Yakın geçmişe kadar 100 milyon bandrol dağıtan Kültür Bakanlığı, şimdi 20 milyon civarında bandrol dağıtıyor.
Abone olBu da albümlerin yüzde 80'i korsan demek. Korsanla savaşta, yasal çelişkileri kaldırmak ve korsanlığı 'kamu suçu' haline getirmek gerek Korsan kitap yayınıyla mücadelede karşılaşılan en önemli düğüm, suçun 'şikâyete bağlı' olarak takip edilmesi, 'kamu suçu' ya da 'organize suç' sayılmaması. Konuyla ilgili iki ayrı kanun arasındaki yaptırım farkları da sorunun kaynağında. Korsan yayıncılıkla mücadele edilmesinin dayanağı olan 5846 sayılı kanunun yanı sıra, fikri mülkiyet haklarına ilişkin hükümler içeren bir diğer kanun da 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu. Uygulamada 3257 sayılı kanunun bazı hükümleri, 5846 sayılı kanunla çelişkili. Özellikle 3257 sayılı kanunda bandrolsüz ve korsan nüshalara ilişkin yaptırımların 5846 sayılı kanuna göre daha düşük cezalar içermesi denetim komisyonlarının faaliyetlerinin caydırıcılığını azaltıyor. Bandrol uygulamasına ilişkin ihlallerde, 5846 sayılı kanun 4-6 yıl hapis, 50 ile 150 milyar lira ağır para cezası gibi yaptırımlar öngörüyor. Ancak yargı bu cezaları değil de 3257 sayılı kanunda öngörülen, caydırıcılık niteliği olmayan idari para cezalarını uyguluyor. 'Birbirlerini ihbar ediyorlar' Ezel Demirkol'un yönetimindeki Demirkol Hukuk Bürosu, birçok büyük yayınevinin korsan yayın takibini yapıyor. Demirkol korsan yayınla mücadeleyi ve karşılaşılan sorunları şöyle anlatıyor: "Her şeyden önce bu insanlar üçkâğıtçı oldukları için bir yerden birilerini illa ki dolandırıyorlar. Bu kâğıtçı olur, mücellit olur, işçisi olur. Onlar ihbar eder. Bizim şüphelendiğimiz insanlar var. Onların peşine düşüyoruz. Bir de kendi aralarında rekabet var. Bir baskın yapıp da korsan kitap azalınca bir diğer korsanın malı daha pahalıya satılıyor. O yüzden birbirlerini de ihbar ediyorlar. İkinci aşamada bu ihbarların doğruluğunu araştırıyoruz. İçeride olan adamlarımızı kullanıyoruz. Bu yüzden yüzde 85 başarı elde ettik." Avukatlar böyle takip ediyorlar ama yakalananlar yargıya intikal edince ne oluyor? EDİSAM (Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) Koordinatörü Alper Zorlu, yasaların yeterli olduğunu, sorunun sadece uygulamada olduğunu belirttikten sonra şunları söylüyor: "Denetim komisyonları, hak sahiplerinin şikâyetiyle çalışıyor. Ama 70 tane şikâyet arasından sadece yedi tanesinde işlemde bulunulmuş. Yani yasada söylenen 50-150 milyar liralık cezalar hiç kimseye uygulanmıyor ki." Doğan Kitap Yönetmeni Mehmet Yaşin anlatıyor: "Hâkimler garip bir yorumla kültür hırsızlığının cezasını çok ağır buluyorlar. Yani yasalara karşı çıkıyorlar. O zaman yasalara ne gerek var. 'Suçluya verilecek ceza hâkimin insafına kalmıştır' denir, iş biterdi. İsteğimiz yasalarda yazılanların vicdan terazisine vurulmadan uygulanması." İletişim Yayınları Yönetmeni Tuğrul Paşaoğlu da benzer görüşleri şöyle savunuyor: "Her şeyden evvel 'korsan'ın tanımının yapılması gerekiyor. Bunu organize suç kapsamına sokmak lazım. Bandrol zorunluluğu var ama bu sadece yayıncılara maddi yük ve iş yükü getirdi. Çünkü devlet kendi yarattığı kontrol mekanizmasını işletmiyor. Bu yasalarla da işin bitmediği görülüyor. Neticede, korsan yayınları satanlar işportada bu işi yapıyorlar ve bir 'işgaliye' ödeyerek