BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,32
ALTIN 2.934,26
HABER /  GÜNCEL

Koşaner'i istifaya Başbuğ mu sürükledi?

Koşaner'in kuvvet komutanlarıyla birlikte emekliye sevk eden sürecin ayrıntılarıyla ilgili yeni iddialar ortaya çıktı

Abone ol

Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in görevinden ayrılacağını iki ay öncesinden yazan Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu yine çok konuşulacak bir iddiada bulundu.

Uslu'ya göre Koşaner'i emekliliğini istemeye götüren sürecin arkasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yatıyor. Başbuğ'un Koşaner'i kullandığını iddia eden Uslu, Başbuğ'un karargahta oluşturduğu ekibin "Aslı astarı olmadığı halde Koşaner'e her gün 'alt kadro rahatsız' raporu vererek yönlendirdiğini savundu.

Uslu'ya göre istifaların arkasında bir de Koşaner'in önümüzdeki dönem yapılacak bir yeni Anayasa değişikliği sürecinde "Genelkurmay'ı Milli Savunma Bakanlığına bağlayan komutan olarak tarihe geçmeme" isteği yatıyor.

Yenişafak'a konuşan Uslu Koşaner'e müthiş bir baskı, karartma uygulandığını ileri sürerek şunları söyledi:

"Karartmadan kastım şu: Koşaner kendi ekibini kuramadığından, özellikle Başbuğ'un rahat bir emeklilik için karargaha yerleştirdiklerinden gelen bir karartmaydı bu. Ordunun alt kademesinin de tutuklamalardan çok rahatsız olduğu 'bilgisi' neredeyse günaşırı rapor edildi Koşaner'e. Oysa ordunun alt kademelerinde Ergenekon ve Balyoz davalarına ilişkin homojen bir görüş yok. Davaları destekleyen ve haklı bulan da var eleştiren de. Nitekim İnternet Andıcı olayında da ortaya çıktı ki son dönemlerde AK Parti aleyhine gelişen ordu kaynaklı bir çok konunun orkestra şefliğini Başbuğ yapmış. İrtica.org gibi yayınlar için andıç hazırlanması emrini o vermiş. Bunu artık askerler itiraf ediyor. Bunları yapan bir komutanın rahat olması zor olur zaten. Bu nedenle de Koşaner'in etrafına ekip kurup onu kendi stratejileri doğrultusunda yönlendirdi demişti kaynağım."

2. DOLMABAHÇE GÖRÜŞMELERİ

Uslu istifa sürecinden önce Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve ardından İlker Başbuğ ile yapılan görüşmelerin de önemli olduğunu belirterek ilginç yorumlarda bulundu:
"Hilmi Özkök karargahı ziyaret etmişti. Bu ziyaret TSK'nın sitesinden duyuruldu. Bir mesaj vermek istiyor. Bu kendisine istifa et baskısı yapan komutanlara 'istifa etme baskısı da var' mesaji olabilir. Bunun yanında medyada iddia edildiği gibi ben Basbug'un Koşaner'e 'istifa etme' telkininda bulunduğunu düşünmüyorum. Başbug'un Özkök görüşmesinden sonra nabız yoklamak, için Koşaner'le görüşmüş olabilecegini düşünüyorum. Bu web sitesinde duyrulmadı. Ben bu iki ziyaretin istifa sürecinde anlamlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle Başbuğ'un ziyaretinin detaylarını merak ediyorum. Bu görüşmeler bir anlamda 2. Dolmabahçe görüşmeleri gibi.

KOŞANER'E BASKININ NEDENİ

Koşaner'e baskı konusu öncelikle Anayasa yaptırmamak için ve bununla paralel olarak Koşaner gitmeden YAŞ'da ordu içindeki bir klik tarafından kariyer tüneline alınmış ve özenle bu günler için terfi ettirilmiş ekibin önünü açması için yapılan bir baskıydı. Başbuğ'un geçen YAŞ'da deneyip başaramadığı sürecin bu YAŞ'da tekrar denenmesi hamlesiydi. Zira bu YAŞ'da olmazsa ondan sonraki dönemde Fernerbahçe Cumhuriyeti'nin kontrolü altında bulunmayan yeni komuta kademesinin gelmesi anlamına geliyordu ki işte bunu hiç istemediler. Koşaner de denedi tutmadı.

