Konut kredilerinin Gayri Safi Milli Hasılaya oranı ekonomiyi tehdit edici boyutta mı? Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, cevapladı.
Abone olMerkez Bankası Başkanı Erdem Başçı konut kredilerinin ekonomideki payının düşük olduğunu belirterek, ''Dolayısıyla biz buradaki gelişmeleri kontrollü bir şekilde sürdürebilirsek, dikkatli bir şekilde ele alabilirsek, o zaman şu anda buradan herhangi bir sorun beklememiz için hiç bir sebep yok'' dedi.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Ekonomi Koordinatörlüğü'nce oluşturulan Kriz İzleme Grubu tarafından hazırlanan ''Avrupa Birliği Borç Krizi ve Türkiye'ye Yansımaları'' başlığındaki analizin kamuoyuna duyurulması amacıyla SDE Konferans Salonunda düzenlenen panelde konuşan Başçı, Avrupa Birliği ve avro bölgesi ile ilgili sorunların sürekli gündemde olduğunu ve bu sorunları herkesin yakından takip ettiğini söyledi.
Başçı, küresel krizle ilgili olarak iki dönem olduğunu, bunların ''Lehman krizi'' dönemi ve ''Avrupa borç krizi'' dönemi olduğunu bildirdi.
Bunların arasındaki farka da değinen Başçı, ''Lehman krizi''nin daha küresel bir etki gösterdiğini, Avrupa borç krizinin ise daha seçici bir etki yaptığını ifade etti.
''Lehman krizi''nin, akut bir kriz olduğunu, ''Avrupa borç krizi''nin ise daha ziyade kronik bir kriz özellikleri gösterdiğini belirten Başçı, ''Avrupa borç krizi''nin daha uzun süreli etkileri olan bir krize benzediğini söyledi.
Yaptığı sunumda Yunanistan, İtalya, İrlanda ve İspanya'yı ele aldığını anlatan Başçı, Yunanistan ve İtalya'daki problemin, ağırlıklı olarak kamu borç yükünün çok fazla olması, İrlanda ve İspanya'daki problemin ise ağırlıklı olarak tüketicilerin borç yükünün aşırı olması ve bunun bankacılık sektörü aracılığıyla tekrar kamu borcuna dönüşmesi problemi olduğunu ifade etti.
Bu 4 ülkenin de borç yükünün, Maastricht kriterlerinin üzerinde olduğunu belirten Başçı, şunları kaydetti:
''Bu özel sektörle ilgili, hane halkıyla ilgili borçlanma nereden kaynaklanıyor diye baktığımızda konut kredilerinden kaynaklandığını görüyoruz. Burada enteresan bir gelişme olmuş. 1996'dan itibaren hepsini 100 olarak başlatırsak, buradaki artış en fazla İrlanda'da.
Konut fiyatları 2006'da İrlanda'da 4 katına çıkmış. Bu, makul bir artış değil. Buna şimdi baktığımızda bunun böyle makul bir artış olmadığını görüyoruz ama o zaman herkes bunu memnuniyetle karşılıyordu, herkes zenginleşiyordu ama bu, sanal bir zenginlikti. Konutun fiyatları artınca bunlar teminat olarak gösterilip, daha fazla borçlanıldı. Hoş bir döngü ama aslında gerçek olmayan bir sanal servetin tüketilmesi diye bakabiliriz.
Benzer gelişmeler İspanya'da da vardı. İspanya'da 2007 sonu ve 2008 başında tepe nokta görüldü. ABD'de ise endeks 100'den yaklaşık 200'e kadar çıkmıştı aynı süre zarfında, dolayısıyla İrlanda ve ve İspanya'daki problem çok daha büyük. Konut fiyatlarındaki şişme ve daha sonra oradaki düşüş, bunun bankacılık sektörüne yansımaları ve onun da daha sonra kamu borcuna dönüşerek kamu maliyesini bozması.''
''Aşırı borç yükü büyümeye zarar veriyor''
Bu ülkelerin kamu borçlarına bakıldığında ise Gayri Safi Milli Hasılaları'na oranla oldukça yüksek seviyelere ulaştığını belirten Başçı, İspanya'da bu oranın yüzde 60'lar civarında, İrlanda'da yüzde 80'in üzerinde, ABD'de ise yüzde 70'in üzerinde olduğunu bildirdi.
Bunların çok yüksek borç yükleri olduğunu vurgulayan Başçı, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bunlar belli bir eşiği geçtiği zaman büyümeyi de vurmaya başlıyor. Aşırı borç yükü büyümeye zarar veriyor. Türkiye'ye baktığımızda Türkiye bu işin daha başlangıcında. Konut kredilerinin Gayri Safi Milli Hasılaya oranı bizde şu anda son derece düşük. Dolayısıyla biz buradaki gelişmeleri kontrollü bir şekilde sürdürebilirsek, dikkatli bir şekilde ele alabilirsek, o zaman şu anda buradan herhangi bir sorun beklememiz için hiç bir sebep yok. Konut fiyatlarına gelince, Türkiye'de bir konut fiyat endeksi yoktu. Onunla ilgili Merkez Bankası resmi bir istatistik başlattı ve orada baktığımızda son 1-2 yıllık dönemde konut fiyatlarında öyle önemli bir artış gözlenmiyor ama bu konuları yakından izlemek gerekir.''