bunu yapmalarının önünde bir engel yok. Bu yüzden Yerel Yönetimler Yasası'yla, işportada bu ürünlerin satışlarının tümüyle yasaklanması gerekiyor. Bu da suçun 'kamu suçu' yani 'şikâyete bağlı suç' olmaktan çıkmasıyla paralel bir uygulama olacak. Duygu Asena: Umudumuz AB Hükümetler bu konuda şimdiye kadar neler yaptı? Bugünkü hükümetin, yukarıda sözü edilen şikâyetler doğrultusunda hazırlıklar yaptığını, kendisi de yayıncı olan AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak söylüyor; ancak düzünlemeler gelecek yasama dönemine kalmış durumda. Ayrıca CHP'li milletvekillerinin verdiği 'Korsan Yayıncılık İçin Araştırma Önergesi' de TBMM gündeminde görüşülmeyi bekliyor. Fakat Duygu Asena pek umutlu görünmüyor ve çözümü Avrupa Birliği'ne bağlıyor: "Sorunun çözümü bence yine AB uyum paketlerine kaldı. Bizimkiler kötü, olumsuz durumlara pek aldırmıyorlar. Ta ki AB'deki abi ve ablalarımız parmaklarını sallayıp, 'Çözün bakalım şu korsan işini' diyene kadar. O zaman alelacele, umursamasalar bile, bunu çözeceklerdir. Büyük bir umutla AB'nin bu duruma el atmasını ve parmak sallamasını istiyorum." 'Ucuz kitap' formülü Yayınevlerinin ucuz kitap stratejilerini benimsemesi gerektiği ayrı bir tartışma konusu. Ucuz kitap olayı, Batı'da, 19. yüzyıl sonunda kitap alanında yaşanan bir krize cevap vermek üzere ortaya çıktı. Bugün de uygulamaları var. Bunlar genellikle klasiklerin düzgün çevirilerinin bulunabileceği yayınlar. Fiyatlar bir hayli fark ediyor. Örneğin Balzac'ın 'Goriot Baba' romanını 3 euro'ya da bulmak mümkün, 27 euro'ya da. Tabii sadece klasikleri değil, popüler kitapları da ucuza satıyorlar. İtalya'da 1992'de ortalama kitap fiyatının 34 bin liret olduğu bir ortamda, bin lirete (bir kahve fiyatı) kitap basılmış ve başarılı olmuştu. Mesele kitap olunca her şeyin başı okur tabii ki ve galiba asıl çözüm halkın kendisinde ve bunun için medyaya da çok görev düşüyor. Araştırmacı Neslihan Yıldırım, medyanın sadece kitap fuarlarında, yani bir hafta kitaba yüzünü döndüğünden şikâyet ederek şu öneriyi getiriyor: 'Medya kitap okuma modası çıkarmalıdır.' 'İndirim için hazırlıklarımız var' Everest Yayınları sahibi ve AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Faruk Bayrak, korsan yayın konusunda çalışma içinde olduklarını söylüyor. Şu andaki mevcut yasalarla korsanla mücadele mümkün mü? Şu anda eski yasanın hükmü bitmiş. Ve yeni yasanın yürürlüğe girmesi gerekiyor. Özellikle cezai yaptırımlar hiç uygulanmıyor. Bazı belediyeler popülist davranarak oy kaygısıyla bu korsancılara göz yumuyor. Yasal değişikliklerin gerçekleşme olasılığı nedir? Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı sayın Erkan Mumcu bize çok destek oluyor. Bütün yaz beraber çalıştık. Yirmiye yakın alternatif çözümler bulduk. Meclis açılır açılmaz bu konu öncelikli görüşülecek. Bu değişiklikler korsanın engellenmesinde yeterli olacak mı? Tabii ki toplumun da bu konuda ahlaklı bir duruş sergilemesi lazım. Fakat okurlar da kitapların pahalılığından şikâyetçi... Eğer yayınevleri gelir elde etmezse kitap fiyatlarını düşürmeleri çok zor. Çünkü maliyetleri yüksek. Bu konuda da 8-10 dosya hazırladık. KDV'nin düşürülmesini, kitaba destek verilmesini, devletin elini yayıncılıktan çekmesini, kütüphanelerin çoğaltılmasını önerdik. Kaynak : Radikal