BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Köpek giren eve melek girmez mi?

Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Orhan Çeker'in 'köpek giren eve melek girmez' açıklamasına meslektaşlarından tepki geldi.

Abone ol

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş, "Köpek giren eve melekler girmez" iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, "İslam Dini'ne göre Meleğin girmediği yer yoktur" dedi. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker'in gazetelerde yayınlanan,"Köpek giren eve melekler girmez" şeklindeki açıklamalarına tepki gösteren Ateş, "Halk arasında köpeklere olumsuz bakışın nedeninin bu uydurma hadisler olduğu çok açıktır" ifadesini kullandı. Başta sokak köpekleri ve tüm hayvanlara güzel bir bakış açısı geliştirebilmesi için mevcut olumsuz ve bozuk kültürel temellerinin ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Ateş, "Genç kuşaklarımıza işin doğrusunun öğretilmesi gerekir. Aksi takdirde bu problemler her alanda sürer gider. Şunu hepimiz bilmeliyiz ki, çağımız, hiç bir sorgulama ve eleştiriye tabi tutmadan 1200 sene önce yazılmış kitaplardan bir takım görüş ve rivayetlerin topluma gelişi güzel aktarılma dönemi değildir. Kanaatimce böyle yapanlar yanlış yapıyor ve topluma karşı sorumlulukları olduğu bilinciyle hareket etmiyorlar. Şunu hepimiz biliyoruz ki, günümüzde bir Müslüman'ın Kur'an konusundaki problemi, anlama ve yorumlama problemidir. Geçmiş çağlarda Kur'an'ı tefsir edip yorumlayanların da yaşadıkları çağın kültürel birikimiyle donanmış insanlar olduklarını, onların görüşlerinin de hatalı olabileceğini, eskiyebileceğini unutmamalıyız. Böyle olunca Kur'an'ın çağımıza uygun yorumunun yapılması, akademik bir zorunluluk olduğu kadar, toplumumuza karşı da bir borçtur" diye konuştu. Hadislerin İslam dininin ikinci kaynağını oluşturduğunun da altını çizen Ateş, şunları söyledi: "Hadislere gelince, burada da Müslümanlar olarak karşımıza iki problem çıkmaktadır. İlk problem, hadis dediğimiz bu sözleri gerçekten Hz. Peygamber söylemiş midir? Yoksa başkalarına ait olan bir takım sözler, görüşler O'na isnat edilmiş midir? Uydurulan bir takım yalanlar, Hz. Peygamber'in ağzından çeşitli kitaplara doldurulmuş mudur? Biz bilim adamlarına düşen, çeşitli bilimsel yöntemlerle Hz. Peygamber'e ait olan gerçek hadislerle, O'nun adına uydurulmuş yalanları birbirinden ayırmak, toplumu da bu konuda aydınlatmaktır. Kısacası bu konudaki ilk problem kaynak problemidir. O yüzden bizler, kitaplarda gördüğümüz bir rivayet ya da bilgiyi eleştiri süzgecinden geçirmeden topluma aktarmayız. Makale veya kitaplarımızda kullanmayız. Hz. Peygamber'e ait olanla olmayanı ayırt edebilmek, bu çok önemli bir konudur. Her İlahiyatçının bu konuda aynı başarıyı gösterdiği elbette söylenemez. Hadisler konusunda karşımıza çıkan ikinci önemli problem ise, aynen Kur'an konusunda olduğu gibi, anlama ve yorumlama problemidir. Hz. Peygamber'e ait olduğu kesin olan hadisleri doğru bir şekilde anlamlandırıp yorumlayabilmek, buradan toplumumuza mesajlar çıkarabilmek. Bu husus da elbette çok önemlidir. Yanlış yorumların, yanlış anlamlandırmaların Hz. Peygamber'in yanlış anlaşılmasına sebep olacağı açıktır." Hz. Peygamber'e ait hadislerle O'na ait olmayanların iyi ayırt edilmesi gerektiğini de belirten Ateş, sözlerine şöyle devam etti: "Bu ayrımı iyi yapamazsak, O'na ait olmayanları ayırt edemezsek, örneğin, karşımıza merhamet ve sevgiyi emretmeyen bir din, hayvanları, köpekleri sevmeyen, bunların yanımızda bulundurulmasını şiddetle yasaklayan bir peygamber anlayışı çıkar ki, bunun yanlışlığı çok net bir biçimde ortadadır. Günümüzde bir hekim, gerekli tıbbi tetkikleri yaptırmadan hastasına nasıl ki teşhis koymuyorsa, bir ilahiyatçı da iyice araştırmadan, eleştiri ve sorgulama süzgecinden geçirmeden, günümüzde o konuyu önceden araştıranlar var mı? Hangi sonuçlara varmışlar diye en küçük bir zahmete katlanmadan bir konuda konuşmamalıdır. Hele hele sanki o devirde yaşıyormuşuz gibi, bin sene önce yazılmış kitaplardan gelişigüzel nakillerde bulunmamalıdır. Şunu bir kez daha yenileyeyim ki, köpek bulunan eve meleklerin girmeyeceğinden bahseden rivayetler güvenilir değildir. Bakın bunlara rivayetler diyorum, fakat hadis demiyorum, çünkü bunların Hz. Peygamber'e ait oluşu söz konusu değildir, kendilerinde kaynak problemi vardır. Bu rivayetlerle amel edilmez, bunlar dinde delil olmaz. Bunlara dayanılarak evde köpek beslemenin haram olduğu söylenemez. Ayrıca hepimiz bilmeliyiz ki, Dinimize göre meleğin girmediği yer yoktur. İnsanın işlediği davranışlarını yazan Yazıcı Melekler, Koruyucu Melekler de insanın yanından hiçbir zaman ayrılmazlar."