Korkaklar halktan yiğitlik bekliyor
Hali vakti yerinde olan herkes, bir şekilde gemisini yüzdürme derdinde.Ve bu sessiz kalan, mevcut koşullarda konforunu bozmayan güruh; evine ekmek götürmek için gece gündüz çalışan garibanlardan bir isyan çığlığı bekliyor!
Son dönemlerde şu tür cümleleri çok sık duyuyorum: Bu halk niçin gerçeği görmüyor? Niçin gidişatın farkına varmıyor? Neden hala AK Parti’ye destek veriyor? Niçin olup bitene sessizler? Bu kadar çıkarcılık, bu kadar menfaat düşkünlüğü olur mu?
Muhalefet çaresiz…
Aydınlar korkak…
Medya sinmiş…
İşadamları ürkmüş…
Yargı mensupları ikbal peşinde…
Kanaat önderleri, yazarlar, entelektüeller… İktidarla arayı bozmamak, dışlanmamak için sözlerini evirip çeviriyorlar.
Önemli bir kısmı, iktidar nimetlerine teslim olmuş.
Milyarlarca dolar serveti olan işadamlarından esaslı bir tavır göremiyoruz. En küçük bir itiraz duymuyoruz.
10 yıl çalışmazsa maddi sıkıntı çekmeyecek kadar durumu iyi olan gazetecilerden, aydınlardan, kanaat önderlerinden haysiyetli bir tavır göremiyoruz.
Hali vakti yerinde olan herkes, bir şekilde gemisini yüzdürme derdinde.
Ve bu sessiz kalan, mevcut koşullarda konforunu bozmayan güruh; evine ekmek götürmek için gece gündüz çalışan garibanlardan bir isyan çığlığı bekliyor!
Bir ay çalışmazsa hayatı kayacak olan insanların her şeyi görüp anlamasını, ona göre de tavrını değiştirmesini istiyorlar.
Yoksulların bir risk almasını umuyorlar.
Beceriksiz, ikiyüzlü muhalefetin safında yer almalarını bekliyorlar.
Eğer muhalefet topluma umut verebilmiş olsaydı, bugün zaten bunları konuşmazdık. Öyle değil mi?
Peki hal böyleyken, niçin işlerin düzelmesi için her şeyi halktan bekliyorsunuz?
Niçin aydınlar, gazeteciler, işadamları değil de halk risk alacakmış?
Yıllardır yüksek maaşlarla servet biriktirmiş gazetecilerin ve aydınların tavrı ortadayken, halk niçin kahramanlığa kalkışsın?
Bir, milyar dolarlara hükmeden işadamlarına bakın, bir de evine bir lokma ekmek götürmek için gecesini gündüzüne katan gariban insanlara. Hangisi daha haysiyetli duruyor?
Bir tarafta hırsla makam kapmak için her türlü kişiliksizliği sergileyen entelektüellere bakın, diğer tarafta evine ekmek götürebilmek için günde 12 saat çalışan insanlara. Hangisi daha onurlu?
İktidarla arayı bozmamak için lafı eveleyip geveleyen aydınlar, gazeteciler değil de niçin halk tavır değiştirsin?
Bugün şalter indirse, bütün sülalesine 10 yıllar boyunca yetecek kadar serveti olan işadamları değil de niçin halk bir kahramanlık yapsın?
Gazeteciler, işadamları, aydınlar, akademisyenler, yazarlar, sanatçılar… en küçük bir risk almıyor.
Parmağını bile oynatmıyor.
Hem “ülke felakete gidiyor” diye feveran ediyorlar, hem de gemilerini yüzdürmek için her türlü kılığa giriyorlar.
Halk, bu insanların sözüne, davranışına bakarak işlerin kötüye gittiğine inanır mı?
“İşler kötüye gidiyorsa siz niçin kılınızı kıpırdatmıyorsunuz?” diye sormaz mı?
“Ülke felakete gidiyorsa, iş adamlarımız niye iktidarın önünde hala bu kadar el pençe duruyor?” diye sorduklarında ne cevap vereceksiniz?
“Büyük bir felaket geliyorsa, bu aydınlar hala niçin karınlarından konuşuyorlar?” diye sorduklarında ne diyeceksiniz?
“Bizim kaybedecek çok şeyimiz var, o yüzden kahramanlığı sizden bekliyoruz” mu diyeceksiniz?
Bir eliniz yağda bir eliniz balda. Fakat bütün riski halkın almasınız istiyorsunuz.
Bu ayıp ve utanılacak bir davranış değil mi?
***
Meselenin bir de tarafgirlik ve ideolojik fanatizm kısmı var.
Cemaatçi kendi cemaatinin yanlışlarını, hatalarını görmezden geliyor. Onu eleştirmiyor. Ona itiraz etmiyor.
Ulusalcısı hala meselelere ideolojik gözle yaklaşıyor.
Solcusu kendinden olmayana burun kıvırıyor.
Ama halktan ideolojik tarafgirlikle değil değerler üzerinden tavır belirlemesini istiyorlar.
Değerlerimizi korumak, yaşatmak, yaygınlaştırmak bir tek halkın görevi mi?
Siz ideolojik, korumacı, tarafgir davranırken iyi de halk böyle davranınca kötü mü?
Muhalefet partilerinin durumu ortada.
İktidardan ne kadar bıktıysak bu beceriksiz, siyasi zekadan uzak, umut vermeyen muhalefetten de o kadar bıktık.
Yalan mı?
Durum böyleyken halkın iktidara karşı bir tutum belirlemesini beklemek biraz tuhaf kaçmıyor mu?
Kabul edelim ki ülkenin içinde bulunduğu duruma toplumun dikkatini çekmeyi başaramıyoruz.
Sözlerimizle, davranışlarımızla topluma güven veremiyoruz.
Tek gündemi geçim sıkıntısı olan insanların kalbine dokunacak bir cümle kuramıyoruz.
Tek derdi ekmek olan büyük bir çoğunluğa daha iyi bir yaşam sunacak kimselerin var olduğuna dair en küçük bir umut ışığı gösteremiyoruz.
Bunun için bir önceki yazımda AK Partililere bir çağrı yaptım.
Umudum yok ama tekrar edeyim: Muhalefetin durumuna baktığımızda şunu söyleyebiliriz: Ülkemizin içine düştüğü bu girdaptan çıkmasının kısa vadede tek yolu, AK Parti’nin yeniden demokrat, özgürlükçü, eşitlikçi ve yoksuldan yana politikalara geri dönmesidir.
“Ey halkım hepimiz kötüyüz siz destek verdiğiniz kötüden vazgeçip bizim kötümüze destek verin” diyerek hiçbir yere varamayız.
Ya daha iyi olacağız, ya da kaçınılmaz sona hep beraber sürükleneceğiz.
Ve eğer başımıza bir felaket gelirse bunda da en büyük kusur halkın değil, bu gidişatı düzeltmede halka örnek olmayı göze alamayanların olacaktır. twitter.com/acikcenk