A.M. isimli gencin verdiği ifade, kendisini dinleyen emniyet güçlerini bile dehşete düşürdü. İşte o ifade:
Abone olŞanlıurfa'nın Siverek İlçesi'nde önceki gün Eyvanat Mahallesi Saraykent Sitesi 8-A'da ikamet eden Taşçı Ailesi'ne karşı işlenen korkunç saldırının sebebi belli oldu. Sipariş verilen ekmeği geç götürdüğü için lokantacı müşterileri Halil ve Musa Taşçı tarafından tekme tokat dövüldüğünü ileri süren 14 yaşındaki fırıncı çırağı A.M., cinayeti bilezik için değil atılan tokadın intikamını almak için işlediğini iddia etti. Tutuklanarak cezaevine gönderilen A.M'nin , cinayetten sonra Musa Taşçı'ya telefon açarak, "Git evinde düğün var" dediği ortaya çıktı. Fırıncı çırağı genç, çıkarıldığı Siverek Sulh Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadesinde, "Bir fırında çırak olarak çalışıyorum. Fırında benden başka çırak olmadığı için bütün işlere ben koşuyordum. Bir aydan beridir Musa ve Halil Taşçı'nın çalıştırdığı ciğerci lokantasına siparişle ekmek götürüyordum. İki üç hafta önce Musa'nın lokantasına ekmekleri biraz geç götürdüğüm için işyeri sahipleri Musa ve Halil bana küfür edip ağır hakaretlerde bulundular. Başka bir gidişimde ise Halil Taşçı işyerinde bana tekme tokat saldırdı. Kafama vurdu, başım şişti. Bana attıkları tokatın acısını çıkartmak için ant içtim. Halil'in evini bilmiyordum ancak Musa'nın evini çalıştığım işyerinin bir alt sokağında olduğu için biliyordum. Bir hafta önce oğlu Sergen'den babasının evden kaçta çıktığını sordum. O da bana saat sabah 05.00'te evden çıktığını söyledi. Ben de zaten sabah erken ekmek çıkartmak için 05.00'te kendi evimizden çıkıyordum. İçimdeki kin ateşini söndürmek için Musa'nın karısını bıçaklamaya karar verdim" dedi. "GİT EVİNDE DÜĞÜN VAR" Olay günü sabah saat 05.00'de evden çıktığını ve 06.00'da Musa Taşçı'nın evinin önüne geldiğini ifadesinde dile getiren A.M., cinayeti soğukkanlılıkla anlattı: "Daha önce öğrendiğim evin avlusuna baktım. 4 çocuğun avluda yattığını gördüm. Uyuduklarını görünce eve girdim, odanın birinde Musa'nın karısı ve bir çocuğu birlikte yatıyorlardı. Evde masanın üzerindeki bıçağı aldığım gibi kadını bıçaklamaya başladım. Kadın can havliyle avluya kaçarak bağırmaya başladı. Arkadan yetişip birkaç kez daha bıçakladım. O sırada çocukları uyandı. Hatta büyük oğlu sırtıma atladı. Çocuklar annesinin yanına gelerek annelerini kurtarmak istiyordu. Bağıran çocukları susturmak için bıçağı onlara rastgele salladım. Ancak yere düşmüyorlardı. Birkaç tane daha hızlı hızlı bıçak vurdum. Bu sırada küçük çocuk da kalktı yürüyerek geliyordu, ona da vurdum. Evden çıkarken kadının elindeki bilezikleri fark ettim. Bilezik ve yüzüğü kolundan çıkardım. Suç aleti olan bıçağı orada bıraktım, elimi çeşmede yıkadım. Geldiğim gibi duvardan atlayarak dışarıya çıktım. Üzerim kan içersinde kalmıştı, elim de boğuşurken 3 yerinden kesilmişti. Hiçbir şey olmamış gibi çalıştığım fırına gittim. Ustam benim içeriye girdiğimi görmedi. Gidip elimi yıkadım, üstümü çıkardım, pantolonumu temizledim. Daha sonra beni döven Musa ve Halil'in lokantasına ekmek siparişlerini götürdüm. Lokantada İsmail, benim halimi görünce 'Eline ne oldu' diye sordu. Ben de birisiyle kavga ederken elimi kestiğimi söyledim. Fırından ayrıldıktan sonra işyerime gittim. İşyerinden Musa'nın işyerini telefonla arayarak, 'Git, evinde düğün var' dedim. Olaydan sonra benden şüphelenen bazı kişiler beni ihbar ettiler. Sonra da polisler beni çalıştığım fırında yakaladı." Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine konulan A.M., güvenlik açışından iki kişinin kaldığı bir koğuşa yatırıldı. A.M.'nin annesi ve 2 kardeşinin olay sonrası can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle ilçeyi terk ettikleri öğrenildi.