Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fetullah Arık'tan Konya'yı korkutan çalışma
Abone olYapılan son araştırmalar, Karapınar yakınlarında yer kabuğunun çökmesi sonucu oluşan, giderek ilçe merkezine doğru yaklaşan obrukları, eski bir göl tabanı olan Konya Kapalı Havzası'nın güneyinde yaklaşık 200 kilometre uzunluğundaki bir hat boyunca gelişen fayların tetiklediğini ortaya koyduğu iddia edildi.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fetullah Arık, Konya'nın, ovanın büyük bölümünü kaplayan ancak zaman içinde küçülerek Tuz Gölü ile sınırlanan Büyük Konya Gölü'nün tabanı üzerinde kurulu olduğunu söyledi.
Buna rağmen Türkiye'nin deprem açısından en güvenli yerlerinden biri olan Konya'da, özellikle Karapınar ilçesi yakınlarında yoğunlaşan, yer kabuğunun aniden çökmesiyle oluşan obrukların dünyanın en ilginç yeryüzü şekillerinden biri olduğunu vurgulayan Arık, derinlikleri 100 metreye ulaşabilen dairesel şekildeki bu çöküntülerin ülkemiz turizmi açısından da önemli değerler olduğunu belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Arık, obrukların, yer altındaki kireçli kayaçların, içinden akan yeraltı suları nedeniyle eriyip zamanla mağaralar oluşturmaları, yukarı doğru genişleyen bu boşlukların üstündeki yükü taşıyamaz hale geldiği noktada aniden çökmesiyle oluştuğunu vurguladı.
Obrukların oluşumuna kolaylık sağlayan yeraltındaki kireç taşı, killi kireç taşı ve marn'ların (kil oranı yüksek kireç) Karapınar ilçesi yakınlarında yoğun olarak bulunduğunu anlatan Arık, "Bölgede yer alan Karacadağ, Üzecek Dağı, Hasandağı gibi sönmüş volkanların da bu obrukların oluşmasına etkisi var. Şöyle ki; bu volkanlar binlerce yıldır aktif olmamalarına rağmen süregelen volkanik faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan karbondioksit, sülfat, hidrojensülfit gibi gazların, yeraltı sularına karışıp onları daha eritici ve asitli hale getirerek, geçtikleri noktalardaki kireç taşları ve benzeri kayaçların çok daha çabuk erimelerine neden oluyor" dedi.
Ancak son yıllarda, ani çökmeler nedeniyle bölgedeki canlılar için risk oluşturan obrukların oluşumlarında artış gözlendiğine dikkati çeken Arık, şunları kaydetti:
"Konya'nın Çumra ilçesinden Karapınar'a, Karapınar'dan Aksaray'ın Eskil ilçesine kadar, yaklaşık 200 kilometrelik hat boyunca, büyüklü küçüklü yaklaşık 100'e yakın obruk bulunuyor. Son yıllarda oluşan obruklar, giderek Karapınar ilçe merkezine doğru yaklaşma eğilimi gösteriyor. Obruklar, büyük bir turizm zenginliği taşısa da beraberinde getirdiği riskler nedeniyle bölge, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden jeoloji mühendisleri, MTA ve Devlet Su İşleri uzmanları tarafından jeolojik, hidrojeolojik, sismik ve tektonik açıdan inceliyor."
Yapılan son araştırmaların, bölgedeki obrukların gömülü fay zonlarıyla ilişkili olduğunu ortaya koyduğunu açıklayan Arık, "Çünkü bu obruklar aynı hat üzerinde bulunuyor. DSİ ve MTA tarafından yapılan çalışma da buna işaret ediyor" dedi.
Konya yerleşim alanı ve güneyinin; kentin hemen batı sınırını oluşturan yaşıt kayaç tabakalarına göre, yaklaşık 10 milyon yıldan beri bin metre çöktüğünü ve şuan üzerinde bulunulan zeminin gölsel ortamda oluşmuş gevşek, kırıntılı ve karbonatlı kayaçlardan oluştuğunu ifade eden Arık, şunları kaydetti:
"Temel kayaçlar oldukça derinde bulunduğu için, şu an belirlenen bu kırık hat, yüzeyde çok fazla izlenemiyor. Bu fay zonunun ortaya çıkan, son dönemde de oluşumu artan obruklarla daha da belirlinleştiğini düşünüyoruz. Sadece Karapınar ilçe merkezi ve üzerindeki köy ve bölgede yayla olarak tabir edilen mezra tipi yerleşim birimleri değil, Konya-Ereğli karayolunu da etkileyecek nitelikte... Tedbir alınması gerekiyor. Ayrıca bölgedeki yerleşim birimleri ve ağır tonajlı iş makineleriyle tarım yapan üreticilerin güvenliği için, çok daha ayrıntılı jeolojik çalışmaların yapılması, oluşacak yeni obrukların belirlenmesi ve yöre halkının uyarılması gerekiyor."
Bu fay deprem üretebilir mi?
Kırıkların oluşmasının bölgede yıkıcı olmayan orta büyüklükte depremler üretebileceğini, Karapınar çevresinde kaydedilen yaklaşık 3 büyüklüğündeki bugüne kadar olan depremlerin de muhtemelen bu fay zonundan kaynaklanmış olabileceğini anlatan Arık, Karapınar'ın Türkiye'de yıllık metrekareye 250 kilogramla en az yağış alan bölgesi olduğuna dikkati çekti.
Arık, bölgede devam eden kuraklık ve tarımsal amaçla yoğun şekilde yeraltından su çekilmesinin, obruk oluşumlarının son yıllarda artmasına etkisinin de ya yadsınamayacağını kaydetti.