BIST 10.025
DOLAR 35,21
EURO 36,71
ALTIN 2.961,13
HABER /  SAĞLIK

Kötü alışkanlıklarla nasıl başa çıkılır?

Küçükken normal görüp hatta sevimli gelen davranışlar çocuklar büyüdükçe bela haline geliyor.

Abone ol

Memorial Şişli Hastanesi'nden Çocuk ve Ergen Psikoloğu Uz. Dr. Leyla Benkurt Alkaş ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Emel Bellibaş sorunlu davranışların çözümlerini anlattı. Temel güven duygusu, kendine güven ve tutarlı ebeveynlik hakkında çalışmak sorunu ortadan kaldırabiliyor.

Burun karıştırma

3-6 yaş arasında burun karıştırmaya sık rastlanıyor. Bazen burnuna soktukları parmaklarını ağızlarına bile götürebiliyorlar. Bu davranış sosyal açıdan tiksinilmeye ve dışlanmaya neden olabiliyor. Peki ne yapmalı? Dikkatin başka konuya çekilmesi, mendil kullanma, burun tıkanıklığına sebep olan hastalıkların tedavi edilmesi, düzenli burun temizliğinin yapılması ve öğretilmesi sorunun çözümüne büyük oranda yardımcı olacak.

Tırnak yeme

Çocuklar çevrelerindeki yetişkinler arasında tırnak yiyen varsa onları örnek alabiliyor. Daha çok hareket etmesi, istediğini yapması engellenen, stres ve sıkıntıyla baş etmede zorlanan çocuklarda görülüyor. Bir süre sonra, 'şeytan tırnağı' denilen kalkmış deri parçalarını, tırnaktaki pütürleri sürekli koparmaya başlıyorlar. Alışkanlık olunca da televizyon izlerken, oyun oynarken, dersteyken, özellikle bedensel hareketin az yapıldığı zihinsel süreçlerin çalıştığı dönemlerde tırnak yemeye başlıyorlar. Çocukları uyarmak bu davranışın pekişmesine neden oluyor. Böyle bir durumda davranışın sağlıksız olduğu çocuğa anlatılmalı, çocuğun kaygı duyabileceği alanlar gözden geçirilmeli. Bir süre bıraksa dahi bu alışkanlık tekrarlayabilir. Bu yüzden alışkanlık olmadan harekete geçmek büyük önem taşıyor. Stresle baş etmek, dikkati başka yöne çekmek, çocuğu aşağılamadan ve utandırmadan kendine güvenini artırmak bu sorunu çözmenin en doğru adımları... Akla ilk gelen acı oje ise genellikle işe yaramıyor.

Parmak emme

Emme refleksi anne karnında başlayan bir refleks. Bebeğin hayatta kalması için çok önemli. Bebekler daha rahimdeyken parmağını, dilini, dudağını emmeye başlıyor. Beslenme sürecinde anne memesini emmek yeterli gelmediğinde de, her türlü stresini (açlık, gürültü, bağırsağındaki gaz, korku, huzursuzluk, iyi bakım görememe gibi) parmağını emerek gidermeye çalışıyor. Bu durum, 1.5 yaşına doğru giderek azalıyor. 3-3.5 yaşına kadar devam etmesiyse normal kabul ediliyor. Çocuk, konuşarak sıkıntısını anlatmaya, kendini ifade etmeye, ısırıp-çiğnemeye, sosyal yaşantıda merakları, ilgileri, yetenekleri gelişmeye başladığında bu durum kendiliğinden geçiyor. Parmak emme eyleminin uzun sürmesi beslenme, diş gelişimi, konuşma bozukluklarına sebep olabiliyor. Uykuda sürmesiyse inatçı olacağını gösteriyor. Eğer parmak emme durumu uzun sürerse eşlik eden ruhsal problemler ve stres faktörleri öncelikle araştırılıyor, gerekiyorsa davranışçı bilişsel tedavi hatta ağız içi aparatlar kullanılıyor. Fazla korunan, tıbbi rahatsızlıklar ya da çeşitli ameliyatlar geçiren çocuklarda bu sorun daha sık görülüyor. Çocuğa çeşitli uyaranlar verilerek dikkati başka alanlara yönlendirmek yararlı oluyor.

