Dünya ekonomik krizle boğuşurken onlar dünyanın aksine büyüme rakamlarını sürdürüp zirveye ortak oldular.
Abone olDünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin, 2010 yılında yine çift haneli bir büyüme gerçekleştirdi. Çin'in, 2010'da yüzde 10,3'le istikrarlı büyüme sergilemesi ülke ekonomisinin küresel krizde uyguladığı politikalara bağlanıyor.
Çin özellikle küresel krizde üreticisini desteklemek ve en az zararla çıkabilmek için iç piyasaya sunduğu teşvik paketleriyle önce iç piyasasını canlandırdı. Bu teşvik paketleri ve küresel krize rağmen ekonomisini dengede tutarak büyümeye devam etmesi yabancı yatırımcıda da güven etkisi uyandırdı ve yabancı yatırım çekmeye devam etti.
Çin basınında son dönemde yayımlanan haberlerde ekonominin istikrarının korunması için ihracatın yanı sıra yapılacak yeni reformlarlar ve iç tüketim yoluyla ekonomiyi kalkındırma politikası uygulayacağı kaydediliyor.
Bunun üzerine özellikle kırsal alanlardaki yeni reform politikaları ve iç bölgelerde kurduğu yeni teknoloji ve kalkınma bölgeleriyle doğu sahillerindeki gelişmiş ekonomiyi iç bölgelere de taşımayı hedefliyor.
Çin'in büyüyen ekonomisiyle paralel olarak, daha fazla yabancı yatırımcıyı çekmesi ve global şirketlere ortak olması yahut büyük şirketleri satın almasının ardından ülkenin üretim bölgelerine özellik Afrika kıtasından da işçi çekiyor.
İÇ KESİMLERE YAPILAN YATIRIMLAR ARTACAK
Çin'in ekonomik büyümesinin ardından Japonya'yı geride bırakarak ABD'den sonra ikinci sıraya yerleşmesi özellikle dünya basınında dünya genelinde büyük kaygılara neden olduğu şeklinde yorumlanıyor.
Bu nedenle başta liderler olmak üzere ülkedeki genel kanı ise ekonominin büyüdüğü ancak iç kesimlerde aynı paralellikte bir gelişme olmadığı yönünde. Zira kırsal kesimlerde ekonominin çok güçlü olmaması ve doğu kesimlerin gelişmişliğinin dünyayı yanıltabileceğini ifade ediyorlar.
Çinli liderler her fırsatta bu durumun farkında olduğunu belirtiyor ve bu nedenle yeni reform politikalarıyla iç kesimlere yapılan yatırımları artırdıklarını vurguluyor.
Bu nedenle Çinli liderler ülkenin daha katetmesi gereken çok yol olduğunu ve kalkınmanın sürdürülebilir olması için siyasi ve sosyal reformlara ihtiyaç duyduğunu kaydediyor.
Çin geçen yıl verdiği yüzde 10,3'lük büyümesi uzmanlar tarafından küresel mali krizin iyi kontrolü ve yıllardır sürdürdüğü ekonomik büyümenin istikrarlı bir tezahürü olduğunu savunuyor.
Çin Milli İstatistik bürosundan Ma Ciantang ülkenin küresel mali krizde uyguladığı politikalar ve teşvik paketlerinden sonra 2010 yılında da istikrarlı bir büyüme sergileyerek ülke ekonomisin bu anlamda temel bir aşamada olduğunu belirtiyor.
Pekin yönetimi 2010 başlarında yıllık büyüme hedeflerinin yüzde 8 oranında beklendiğini açıklanmıştı.
Ma, Çin hükümetinin dünyada küresel mali krizin neden olduğu dengesizliğe rağmen kendi makro ekonomik politikalarını tutarlı ve istikrarlı tutmak ve dünyada değişen ekonomik durumla başa çıkmak için büyük çaba sarf ettiğini söylüyor.
ENFLASYON VE YENİ PARA POLİTİKASI
Devlet Konseyi Araştırma ve Geliştirme Merkezi araştırmacılarından Cang Liçun da Çin'in bu yıl verdiği büyüme oranıyla geçen yıla oranla gelişme sergilediğini ve böylelikle ülke ekonomisinin istikrarlı büyüme yoluna girdiği yorumunu yapıyor.
Çin genelinde bu yılki büyüme oranını yorumlayan uzmanların genel kanısı da bu yönde ve bu durumu değerlendiren birçok otorite mevcut durumun istikrarlı olduğu şeklinde değerlendiriyor.
