Küçük yaşta kaçtıktan sonra mahkeme izniyle evlenerek evlilik cüzdanlarını almaya hak kazanan kadınlar, yıllar sonra gelen kamu davası ile eşlerini cezaevine uğurladı.
Abone olKimisinin karnında kimisinin kucağındaki çocuğu ile birlikte mahpus yolu gözleyen küçük kadınlar, eşlerini cezaevinden çıkaracak yasal düzenleme için Ankara’da devletin zirvesinin kapısını çalmaya hazırlandıklarını söylediler.
Yeşim, Gamze, Alev ve Saadet adlı dört kadın, reşit olmadan kaçarak evlenmenin bedellerini yıllar sonra gelen mahkeme kararıyla ödediklerini söyledi.
Yaşları henüz 14 - 15 iken sevdikleri adamlarla dünya evine girme hayallerinin peşinden koşan küçük kadınlar, mahkeme kararı ile nikâhlarını kıyıp, davul zurnalı düğünleri ile evlilik cüzdanlarını aldı.
Ancak, yuva kurmanın mutluluğunu yaşayan aileler yıllar sonra gelen kamu davası kararı ile işlerini cezaevine uğurladıklarını bildirdi. Çocukları ile birlikte ayrı yerlerde ayrı düzen kurarak hayatlarını idame ettiren kadınlar, sosyal paylaşım sitesi ve cezaevindeki eşlerinin vasıtasıyla yan yana gelerek cinsel istismar ve küçük yaşta kızı alıkoyma suçlarından yargılanan eşleri için ortak mücadele başlattı.
14 yaşında kaçarak evlendiğini, eşi ve çocuğu ile birlikte mutlu aile tablosunun yıllar sonra gelen mahkeme kararı ile bozulduğunu söyleyen 21 yaşındaki Yeşim Rengin Çetin; şöyle konuştu:
“Devlet bana evlenebilirsin diye 16 yaşında evlilik cüzdanımı elime veriyor. Kızım oluyor. Biz bir yuva kurmuşuz. Altı yıl geçmiş bu cezanın gelmesi büyük bir saçmalık. Eşim şu an 23 yaşında. Bizim gözümüzde bir suç yok. Bu tarz örnek olacakmış. Biz örnek olacaksak mutlu yuvalarımızla örnek olmak istiyoruz. Yutulacak, susacak bir şey değil bu. Herkesi aynı kefelere koymamaları gerekiyor.”
HEM ANNESİ HEM DE EŞİ CEZAEVİNDE
Küçük kadınlardan hikayesi en dikkat çekenlerden biri de 21 yaşındaki Alev Toprak. 14 yaşında kaçarak evlenen Toprak, 2007 yılında ilk çocuğunu Konak Doğum Hastanesi’nde dünyaya getirince, doktorların durumu yetkililere bildirmesiyle soruşturma başlatıldı.
Tutuksuz yargılanan eşi, 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu arada iki çocuk dünyaya getiren ve şu an 4.5 aylık hamile olan Toprak’ın eşi Gökhan Toprak, hakkındaki mahkeme kararının Yargıtay tarafından onanması üzerine iki ay önce tutuklandı.
Kaçmasına göz yumduğu, yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle annesi Şengül Baykal hakkındaki 4 yıl 2 ay hapis cezası onandı, o da 20 gün önce cezaevine girdi. Çaresiz kalan Alev Toprak, iki çocuğu ve hamile haliyle üvey babasının yanına sığınmak zorunda kaldı. Yaşadıklarına isyan eden Alev Toprak, şunları söyledi:
"Perişanım. Annem babam başımda değil. Annem olsaydı belki dayanacağım bir sırtım olurdu. Doğum yapacağım birkaç ay sonra kimsem yok yanımda.”
15 yaşında kaçtıktan sonra ailelerinin şikâyetini geri çekmesi ve nikâh işlemleri için mahkemeye başvurmasına zaman kalmadan eşini cezaevine uğurlayan Sabriye Kaval da, şunları söyledi:
“Nikah işlemlerini halletmek için kamu davası açıldığını öğrendik. Mahkemeye nikah işlemleri için başvurduğumuzda bize, ‘mahkeme sonuçlanacak, nikah izni verilecek’ denildi. Bu sırada çocuğum doğdu. 10 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Eşim tecavüzcü konumunda yargılandı. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin’den yardım istiyorum. ‘Eşim bana tecavüz etmedi. O benim dünyam oldu. Küçük yaşta evlenenler için kötü bir örnek olabiliriz ama bize sahip çıkıldı, evlendik ve yuva kurduk.”
Kaçtıktan sonra aynı kaderi yaşayanlardan, Gamze Süzgün de evliliğinin altıncı yılında gelen kararla şoke olduklarını ifade etti. Süzgün, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:
“6 yıl aradan sonra açılan kamu davası ile eşim ‘cinsel istismar’ suçundan yargılandı ve 8 yıl 4 ay ceza aldı. Madem böyle bir ceza var, neden bana 14 yaşında evlilik cüzdanını verdiler? Hayatımız alt üst oldu. Geciken adalet adalet değil. Benim kocamı tecavüzcülerle aynı kefeye koymamaları gerekiyor. Biz bir aile olmuşuz. Aile olduğumuzu denetlemeden kamu davası açılıyor. Başbakan ‘Kadını 8 yerinden bıçaklayan kocası, elini kolunu sallaya sallaya mahkemenin kapısından çıktı. ‘Bu nasıl bir adalettir’ diye kendisi açıkladı. Peki bizim yaşadığımız nasıl bir adalet?”