BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,30
ALTIN 2.842,85
HABER /  GÜNCEL

Kredi kartlarında faiz karmaşası

Kredi kartlarında ödenmeyen bakiyeye aylık bileşik faiz uygulaması kafaları karıştırmayı deva ediyor. Hukukçular uygulamanın kanuna aykırı olduğu görüşünde.

Abone ol

Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi, Avukat Dr. Şükran Ekecik, kredi kartlarında ödenmeyen bakiyeye aylık bileşik faiz uygulamasının Türk Ticaret Kanuna aykırı olduğunu belirterek, bunun kaldırılması gerektiğini söyledi. Ekecik, hem tüketicileri hem de bankaları korumak için bileşik faizin 3 aylık dönemler halinde uygulanması gerektiği görüşünü savundu. A.A muhabirinin, konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Ekecik, bankaların tüketicilerin hesap kesim dönemi sonunda ödemedikleri anaparaya bir sonraki dönemde faiz işletip ana paraya ekledikten sonra geri istendiğini söyledi. Türk Ticaret Kanunu'nda, üç aydan aşağı olmamak üzere faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının yalnızca cari hesaplarla borçlu bakımından ticari iş mahiyetine sahip olan borç akitlerinde geçerli olduğunu hatırlatan Ekecik, bununda amir (emredici) nitelikte olduğunu bildirdi. Faizin belirli devrelerde anaparaya eklenmesi ve anapara olarak tekrar faizlendirilmesinin bileşik faiz olarak adlandırıldığını hatırlatan Ekecik, bir başka deyişle bileşik faizin, faize faiz yürütülmesi anlamı taşıdığını söyledi. Kredi kartlarında ödenmeyen bakiyeye bir aylık devreler itibari ile faiz hesaplanarak, bunun dönem sonunda anapara olarak talep edilmesinin de Türk Ticaret Kanunu'na aykırı olduğunu kaydeden Ekecik, ''Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20. maddesi gereğince kanunun amir hükümlerine aykırı maddeler batıl (boş-çürük) olduğundan, kredi kartı sözleşmelerinde aylık bileşik faiz uygulamasına neden olan maddeler batıldır'' dedi. Kanunun amir hükümlerini uygulamanın ise hakimin görevi olduğuna dikkat çeken Ekecik, kredi kartı borçlarının tam ödenmemesi durumunda, yapılan harcama tutarı ile bir önceki dönemden ödenmeyen harcama miktarı ve yine bir önceki dönemden ödenmeyen harcama miktarına yürütülen faize tekrar faiz yürütülmesi nedeniyle tüketicinin borcunun kar topu gibi büyüdüğünü kaydederek, bu durumu eleştirdi. Ekecik, şöyle dedi: ''Hukuk sistemimizde borçlu temerrüde düşene kadar borcuna işletilen faiz anapara faizidir ve hesabın kat'ı anında bu meblağ anaparaya dönüşür. Borçlunun temerrüdünden sonra işleyen faiz temerrüt (gecikme) faizidir. Borçlar Kanununu 104. maddesi gereğince gecikme faizini tekrar faiz yürütülmez. ANA PARAYA İTİRAZ EDİLMELİ Bu nedenle borçlular tarafından icra takiplerinde bir aylık devreler itibari ile hesap edilerek anaparaya dönüşen faize, itiraz edilebilmesi için anaparaya itiraz edilmesi gerekir. Oysa tüketiciler yaptıkları harcamaların dışındaki rakamların hepsini faiz olarak nitelendirmeleri nedeniyle dava dilekçelerinde ''faize itiraz ediyorum'' demektedirler. Bu durumda da anaparaya dönüştüğü için anaparanın içinde yer alan bileşik faiz itiraz dışında kalmaktadır. Oysa borçlunun zarara uğramaması için anaparaya itiraz etmesi gerekmektedir.'' İCRA TAKİBİNDE TÜKETİCİLER NASIL HAREKET ETMELİ Ekecik, ancak tüketicinin anaparaya itiraz etmesi halinde, anapara içinde yer alan harcama miktarına da itiraz etmiş sayılacağından, harcama miktarına icra inkar tazminatı tahakkuk ettirilmesine muhatap olmaması için, icra takip talebinde harcama miktarı ve tahakkuk ettirilen anapara faizi belli ise buradaki anapara faizini miktar olarak yazıp itiraz etmesi gerektiğini anlattı. Ekecik, aynı konuda eğer anapara miktarı kendisini teşkil eden kalemler itibari ile belirtilmemiş ancak, borçlu tarafından biliniyorsa, ''Şu kadar TL'lik harcama miktarını kabul ediyorum, kalan şu kadar liralık anapara faizine itiraz ediyorum, faize bir aylık devreler itibari ile bileşik faiz yürütülmesi ve buna yönelik sözleşme hükümleri kanunun amir hükümleri karşısında batıldır'' şeklinde itiraz etmesi gerektiğini bildirdi. Yine borçlu tarafından harcama miktarı bilinmiyor, takip talebi ve kendisine gönderilen ödeme emrinden anapara içinde yer alan harcama miktarı ve hesaplanan anapara faizi anlaşılamıyorsa tüketicinin itiraz dilekçesini, ''Anapara borcu içinde yer alan harcama ve işletilen faiz kalemleri takip talebinden ve ödeme emrinden anlaşılmadığı için, borca itiraz ediyorum. Bilirkişi tarafından anapara içinde yer alan harcama miktarım tespit edildiğinde bu miktarı kabul etme hakkımı saklı tutuyorum. İtiraz dilekçemin borcun tamamına itiraz olarak işleme konulmasını talep ederim'' şeklinde vermesi gerektiğini anlattı. Ekecik, bu dilekçe ile duran takibin devamı nedeniyle alacaklı tarafından açılacak davalarda ödemelerin aksadığı dönemdeki bileşik faiz hesaplamasının kanunun amir hükümlerine aykırılığı belirtilerek savunmada bulunulması gerektiğini de bildirdi. Borçluların kendilerine gönderilen veya belirli dönemler itibari ile gönderilmiş sayılan hesap özetlerinin kesinleşmiş sayılmaması açısından dikkatli olup hesap özetlerine ve hesap kat ihtarlarına süresi içinde itiraz etmeleri gerektiğini de ifade eden Ekecik, uygulamada bankaların kredi kartı borçlularını temerrüde düşürdükten sonraki dönemde icra takip tarihine kadar tahakkuk ettirdikleri temerrüt faizini anaparaya ekleyerek takibe geçtikleri ve dolayısıyla temerrüt faizine de tekrar faiz talep ettiklerini söyledi. Ancak borçlular tarafından bu uygulamaya karşı bilinçli itiraz edildiğinde bunun mümkün olmadığının mahkeme kararlarında yer aldığını ifade eden Ekecik, Yargıtay'ın bu konudaki içtihadının da aynı doğrultuda olduğunu söyledi. Ekecik, hem tüketicileri hem de bankaları korumak amacıyla bileşik faizin bir aylık yerine üç aylık dönemler halinde uygulanmasından yana olduğunu kaydetti.