmıyorlar bir tane. Öldürsünler. Sabah alacaklarmış köpeği. Belediye alacakmış. Millet ne yapacak. Kimse güvende değil. 7 hane yaşıyor burada. Yaşlı kadınlar var çocuklar var burada." diyerek tepki gösterdi.
AIDS'Lİ KADIN CEZAYI GÖRÜNCE SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Kamerun'dan geldiği Türkiye'de çantasında uyuşturucu tespit edilmesinin ardından gözaltına alınan, bir yılı aşkın süredir Bakırköy Kadın Tutukevinde tutuklu bulunan ve örgütlü suç kapsamında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan AIDS hastası Kenyalı Jacinta Owako Ayoo (44), ''uyuşturucu ithal etmek'' suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ölümcül AIDS hastalığı nedeniyle tedavisi için gerekli ilaçların cezaevinde temin edilmesinde zorluk yaşanan Kenyalı kadının avukatı Ali Kemal Atçeken, son isteği ölmeden önce ülkesine giderek, çocuklarını görmek olan müvekkili Ayoo'nun tahliye edilmesi için, temyiz sürecinden sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazarak, af talep edeceklerini bildirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, 24 Şubat'ta yapılan duruşmada, tercüman aracılığıyla savunmasını yapan tutuklu sanık Jacinta Owako Ayoo, Kamerun'da uçağa binerken, polisin bütün çantalarını aradığını ve bir şey bulamadığını, yanına sadece el çantasını aldığını, diğer valizlerini bagaja verdiğini ve daha sonra uçakla Türkiye'ye aktarmalı olarak geldiğini belirtti.
UYUŞTURUCU BANA AİT DEĞİL
İstanbul'da havaalanına inildiğinde kendisinin uçaktan inmediğini, İzmir'e uçakla geçtiğini ve İzmir'deki havaalanında valizlerinden birisinin kendisine verildiğini anlatan Ayoo, şöyle konuştu:
''Yanımda da el çantam vardı, bir valizim verilmemişti. Görevliler bana, 'Onu bulursak sana haber veririz' dediler. Ben de kayıp formu doldurarak, bagaj kağıdıyla birlikte görevlilere teslim ettim. Bir gün sonra yetkililerin araması üzerine İzmir'de havaalanına gittim ve orada bana 'henüz valiz gelmedi' demeleri üzerine, otel adresimi vererek gittim. Bir gün sonra otelin resepsiyonuna gelen görevliler kimlik gösterdikten sonra beni gözlem altına aldılar. Valizimden uyuşturucu madde çıktığını söylediler. Bunu kabul etmedim, uyuşturucular bana ait değildir. Görevlilerden, içinde uyuşturucu bulunan valizin bagaj kağıdını göstermelerini istedim, göstermediler. Uyuşturucuları da görmek istememe rağmen göstermediler. En son bana boş bir valizden bahsettiler. O valize baktığımda benim olup olmadığını anlayamadım. Uyuşturucular bana ait değildir, suçlamaları kabul etmiyorum.''
Sanık Ayoo, Kamerun'da, adının ''Sami'' olduğunu belittiği arkadaşının, kendisine çanta teslim etmeyip, sadece birkaç parça kıyafet verdiğini ve onların da kaybolan valizinde bulunduğunu belirterek, ''Don'' isimli kişiyle ise İstanbul'da tanıştığını ifade etti.
Emniyette verdiği ifadesi de sorulan Ayoo, AIDS hastası olduğu için ilaç aldığını ve ifadesinde ne dediğini bilmediğini aktararak, kafası karışık bir şekilde verdiği emniyet ve savcılık ifadelerini kabul etmediğini dile getirdi.
SON SÖZÜ:HASTAYIM BERAAT EDİYORUM
Mahkemenin bir süre önce yapılan son duruşmasında karar verilmeden önce son sözü sorulan Ayoo, daha önce yaptığı savunmaları tekrar ettiğini belirterek, ''Suç işlemedim, suçsuzum, beni kullandılar. Hastayım. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum'' dedi.
Ayoo'nun avukatı Ali Kemal Atçeken de mahkemeye, müvekkilinin AIDS hastası olduğunu gösterir sağlık raporları ile savunma dilekçesini sundu.
Müvekkili Ayoo'nun bulunduğu duruma, isteyerek dahil olmadığını ve Kamerun'daki sevgilisi tarafından kandırıldığını savunan avukat Atçeken, tatil ve tekstil ticareti amaçlı İstanbul'a gelen Ayoo'nun, içinde uyuşturucu olduğunu bilmediği çantayı kendisine ''Sami'' adındaki sevgilisinin vermesi nedeniyle durumdan hiç şüphelenmediğini, çantanın Türkiye'ye getirilmesinde kandırılarak aracı olduğunu, çantanın iç bölümünde gizlenen uyuşturucudan haberinin olmasının mümkün olmadığını ve kumpasa düşürülen Ayoo'nun beraat etmesi gerektiğini düşündüklerini bildirdi.