Emzik düşkünlüğü veya belli nesnelere bağlılık

Küçük çocuklarda doğal bir davranış olarak kabul ediliyor. Genellikle, sık bakıcı değiştiren, strese dayanıksız, gevşeyemeyen bebeklerde ortaya çıkıyor. Bakım veren kişinin ruhsal sıkıntıları olması bebeğe yansıyabiliyor. Yaş ilerledikçe emzik ve battaniye ucu, bazı yumuşak oyuncaklara düşkünlük, çocuğun özellikle uykuya dalacağı zamanlarda kullandığı rahatlama yöntemi haline geliyor. Okul öncesi dönemde devam edip anasınıfı döneminde ortadan kalkması beklenen bu davranışın daha uzun sürmesi durumunda duygusal sorunlar, çocuğun duygusal ya da fiziksel ihmali söz konusu olabiliyor. Temel güven duygusu, kendine güven ve tutarlı ebeveynlik hakkında çalışmak sorunu ortadan kaldırabiliyor.

Gece idrar kaçırma

4-5 yaşına kadar tıbbi bir sorun olarak algılanmıyor. Ailede idrar ve dışkı kaçırması geç çocukluk yaşlarına kadar süren bireyler varsa, bu kalıtsal bir durum olabiliyor. Tuvalet eğitimi konusunda hassas davranan, temiz, titiz annelerin çocuklarında daha sık görülüyor. İnatlaşma olarak da ortaya çıkabiliyor. Uykuda olan idrar kaçırmalarında; epilepsi, parazit, hormon bozuklukları, böbrek ve idrar yolu hastalıkları gibi tıbbi hastalıklar olup olmadığının araştırılması tavsiye ediliyor. Gece gündüz ıslatma olması farklı durumları düşündürüyor. Tuvalet kontrolü altı ay boyunca sağlanmış çocuklarda tekrar gece veya gündüz ıslatmaları ortaya çıkarsa doktora başvurmak şart. Çocuğu cezalandırmak çoğunlukla işe yaramıyor.

İzinsiz alma

Yedi yaşından önce çocuklarda aidiyet duygusu yetişkinlerde olduğu gibi değil. Çocuk, bu dönemde her beğendiği, eline aldığı eşyayı benimsiyor ve sahipleniyor. Dokuz yaşına kadar ise hak ettiği ve kendisinde olması gerektiğine inandığı eşyaları, tanıdıklarının eşyalarını alabilme hakkının olduğuna inanıyor. Sınır duygusu, kişisel kurallar, etik, vicdan duygularının gelişmesi desteklenmemiş çocuklarda bu durum ileri yaşlara kadar sürebiliyor. Yaptığının yanlış olduğunu anlayabilen çocukta ise dikkat çekmek, kıskanmak, sevgi açlığı ve öç almak amacıyla bu davranış görülebiliyor. Bu davranışın doğru olmadığının çocuğa açıkça anlatılması gerekiyor. Cezalandırıcı ya da öfkeli tutumlar işe yaramıyor. 'Hırsız' gibi ağır suçlamalarla çocuğun incitilmesi, bu davranışın gizlice devamına ve pekişmesine neden olabiliyor. Ancak bu davranışın çeşitli kereler tekrarlaması halinde çocuğun duygusal sorunları olabileceği de akıldan çıkarılmamalı. Tekrarlayan durumlarda psikiyatrik yardım almak en doğrusu...

Argo kullanma

Çocukların sıklıkla birbirlerinden görüp öğrendikleri bir davranış biçimi... Genellikle dikkat çekmek, güldürmek, taklit etmek, kızdırmak, yetişkinliğe özenmek, belli bir ergen grubu içinde yer almak için tekrarlanıyor. Sosyal ortamlarda argo konuşmanın uygun olmadığı, kaba bir davranış olduğu çocuğa açıkça anlatılmalı. Büyük çocuklara ise argo kullanmanın hayatımızda yeri olduğu ancak uygun ortamlarda, akranlarıyla ilişkisinde, incitici olmadan konuşabileceği söylenmeli... Unutmayın, karşıdan istediği tepkiyi aldığı sürece davranış pekişir. Rahatsızlığı net konuşmak, tutarlı bir şekilde yaklaşmak gerekiyor. Tekrarlama durumunda başta duymazlıktan gelip sözsüz, rahatsız olunduğunu belirten bir yüz ifadesi takınmak, gerekirse kısıtlamak da çözüm olabiliyor.

