MHP’de genel başkan adayı Koray Aydın, olağanüstü kurultay tartışmalarıyla ilgili dün yaşananlar nedeniyle Meral Akşener’i eleştirdi. Aydın, cemaatin Akşener'i desteklediğini de sözlerine ekledi.
Abone olMHP’de genel başkan adaylarından Koray Aydın, NTV canlı yayınında soruları yanıtladı. Aydın, MHP'li muhaliflerin cemaat tarafından desteklendiği iddialarına karşılık "ben bu sözü üzerime almıyorum. Bu işin muhatabı olarak bir arkadaşımız ortaya çıkıyor." dedi.
MHP'deki öne çıkan Genel Başkan adayı Meral Akşener'in cemaatten destek gördüğünü iddia eden Koray Aydın "Bu manada bütün illerde, o illerde yaşayan cemaat mesubu insanların bu tek adayın üzerinde birleşmesi ve bütün mitinglerine ve toplantılarına yoğun organizasyonlar yapması ve bu tür algının Meral Hanım üzerinde yoğunlaşması ortadadır." dedi.
Canlı yayında konuşan Aydın şöyle dedi:
"MERAL AKŞENER'İ CEMAATİN DESTEKLEDİĞİ KESİN"
Bir destek verme organizasyonuna dönüştüğünü biz de görüyoruz. MHP'ye oy veren taban da görüyor. Bu kendisinin bizzat cemaatçi olduğu anlamına gelmiyor. Olup olmadığı konusunda bir fikir sahibi değilim. O sorunun muhatabı da değilim ama bir destek olduğu kesindir. Denebilir ki siyasiler bu tür destekler alabilir. O zaman bu sorunu cevabını sorumlu tutulan arkadaşımız gerekli izahları yapacaktır."
"ORADA YAŞANAN DEMOKRASİ MÜCADELESİ"
Koray Aydın, sözlerine şöyle devam etti.:
"Partimizin genel başkanın yaptığı açıklamalar üzerine benim yorum yapmama ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim. Kendi durumuna göre olayları anlatmış görünüyor.
Ben dün orada yaşananları demokrasi mücadelesi olarak görüyorum. Çünkü oraya binlerce insan koşarak geldiler. Bunlar hareketin temsil yerinde olan arkadaşlarımız. Bu demokrasi mücadelesine destek veren binler vardı orada. Bir amaç uğruna fedakarlık yaparak oraya gelen bu arkadaşlarımızın demokrasi mücadelesini yürekten kutluyor, tebrik ediyorum.
"MUTABAKATLA ORAYA GİTTİK"
Biz orada bir mahkemenin aldığı kararın uygulaması neticesinde toplandık. Karşılıklı alınan kararlara ve bir mahkemenin aldığı kararın icraasının Adalet Bakanlığı’nın uygulamaya koyulmaması üzerine polis barikatları oluşturuldu. Biz de bunu saygıyla karşıladık. Biz bir gün önce adı geçen 4 arkadaşla birlikte bir toplantı yaptık. O toplantıda hukuka saygı gösterilmesi gerektiği, lehimize karar almış olan mahkemenin icraasının uygulanıp uygulanmadığını yerine gidip görerek tespit ettirmek, eğer bu uygulama orada yapılabilecekse devam etmek, bu uygulamanın hukuken yapılamayacağı mümkün olduğu takdirde ise gerekli açıklamaları yaparak oradan ayrılmak şeklinde aramızda bir görüş, bir mutabakat oluştu.
"MERAL HANIM'IN SÖZLERİ MUTABAKATIMIZIN DIŞINDA"
O mutabakata uygun olarak, delegeleri temsilen Yusuf Halaçoğlu orada açıklama yaptı. Daha sonra durum tespiti yapıldı. Avukatlar tutanaklar tuttu. Tutanaklar tutulduktan sonra biz oradan ayrılmaya başladık. Ondan sonraki süreç bizim mutabakatımızda olan bir süreç değildir. Meral Hanım’ın demiri tutarak 'Bir karar gelinceye kadar ben buradan ayrılmayacağım, hadi gelsinler ayırsınlar' şeklindeki sözleri bizim mutabakatımızın dışındadır. Kendisinin bizden ayrıştırarak izlediği bir yol.
"İŞİN CİDDİYETİNE UYGUN DEĞİL"
Bir gece önce de toplandık, aramızda mutakabat sağladık. Ümit Özdağ televizyon programını erteledi, hanımafendinin basın toplantısı vardı, erteledi. Öğleden sonra Anadolu Oteli’nin önüne geldi. 'Kurultay her yerde yapılır' dedi. Kongreyi nerede olursa yapacağını söyledi. Bir gün sonra yine farklı bir yol izleyerek, 4 kişinin mutabakatıyla olan şeyi, daha sonra otobüsün üstüne çıkarak sürdürdü. Böyle bir yol izleneceği bilinseydi arkadaşlarımız da farklı bir yol izlerdi. Üç arkadaşla yapılan toplantının ruhuna, işin ciddiyetine uygun olmadığını düşünüyorum.
"BİZE HAKSIZLIK YAPTI"
Elbette kendisinin ayrı bir yol izlemesi haklıdır. Anlaşılıyor ki, farklı yol çizecek. Bundan sonraki çabalarına biz karışamayız, bizim ilgi alanımıza girmiyor. Toplumda yanlış anlamalara neden olmuştur, sanki biz oradan erken ayrıldığımız gibi bir imaj yaratılması hakkaniyetle, dürüstlükle, samimiyetle yürütülen bir mücadeleye gölge düşürmek anlamına gelir. Bu, hem Ümit Hoca’ya, hem Sinan Bey’e hem de şahsıma haksızlıktır. Biz mutabakata uygun olarak süreci tamamladıktan sonra oradan ayrıldık. 'Erken ayrıldılar' gibi bir söylem doğru değildir. Hakkaniyetli değildir, ahlaki de değildir."