HERGÜN ÖLÜME BİR ADIM DAHA YAKLAŞMAKTIR
Sanık hakkında, beraat hükmü verilmemesi durumunda, sanığın, Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırılmasını talep eden Atçeken, dilekçesinde, ''Hakkında ceza verilecek olsa bile müvekkilimin cezasını cezaevinde infaz etmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü müvekkilim, günden güne kötüleşmekte olup, her gün ölüme bir adım daha yaklaşmaktadır'' dedi.
Sanık Ayoo'nun, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un özel infaz usullerini düzenleyen 16/2. maddesine göre sağlık durumunun gözetilmesi ve hayatı için kesin bir tehlike teşkil eden hastalığı nedeniyle infazının iyileşinceye kadar geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini belirten Atçeken, ''Öncelikle müvekkil Ayoo'nun üzerine atılı suçtan beraatine, şayet şartlarının uygun olmadığı düşünülürse müvekkil lehine etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını talep ederiz'' dedi.
-Mahkemenin, etkin pişmanlık gözetmeden verdiği karar-
Davayı karara bağlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, uyuşturucu maddeyi Kamerun'dan Türkiye'ye ithal ettiğinin tüm dosya kapsamına göre sabit olması nedeniyle sanık Ayoo'nun, kişiliği, olaydaki konumu, suçun işlenişindeki özellikleri ve uyuşturucu maddenin miktarı da göz önüne alınarak 10 yıl olan alt sınırdan ayrılmak suretiyle 14 yıl hapisle cezalandırılmasını kararlaştırdı.
Uyuşturucu maddenin, kokain olması nedeniyle verilen cezayı yarı oranında arttırarak, 21 yıla çıkaran ve yargılama sürecindeki olumlu davranışları nedeniyle cezasını 1/6 oranında indiren mahkeme heyeti, Ayoo'nun 17 yıl 6 ay hapis ve 31 bin 250 TL adli para cezasına çarptırılmasını hükmetti.
Hakkında ''suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak'' suçundan cezalandırılması talebiyle de dava açılan Ayoo, bu suçtan ise beraat etti.
KARARI DUYUNCA SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ
Aldığı 17 yıl 6 aylık cezanın yüzüne okunmasının ardından sanık Ayoo, sinir krizi geçirdi. Görevliler tarafından duruşma salonundan çıkarılan ve adliyenin nezarethanesine alınan Ayoo, yaklaşık 1-2 saat süresince ağladı. Yerden kalkamayan Ayoo, adliyeye çağrılan ambulansa alınarak, sağlık kontrolünden geçirilmesinin ardından cezaevine götürüldü.
Sanık Ayoo'nun avukatı Ali Kemal Atçeken, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gözaltına alınmadan önce Türkiye'ye gelip tekstil ürünleri alıp, ülkesinde satan müvekkilinin, 2 yıldır AIDS hastası olduğunu ve yakalandıktan sonra da durumunu cezaevi yönetimiyle paylaştığını söyledi.
Avukat Atçeken, Ayoo'nun, cezaevinde olduğu için tedavisinin yeterli olarak yapılmadığını ve ihtiyaç duyduğu ilaçları zamanında temin edemediğini aktararak, ''Her gün olması gereken bir takım ilaçlar, en son 7 hafta sonra ancak temin edilebilmiştir. Sağlığı daha kötüye gitti ve giderek de kötüleşti. İhtiyaç duyduğu ilaçlar pahalı olduğu gerekçesiyle, onun yerine farklı ilaçlar verilmektedir. Bu ilaçlar da hastayı iyice kötüleştirmektedir'' dedi.
CUMHURBAŞKANI'NDAN AF TALEP EDECEĞİZ
Ayoo'nun tedavi olmak ve çocuklarını görebilmek için tahliye olmak istediğini ve bu konuda yardım beklediğini bildiren Atçeken, şöyle konuştu:
''Mahkemenin, onun hasta olduğunu gözetmesi gerekirdi. Sağlık durumu bilindiği halde, mahkemece bu durum değerlendirilmemiştir. 'Uyuşturucu ticareti' suçunun tabanı 10 yıl iken, müvekkilime 17 yıl 6 ay ceza verilmiştir. Bu kararı kabul etmedik. Temyiz edeceğiz. Yargıtay'dan, bu dosyaya, duruşmalı olarak bakılmasını istedik. Onlara da anlatacağız. Hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanı'na mektup yazıp af talep edeceğiz. Tek amacı ölmeden, çocuklarını görebilmek.''