Yere düşmüş yiyecekleri yeme

Temizlik kavramı, mikrop, hastalık bulaşma kavramlarını anlayamadıkları yaşlarda bu davranış çocuklarda sıklıkla tekrarlanıyor. Yere düşen yiyeceğin pislendiği, mikroplarla hastalık taşıyabileceği, abartıya kaçmadan anlatılmalı. Yerden yiyen hayvanları taklit etme, yiyeceğini kaybettiği için üzülme, yiyeceğe tekrar ulaşamayacağı korkusu da diğer nedenler olabiliyor. Kaybı telafi edildiğinde böyle davranmaktan vazgeçiyorlar.

Saç çekme

Sekiz ayla beş yaş arası bebek ve çocuklarda sıklıkla görülüyor. Bu, çocuğun sıklıkla akranlarından öğrendiği bir davranış. Bir çeşit iletişim kurma çabası olarak da değerlendirilebiliyor. Öfke davranışı olarak ortaya çıkıyorsa uyarmalısınız. Bu davranışın tekrarı durumunda grup oyununa katılımının kısıtlanması gibi saç çekme davranışının sosyal sonuçlarına katlanması vazgeçmesini kolaylaştırabilir. Başta iletişim kurmak, eğlenmek için yapılırken sonra karşıdakini yönetmek veya tepki vermeye dönüşebiliyor. İzin vermemek, sürdürmesini desteklememek önemli. Nazikçe, saç çeken el tutulup açılmalıdır. Bu sırada çok inatlaşıp elini açmak mümkün olmazsa nazik açma hali bir miktar zorlanarak açmaya döndürülebilir.

Diş gıcırdatma

Uykuda diş gıcırdatma genetik olabilir. Gün içi aşırı yorulma, yorgunluk, stres durumlarında artabiliyor. Eşlik eden ruhsal sıkıntı varsa tedavi etmek gerekiyor. Bazen ağız içi aparatlar kullanmak gerekebiliyor. Ancak bağırsakta kurtlar, parazit gibi hastalıklar ya da nörolojik rahatsızlıklar da diş gıcırdatmaya sebep olabiliyor. Bir haftadan uzun sürüyorsa çocuk hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmeli, eğer sorun psikolojikse çocuk psikiyatrisi uzmanından yardım alınmalı.

Kafayı veya vücudu sallama/çarpma

Her yaşta çocukta görülebiliyor. Sıklıkla endişe edilecek bir durum değil. Çocuk, bu şekilde dikkat çektiğini görürse dozunu arttırabiliyor. Tutarak engellemek, dikkati başka konuya çekmek, ortam değiştirmek bu davranışı engelleyebiliyor. İlkokula başladığı yıl da bu alışkanlığı devam ediyorsa, dikkat sorunları yönünden nörolojik ve psikiyatrik testlerden geçirilmesinde fayda var. Bazı çocuklar öfkelendiklerinde bunu yapıyor. Çok küçük yaşta çocuğu direkt uyarmadan dikkatini başka bir yöne çekmek bu davranışın sönmesi adına yararlı olabiliyor. Çocuğun sosyal iletişim sorunları yaşaması, akla otizm gibi yaygın gelişimsel bozuklukları getirebilir. Konuşma gecikmesi, algılama sorunu, hiperaktivite bozukluğuna aday, sabırsız çocuklarda da sıklıkla görülüyor.

Yaralarla oynama

Doğal bir çocukluk çağı davranışı. Sıklıkla meraktan kaynaklanıyor. Vücudunda yara izlerini sürekli olarak kanatan, kendini yaralayan çocukların; özellikle yaralarla oynamaya dürtü kontrol bozukluğu, takıntılar, tikler, stresler, suçluluk duyguları da eşlik ediyorsa mutlaka bir uzman tarafından görülmesi tavsiye ediliyor. Yaraların üstünü örtmek, farkındalığı arttırmak da bu kötü alışkanlığın yok edilmesi için güzel bir adım...

Nefes tutmak

İnatçı çocuklarda sık görülüyor. Ailenin sürekli alttan alan, koruyucu ve disiplinsiz davranması bu davranışı pekiştiriyor. Mutlaka bir uzmana danışmakta fayda var. Gerilim ve stres durumlarında sıklıkla oluyor. Aile önemsedikçe artıyor ve çocuk da bunu kullanmak istiyor. Görmezlikten gelmek, stresle baş etmesini sağlamak, spora yönlendirmek bu davranışından uzaklaşmasını sağlayabilir.