Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, konkordato talep edenleri ilgilendiren emsal bir karara imza attı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, "Covid-19 pandemisinin sebep olduğu olumsuz etki, konkordatonun tasdiki için bir neden olarak kabul edilemez" dedi.
Abone olİHA muhabirinin İçtihat Bülteni'nden edindiği bilgiye göre, sanayi ve iş makineleri ile bunlara ait yedek parça üretimi yapan şirket, vekil avukat aracılığıyla, son dönemde mali güçlük içerisine düştüğünü ve iflas etmesi yerine ticari hayatına devam etmesinin müvekkili gibi alacaklıların da yararına olduğunu, bu yüzden konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etti.
İlk derece mahkemesi, talebi kısmen kabul etti
Yargılama sonunda, konkordato komiserler kurulunun önceki raporlarını da dikkate alan ilk derece mahkemesi, "Konkordato talep eden şirketin iflas etmesi durumunda, imtiyazsız alacaklıların herhangi bir tahsilat yapamayacakları gibi, imtiyazlı alacaklıların da alacaklarının tamamına kavuşamayacağı ihtimalinin güçlü olduğu, konkordato tasdik projesine göre 'Adi alacaklılara Aralık 2020 tarihinden başlamak üzere 36 ay vade ile 4'er aylık eşit taksitler hâlinde talep eden tarafından ödenmesine' ilişkin teklifin, İİK'nin 302/3. maddesinin gerektirdiği kaydedilmiş alacaklıların dörtte birini ve adi alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edildiği ve İİK'nin 305. maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin adi alacaklar yönünden kabulüne, şirketin rehinli alacaklıya yönelik teklifinin alacaklı tarafından kabul edilmediği, böylece şartların oluşmadığı anlaşıldığından talep eden şirketin rehinli alacaklıya yönelik konkordato projesinin tasdik talebinin reddine" karar verdi.
Bölge Adliye Mahkemesi, konkordato tasdik talebinin reddine karar verdi
Bölge Adliye Mahkemesi, "Şirketin borca batık olmadığı gibi kısa vadeli borçlarını derhal ve tam olarak ödeyebilecek güçte olduğu ve dolayısıyla konkordatonun temel koşulu olan ‘borçları vadesinde ödeyememe’ koşulunun oluşmadığı, bu hâliyle ‘Aralık 2020 tarihinden başlamak üzere 36 ay vade ile 4'er aylık eşit taksitler halinde ödeme’ şeklinde formüle edilen konkordato projesinin alacaklıları faiz haklarından mahrum eden ve zarara uğratacak şekilde vade uzatımı niteliğinde olduğu, şirketin konkordatoyu amacının dışında ve bir finansman enstrümanı olarak kullandığının anlaşıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve konkordato tasdik talebinin reddine" karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesi, kararını süresi içinde konkordato talep eden şirket vekili ve alacaklılar temyiz etti.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, kararı bozdu
Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, "Her ne kadar dava tarihi nazara alındığında henüz etkileri görülmemiş olsa da covid-19 salgınının dünya tarihinin son 100 yılda gördüğü en büyük sosyal ve ekonomik krize yol açtığı tartışmasızdır. Global ölçekte devam eden böyle bir kriz ortamında amaç, ticari ve ekonomik hayatın devamını sağlayarak bu ortamdan en az hasarla çıkmak olmalıdır. Kanunumuzda düzenlenen konkordato müessesi tam da bu amaca hizmet etmek için ideal bir uygulamadır. Bu itibarla, salt sayısal ve dönemlik verilere bakarak sonuca varmak konkordatonun ruhuna aykırı olacaktır. Alacaklıların çoğunluğu tarafından kabul edilen ve başarıya ulaşma şansı olmayan konkordato projesine mahkemenin müdahalesi bu amaç çerçevesinde değerlendirilerek makul görülmelidir. Sadece borçlarını ödeyemeyen değil, ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlunun da konkordato talebinde bulunma hakkı vardır. İlk derece mahkemesinin kararına dayanak yapılan komiser raporu borçlunun kısa vadede borçlarını ödeyememe tehlikesi içinde olduğunu rapor etmiştir. Bütün bu açıklamalar ışığında, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir" şeklinde kararı bozdu.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında direndi
Bölge Adliye Mahkemesi özetle, "Konkordato yeni bir sözleşme/mahkeme kararı iken, mücbir sebebin mevcut bir sözleşmeden doğan edimin ifa edilememesinin hukuka uygunluk nedeni olduğu, talep edenin bir alacaklısına olan borcunu ödeyememesi ve bunun da covid-19 pandemisinin oluşturduğu mücbir sebebe dayandığını belirtmesi hâlinde mahkemenin borçlunun hukukî durumunu sonraki imkânsızlık hükümlerine göre değerlendireceği, ancak mücbir sebebin başlı başına bir sözleşmenin kurulma nedeni olarak kabul edilemeyeceği, yani bir kimsenin mücbir sebebe dayalı olarak karşısındakini yeni bir sözleşme yapmaya zorlayamayacağı, açıklanan nedenle konkordatonun covid-19 pandemisinin oluşturduğu olumsuz etkiyi gidermenin metodu olmadığı, diğer yandan talep eden şirketin çok sayıda alacaklısının, hatalı tablolarla yanıltıldığı da gözetildiğinde tıpkı talep eden şirket gibi malî zorluk içinde olduğu, talep eden şirketten kolaylıkla alabileceği ve dolayısıyla ödemelerinde kullanabileceği parayı çeşitli sebeplerle geç ya da hiç alamamasının da adil olmadığı" gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı süresi içinde konkordato talep eden vekili ve alacaklı banka vekilince temyiz edildi.
"Covid-19 pandemisinin sebep olduğu olumsuz etki konkordatonun tasdiki için bir neden olarak kabul edilemez"
Direnme kararını ele alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, "Konkordato, borçlunun borçlarını ödemek için alacaklılarla mahkemenin de onayı ile yaptığı bir sözleşme/anlaşmadır. Konkordato mahkeme kararı ile ortaya çıkan yeni bir sözleşme/anlaşma olup, mücbir sebep ise, mevcut bir sözleşmenin ifa edilememesinin hukuka uygunluk nedenidir. Mücbir sebep, başlı başına bir sözleşmenin/anlaşmanın nedeni olamayacağı gibi, mücbir sebebe dayalı olarak da bir tarafın sözleşme yapmaya zorlanması mümkün değildir. Bu nedenle covid-19 pandemisinin sebep olduğu olumsuz etki konkordatonun tasdiki için bir neden olarak kabul edilemez. Bu nedenle Özel Dairenin konkordatonun tasdiki aşamasında covid-19 pandemisinin sebep olduğu ekonomik etkilerin tasdik kararında dikkate alınması gerektiği yönündeki bozma gerekçesi yerinde değildir" diyerek covid-19 pandemisinde yaşanan olumsuz koşulların konkordatonun tasdiki için yeterli olmadığını belirtti.