Devlet Enformasyon İdaresi Araştırma ve Geliştirme Merkezi Başkan Yardımcısı Cu Baoliang, hükümetin enflasyonu frenlemek maksadıyla uygulayacağı yeni para politikalarının Çin'in ekonomik büyümesini yavaşlatmasını beklediğini kaydediyor.
Çin'de enflasyonun temel belirleyici unsurlarından olan tüketici fiyat endeksi Aralık ayında yüzde 4,6'lara kadar yükselmiş ve 2010 yılının enflasyon oranı yüzde 3,3 olarak açıklanmıştı.
Hükümet bunun üzerine aralık ayında para politikasının duruşunu değiştireceğini ve 2011'de ihtiyatlı bir gevşetme politikası izleyeceğini bildirmişti.
Uzmanlar Çin'in küresel krizdeki teşvik programlarının sona ermesinin ardından piyasaların büyüyen ekonomide büyük bir rolü olduğunu vurguluyor.
Çin'in Şanghay kentinde yapılan Şanghay Halk Kongresindeki konuşmalarda başta belediye başkanı Han Cıng olmak üzere üst düzey yetkililer de buna benzer açıklamalarda bulunmuştu.
Belediye Başkanı Han, Çin'in ekonomi başkenti ve tek başına ülke ekonomisine 8'de 1 oranında katkısı olan Şanghay'ın ekonomik dönüşümü hızlandırdığını ifade etmişti.
Han, Bu dönüşüm sayesinde istikrarlı bir şekilde ekonomik büyümeye katkıda bulunulduğunu vurgulamıştı.
Ancak her şeye rağmen uzmanlar tüm para politikalarına rağmen ülkedeki enflasyon baskısının fiyatları artıracağı yönünde.
Çin ekonomisini değerlendiren yabancı uzmanlar da Çin ekonomisinin başa çıkması gereken en büyük sorunlardan birinin de enflasyonun yanı sıra ekonomiyi yeniden yapılandırırken sürdürülebilir büyüme ile devam etmesi olduğunu belirtiyor.
1 TRİLYON YUAN BANKNOT PİYASAYA SÜRÜLECEK
Öte yandan Çin Halk Bankası 1 trilyon yuan (yaklaşık 240,1 milyar lira) değerinde yeni banknot basacağını duyurdu.
Çinli yetkililer basılacak banknotların enflasyonla bir ilgisi olmadığını vurgulayarak bu konudaki iddiaları yalanladı.
Çin Halk Bankası Başkan Yardımcısı Ma Dilun yaptığı açıklamada bankanın niyetinin piyasada dolaşımda olan eski paraları yenileriyle değiştirmek olduğunu söyledi.
Piyasada dolaşımda 4,6 trilyon yuan kağıt para olduğunu kaydeden Ma, bankanın 5 ila 7 yıl arasında bu kağıt parayı değiştirerek yenilemeyi planladıklarını belirtti.
Çin'in en önemli bayramı olarak kabul edilen bahar bayramında harcamaların artacağı için merkez bankasının piyasaya daha fazla nakit para süreceğini dile getiren Ma, büyük değerli para ya da yeni tasarlanmış RMB (yuan) basma gibi bir planları olmadığını söyledi.
Uluslararası İş ve Ekonomi Üniversitesi Bankacılık ve Maliye Enstitüsü Başkanı Çiu Caoşiang da yeni para basmanın tüketimi teşvik edebileceğini ancak bunun yanında aşırı oranda enflasyona yol açabileceğini kaydetti.
Çiu, Halk Bankasının ne oranda yeni para basacağına dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Çin'in Sıçüen eyaletinin başkenti Çıngdu şehrinde ilkokul öğretmenliği yapan Li Yangping, son yıllarda birçok ürünün fiyatının arttığını ancak sıradan insanların gelirlerinde herhangi bir artış olmadığını kaydetti.
Li, Çin Halk Bankasının piyasaya yüksek oranda kağıt para sürmesi durumunda bu durumun ileride yüksek enflasyonu beraberinde getireceğini savunarak, orta gelirli sıradan insanların günlük hayatta birçok zorlukla karşılaşacağını söyledi.
Ülke genelinde Çin Halk Bankasının enflasyon nedeniyle daha fazla para basacağı yönünde spekülasyonlar yapılıyordu.