BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,67
ALTIN 2.958,90
HABER /  GÜNCEL

Koru'dan Hürriyet gazetesine övgü

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un Ruslarla ilgili tartışmalı sözlerini, Hürriyet'in haberleştirerek aniden baskıya vermesi, Fehmi Koru tarafından övgüyle karşılandı...

Abone ol

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, "Neden?" diye sormadan..." adlı yazısında, Hürriyet Gazetesi'nin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un Ruslarla ilgili söylediklerini dikkate alarak bunu hemen haberleştirmesini şöyle takdir etti:

Bir bakanın gözden ırak bir köy kahvesinde yaptığı konuşmayı, sabaha karşı birinci sayfayı değiştirerek sürmanşetten değerlendirmek takdir edilecek bir gazetecilik olayı... "Gazetecilik öldü" görüşünün yaygınlaştığı ve medya-iktidar ilişkileri üzerindeki örtü çekilince çirkinliğin sırıtıverdiği bir ortamda, bir meslektaşları olarak, bu olayı gerçekleştirenlere takdir hislerimi sunuyorum. Yalnız bir soruyla birlikte: "Neden?"

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Milas'ın bir köyünde, köylülerle söyleşirken, "Ruslar sonradan olma görgüsüzler gibi para harcıyorlar; Almanlar iyi, ama para harcamada hasisler" diye bir cümle kullanmış... Hoş olmayan ifadeler bunlar ve bu yüzden bakan da ağzından kaçtığı anlaşılan bu cümle için özür dileme ihtiyacı hissetti. Ancak, Hürriyet, gecenin bir vaktinde kalıp değiştirerek alelacele kullanmasaydı, işiten köylüler bile bugün o cümleyi hatırlamayacak, ağzından çıktığında kulağına gelenden hoşlanmayan bakan da bir daha tekrarlamayacaktı. Hangimizin ağzından talihsiz cümleler çıkmıyor ki?

Hürriyet bu atak haberciliği 'neden' yaptı acaba?

Haberin başka gazetelerde de olması, bazı kanallarda görüntülü yer alması temel gerçeği değiştirmiyor: Bakan Koç'un sözleri tartışma gündemine girmişse, bunun sebebi, o bir tek cümleyi Hürriyet'in önemsemesi yüzündendir. Gelebilecek tepkileri yaygınlaştırmak için, aynı olayı grubun haber ajansı aracılığıyla servise koymak, kardeş gazetelerin iç sayfalarında çıkmasını sağlamak, ekrana yansıtmak eski bir yöntem. Hürriyet'in yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün yazısına koyduğu not habere hangi düzeyde sahip çıkıldığını yeterince açıklıyor...

Bu durumda "Hürriyet bu atak haberciliği neden yaptı?" sorusu geçerliliğini koruyor...

Hiçbir gazete ve televizyonu dışta bırakmadan verilebilecek genel bir hüküm var: Türkiye'de insanlar, gazete okuru veya televizyon izleyicisi olmasalar da, medyanın 'çıkar' eksenli yayın yaptığına inanıyor. Bugünün Türkiyesi'nde en yaygın sporlardan biri, "Bu manşet neden atıldı?" ve "Bu haber neden yapıldı?" sorularına cevap aramak... Medyanın olayları yalnızca haber değerini ön planda tutarak değerlendirdiğine inanan pek yok.

Bazı patronların, "İleride lâzım olur" diye gazete sahibi olmaya soyunduklarını kendi itiraflarından biliyoruz. Bazıları medya patronluğunu ciddiye alsalar da, dara düşünce, ellerindeki gazete ve televizyonları silâh gibi kullanmaktan çekinmiyor. Siyasîleri, bürokratları, rakipleri, hatta kendilerini eleştiren gazeteler ve yazarları karalayan yayınları hedef yaptıkları kişilerin unutması mümkün değil. 'Şantaj kasetleri' veya 'sindirme haberleri' başlıklı kategorileri bizimkiler icat etmeseler de, bu janrın Türkiye'de 'sanat' haline getirildiğini söyleyebiliriz.

İnsanlar "Neden?" diye bu yüzden soruyorlar...

Hükümetin 'Mülkiye' kökenli, valilikten gelme iki üyesi 'Avrupa' eksenli bir tartışmaya taraf oldular bu hafta. AB'nin gözünün Türkiye üzerinde olduğu bir sırada, Avrupa'da 100 milyon insanın evlilik dışı ilişki sonucu doğduğunu söyleyen bir Ak Partili bakan ilginç bir malzemeydi; Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün "Ben onu öyle söylemedim" demesi fazla önemsenmedi. Şimdi de, Ruslar ve Almanlar ile ilgili kastını aştığı hemen belli olan 'o cümle'...

Baştan beri "Neden?" diye sorduğum halde burada o sorunun cevabını arayacak değilim. Hürriyet'in bu tür haberleri gazetecilik-dışı mülâhazalarla yapmadığını kabule de hazırım. İşi tadında bırakmaları ve böyle savaşlarda âdet olduğu üzere, bir sonraki aşamaya geçip 'en ciddi' bilinenlerden başlayarak hükümet üyeleri ve parti yöneticilerini makaraya sarma çabasına girmemeleri şartıyla...

Aksi halde "Neden?" sorusu daha yüksek sesle sorulur...

Yazı:Fehmi KORU
YENİ ŞAFAK