BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Komşuda medya skandalı büyüyor

Yunanistan'da bazı gazetecilerin devletten maaş aldığının ortaya çıkması ülkeyi karıştırırken, gerilim giderek tırmanıyor. Kamuoyunda etik tartışması yaşanıyor.

Abone ol

Yunanistan'da bazı gazetecilerin devletten maaş aldığının ortaya çıkması ülkeyi karıştırırken, gerilim giderek tırmanıyor. Gazeteler ve televizyonlar, yargı-Kilise skandalına geniş bir biçimde yer verirken, Hükümet ile Atina Gazeteciler Sendikası (ESHEA) arasında Yunan basınının deyimiyle ''savaş'' çıktı. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Teodoros Rusopulos'un bazı gazetecilerin birden fazla kamu kuruluşunda görev yaptıklarını ve bunun meslek etiğine uygun olmadığını söylemesiyle başlayan tartışma, hükümetin kamu sektöründe görevli yaklaşık bin 400 gazetecinin ismini ESHEA'ya vermesi ve Sendika'nın bu isimleri internet sitesinde yayımlamasıyla tırmandı. Yunan basını, söz konusu listenin devlet radyo ve televizyonları ile kamu haber ajanslarında çalışanları içermesi nedeniyle bu basın mensuplarından hangilerinin Rusopulos'un deyimiyle mesleki etiğe aykırı davrandıklarını saptamanın mümkün olmadığını belirtirken, Rusopulos da ayıklama yapılmadan isimlerin kamuoyuna açıklanmasını sert bir biçimde eleştirdi. ESHEA ise söz konusu isimleri şeffaflık kaygısıyla yayınladıklarını ve hükümetin amacının gazetecilik etiğini gözetmek değil, PASOK döneminde kamu kuruluşlarında işe alınan basın mensuplarının yerine kendi taraftarlarını getirmek olduğunu savundu. Yunanistan'da basın mensuplarının birden fazla medya kuruluşunda çalışmaları ve bu arada kamu kuruluşlarında görev almaları yıllardır süren bir uygulama. ESHEA'nın tüzüğünde, üyelerinin hangi etik kurallar çerçevesinde çalışacaklarına ilişkin maddelerde de, basın mensuplarının bir veya birden fazla kamu kuruluşunda görev almalarını engelleyen bir düzenleme bulunmuyor. Aralarında Aristidis Manolakos ve Nikos Kiaos gibi eski ESHEA başkanlarının da bulunduğu bazı meslek ileri gelenleri, Yunanistan'da gelenek haline gelmiş olan kamu ve özel sektör kuruluşlarında aynı anda çalışmanın yaratabileceği ''Çıkar çatışmalarının'' önlenmesi için meslek içi kuralların yeterli olmadığını, bunun için yasal düzenleme gerektiğini savunuyorlar. Bazı gazeteciler de Rusopulos'un, devlet radyo televizyonları ve haber ajanslarını 1997 yılında çıkarılan yasa değiştirilerek, kamu kuruluşu statüsünden çıkarmayı ve çok sayıda personel alımının yolunu açmaya çalıştığını öne sürüyor. KİLİSE SKANDALI Yunanistan'da Kilise, yargı ve medya mensupları, aralarından bazılarının görevlerinden kaynaklanan güçlerini kötüye kullandıkları iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Yunanistan Kilisesi'nin üst düzey üyelerinin de karıştığı, bazı yargıçların rüşvet karşılığı, başta uyuşturucu sanıkları olmak üzere, bazı davalarda sanıkların lehine karar verdikleri iddiaları sonucu yaklaşık 20 yargıç hakkında soruşturma açıldı. Yargıçlarla sanıklar arasında bağlantı sağladığı iddia edilen Papaz Yakovos Yossakis hakkındaysa tutuklama emri çıkarıldı. Mora Yarımadası'nın güneyindeki Kithira adasından 1997 yılında tarihi eser çalmak suçlamasıyla da karşı karşıya olan Yossakis'in, Yunanistan Kilisesi Başpiskoposu Hristodulos'a yakın çevresinden olduğu iddiası gündeme getirilirken, Attika Metropoliti Pandeleimon'un da yargıya müdahale eden din adamları arasında olduğu öne sürüldü. Metropolit Pandeleimon ayrıca, bazı özel televizyon kanalları tarafından ses kasetleri yayınlanarak, eşcinsel ilişkiler içinde olmakla suçlandı. Bu arada Tesalya Metropoliti Teoklitos'un da bir gece kulübünde uyuşturucu maddelerle ilgili bir suçlama nedeniyle polis tarafından gözaltına alındığı, ancak konunun sessizce kapatıldığı öne sürüldü. Yunanistan Kilisesi'nin ''Temizleneceğini'' açıklayan Başpiskopos Hristodulos, Kilise Yüksek Kurulu'nu suçlanan din adamlarının savunmalarının alınması için toplantıya çağırırken, bir televizyon kanalı da Başpiskopos Hristodulos'un bu göreve getirilmeden önce bir uyuşturucu davasına sanık lehinde müdahale ettiğine ilişkin belge bulunduğunu duyurdu. Yunan basını, Yunan halkının en güvendiği kurumlar olan Kilise ve yargıdaki çürümüşlüğün ortaya dökülüşünü şoke olmuş bir biçimde izlediği yorumunu yaptı.