Koronavirüsün havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızının azalması beklense de Virolog Thomas Pietschmann, virüsün halen çok tanınmadığını belirterek, bir tahmin yürütmenin zor olduğunu dile getirdi.
Abone olDeneysel ve Klinik Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi'nde moleküler virolog olarak araştırmalarını yürüten Thomas Pietschmann'ın, çalıştığı konular arasında Hepatit C virüsünün de dahil olduğu RNA virüsleri bulunuyor. SARS-CoV-2 de bu gruptaki virüslerden biri.
"Bağışıklık sistemimiz saldırıya hazırlıklı değil"
Pietschmann'a göre insanların bu virüsle ilk defa karşılaşıyor olması onu diğerlerinden ayırıyor. Pietschmann, "Çin'den aldığımız veriler de bu virüsün hayvanlardan insanlara sadece bir kere geçtiğini ve bu yolla yayıldığını gösteriyor" diye konuştu.
Hemen herkesin bir şekilde karşılaştığı grip virüslerinin aksine bağışıklık sistemi korona patojenlerinden gelen bir saldırıya hazırlıklı değil. Üstelik, kuzey yarımküredeki çevresel koşullar virüsün yayılması için neredeyse ideal. Bunun en önemli sebeplerden biri bu bölgelerdeki sıcaklık.
Solunum yoluyla bulaşan virüsler (respiratuar virüsler) için, havaların serin olduğu dönemler kolaylık sağlıyor. Pietschmann bu durumu "Virüsler düşük sıcaklıklarda daha stabil durumda bulunabilirler. Buzdolabının yemekleri uzun süreyle saklamak için en uygun yer olması buna bir örnek olabilir” diye ifade ediyor.
Kuru ve sıcak hava virüsleri nasıl etkiliyor?
Sıcaklıkların artması, birçok virüs için koşulları daha da zorlaştırmakta. "Corona virüs lipid tabakayla, yani yağ tabakasıyla kaplı” diyen Pietschmann, bu tabakanın sıcaklığa çok dayanlıklı olmadığını, dolayısıyla da sıcaklık artışının virüsü parçalamaya başladığını belirtiyor ve "Mide ve bağırsakları etkileyen norovirüsler gibi diğer virüsler ise esasen protein ve genetik materyellerden oluştuğu için daha stabildirler” diye ekliyor.
Solunumu etkileyen virüslerinin yaygınlaşmasını belirleyen bir diğer faktör de havanın nemliliği. Kuvvetli bir hapşırık ile solunum yollarından çıkan mikroplar, havada asılı kalıyor. "Özellikle soğuk ve kuru kış günlerinde, ağızdan çıkan damlacıklardaki virüsler, yüksek nemin olduğu bölgelere göre daha uzun havada asılı kalabiliyor” diye uyarıyor Pietschmann.