Kuzey ve Güney Kore arasındaki üç yıllık savaşın sonunda imzalanan Mütareke'ye rağmen iki ülke 'teknik olarak' hâlâ savaş halinde. BBC muhabiri Lucy Williamson, Mütareke'nin 60'ıncı yıldönümünde iki Kore'nin hâlâ birbirinden çok uzak olduğunu anlatıyor.
Abone olSavaş bir ulusu birleştiren unsurlardan birisi. Kimi zaman bu savaşların anma törenleri, yıldönümleri de aynı görevi görüyor.
Savaş gazileri arasındaki, beli bükülmüş, halsiz Lee Duk-bin, Kore Savaşı'nın sona ermesinin 60'ıncı yıldönümü için düzenlenen geçit törenini izliyor.
Savaş başladığında, 25 yaşındaki Lee, Güney Kore ordusunda bir subaydı ve Komünist Kuzey'e karşı yürütülen ideolojik savaşa sonuna kadar inanıyordu.
Törenin ardından Lee Duk-bin, Kuzey Kore'nin açtığı ateşle ilk karşılaştıkları yere götürdü beni. Bugünkü sınıra yakın geniş, rüzgârlı bir nehir yatağı.
Lee, "25 Haziran 1950'de saat sabaha karşı 4 civarındaydı. Kuzey Kore'nin saldırıya başlayacağı alarmı verildi. Buraya geldiğimizde üzerimize top mermileri yağıyordu" anlatmaya başlıyor hikâyesini.
Bu nehir yatağına geldiklerinde, sürünerek siperlere girdiklerini söyleyen Lee "Kuzey Kore askerlerini görebiliyorduk. Ağır silahlarla donanmış, gruplar halinde toplanmışlardı. Bizi görünce havan toplarıyla ateş açmaya başladılar. Her yer patlamalarla sarsılıyordu" diye hatırlıyor o sabah yaşadıklarını.
Bu hikâyenin ilginç yanı, Lee Duk-bin'in aslında Kuzey Koreli olması. Ancak Güney Kore'ye geçerek, Birleşmiş Milletler birlikleriyle beraber Komünist rejime karşı savaşmaya karar vermiş.
Kuzey Kore'nin aldatmacası
Kore Savaşı'nı sona erdiren Ateşkes Mütarekesi'nin üzerinden 60 yıl geçti ancak Lee Duk-bin kalıcı bir barış anlaşması için hâlâ çok erken olduğunu düşünüyor.
"Barış anlaşması fikri Kuzey Kore'nin bir aldatmacası" diyor Lee. "Güney'le barış yapmak gibi bir niyetleri yok. Hâlâ çatışmalar oluyor ve aslında savaş gerçekte sona ermedi. Kuzey Kore'de hiçbir şeyin değişmediğini ve gerekirse güç kullanarak Komünizmi Güney'e yayma fikrinden vazgeçmediklerini görmemiz gerek."
Lee Duk-bin "Ben 89 yaşındayım. Ama savaş yarın yeniden başlasa hiç düşünmeden yine çarpışırım" diyor.
Kore savaşı üç yıl sürdü. Milyonlarca kişi yaşamını yitirdi, yaralandı, kayboldu. Amerika ve Çin'in farklı cephelerde karşı karşıya geldiği savaşa 20'den fazla ülke dâhil oldu.
Soğuk Savaş döneminin gergin siyasî ortamı, geçici bir ateşkes anlaşmasının pazarlıklarını bile çok güçleştirmişti. Ancak bazı sorunlar yaşanmasına rağmen Kore Ateşkes Mütarekesi 60 yılın ardından hâlâ yürürlükte.
Mütareke'nin en somut sonucu, Kore'nin 4 kilometrelik bir tampon bölgeyle iki farklı ülkeye bölünmesi oldu. Ancak bu tampon bölge sadece iki ülkeyi ya da iki farklı siyasî yönetim biçimini değil, aileleri, ana babaları, kardeşleri de birbirinden ayırdı.
Ölene kadar savaşacaktık
Bu ayrılık hikâyelerinin en gariplerinden birisinin kahramanı Kim Kyo-yong.
Kim, 60 yıldan uzun süredir Güney Koreli eşi ve kalabalık bir torun ordusuyla güneyde yaşıyor.
Ancak Kim buraya, savaş devam ederken, düşman saflarına sızmış Kuzey Koreli bir gerilla olarak gelmiş ve hatta Mütareke'nin ilanından sonra bile savaşmaya devam etmiş.
"Ateşkesi duyunca çok canım sıkıldı çünkü biz kazanmak için savaşıyorduk, bunun için kanımızı döküyorduk" diyen Kim, "Böyle teslim olmaya niyetimiz yoktu. Karargâhtan 'savaş' emri almıştık ve bu emirde bir değişiklik olmadı. Ölene kadar savaşacaktık" diyor.
Mütareke yürürlüğe girerken Kim ve onunla birlikte olan yoldaşları Güney Kore'nin ormanlarla kaplı dağlık bölgelerinde gizlenmişler.
"Askerlerin morali çok bozuktu. Yiyecek ve cephanemiz yok denecek kadar azdı" diyen Kim Mütareke'nin ardından Güney Kore'nin özel birliklerinin dağlık bölgeleri kuşattığını ve Kuzey Koreli, gerillaların tek tek yakalandığını anlatıyor.
Kim Kyo-yong, yakalandıktan sonra 20 yıl Güney Kore'de hapsedilmiş. Şimdi, Güney Kore'deki ailesi yüzünden Kuzey'e geri dönemediğini söylüyor. Ama evini hâlâ çok özlüyor. Zaman zaman internetten Kuzey Kore'nin uydu fotoğraflarına bakarak avunuyor.
Geçmişi böylesine karışık ilişkilere dayanan toplumlarda, futbol karşılaşmaları bile spordan çok siyasî bir anlam taşıyor.
Kuzey Kore milli takımı, Güney Kore takımıyla karşılaşmak için Seul'e geldi.
Bu tür etkinlikler Kim ve yoldaşlarının eski bağlılıklarını hatırlamaları, köklerine geri dönmeleri için bir fırsat. Ancak hangi ülkenin ulusal marşı için ayağa kalkmaları gerektiğine karar vermek göründüğünden daha zor bir karar.
Hiç olmazsa, Kore Savaşı'nın aksine, bu futbol karşılaşmasının kesin bir sonucu var. Bu mücadelenin galibi Kuzey Kore oldu.