İSTİFALARIN BİR NEDENİ DE YENİ ANAYASA

Uslu komutanların emekliliğinin ne anlama geldiğini ise şöyle yorumladı:
"Birincisi Fenerbahçe Cumhuriyeti, yani Fenerbahçe Orduevi'nin sembolik iktidaranın sürmesi. Ama bana göre asıl neden önümüzdeki dönemde yeni anayasa yapılması sürecinde ordunun yerinin normalleştirilmesi -ki ordunun yeri MSB bakanlığına bağlanmaktır- Koşaner gibi eski dünyanın komutanlarının kabul edememesidir. Yani Koşaner kendisini TSK'yı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlatan bir komutan olarak tarihe geçmek istemiyordu."

GENÇ SUBAYLAR ERGENEKONCULARDAN RAHATSIZ

Uslu askeri içine alan davalarla ilgili alt kademelerdeki subayların da rahatsız olduğunu ileri sürerek şunları söyledi:
"Ergenekon, Balyoz gibi davaların asker üzerindeki etkisi derin oldu. Aslında genç jenerasyondan binbaşı, albay seviyesine kadar konuştuğunuzda açıkça bu kesimin çoğunun dava sürecini desteklediğini görüyorsunuz. "Dinazorların başka türlü temizleneceği yoktu" diyen bir çok askerle konuştum ben. Ancak aynı askerler "biz kötü insanlar değiliz. Bu davalar zaman zaman kuruma saldırı aracına dönüşüyor, bundan da rahatsızız" da diyordu. Yani bir kurum aidiyeti üzerinden okuduklarında bu davalara karşı çıkıyorlar elbette..."

KÜRT SORUNUN KAYNAĞI ASKER

Uslu'ya göre Kürt sorununun kaynağında da asker var. Uslu bu değerlendirmesini de şöyle aktarıyor:

"Askerin bu kadar güçlü olmasında Kürt sorununun etkisi sıfıra yakın. Asker Kürt sorunu var olduğu için güçlü olmadı asker güçlü olduğu için Kürt sorunu var oldu. Asker gücünü kullanıp sivillere politika dayattığı için, sivil siyasetçilerin attığı her politik adımda onların önüne çıktığı için, sivillerin Kürt sorununa ilişkin her ağzından çıkan lafı onların ağzına tıktığı için Kürt sorunu var.

KANDİL-ÖCALAN BİRBİRİNDEN VAZGEÇEMEZ

PKK'yı yakından izleyen gazetecilerden Uslu örgüt içindeki son gelişmeleri de değerlendirerek şunları söyledi:
"Gelinen noktada Öcalan bana göre çok akıllı bir stratejiyle son on yılda kendisini "Kürt Halk Önderi" konumuna sokmuştur. Bu nedenle PKK'nın Öcalan'ı ezerek ilerlemesi mümkün değil. Ama aynı zamanda Öcalan'ın da aynı derecede PKK'ya ihtiyacı var. Öcalan'ın da o hapishaneden çıkması için PKK'nın bir pazarlık kartı olarak masada sürekli durması gerekiyor. İşte bu karşılıklı zorunluluklar PKK içindeki şahin kanadın elini güçlendiriyor. Ama aynı zamanda Öcalan'a rest de çekemiyor baş da kaldıramıyorlar. Onlar da biliyor ki PKK ne yaparsa yapsın Öcalan PKK'ya sırtını dönüp ne haliniz varsa görün diyemez. Bu nedenle Öcalan'a gündem dayatıyor PKK içindeki Ankaralılar Grubu.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Kastamonu'daki saldırıyı bilen Uslu bayram öncesi bir saldırıya karşı da uyararak şunları söyledi:
"Şu anda hem PKK içindeki Ankaralılar Grubu hem de Ankara'daki derin biraderler ellerini ovuşturmuş bir güvenlik zaafı beklentisi içindeler. Özellikle bayram öncesi yaşanabilecek terör eylemleri tam da Bayık ve ekibinin beklediği AK Parti'yi bitirme planının devreye sokulabileceği dönemler. Ramazan boyunca ve Bayram süresince oluşacak terör eylemine karşı alabildiğine duyarlı olmak zorundayız.

Bayık ekibi kendi stratejilerini uygulamak için komutanları istifa etmiş bir orduya saldırmak için fırsat arayışında desem yanlış olmaz. Böylece hem ulusalcıların "Komutanları istifa ettirdiniz PKK daha fazla öldürüyor" argümanına su taşımak hem de AK Parti'nin sertleşerek bölgeyi yeniden güvenlik ablukasına alması için bulunmaz bir fırsat şu zaman PKK için.