BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Koltuk benim değil mi gitmiycem, gitmiycem!

Cumhurbaşkanlığı görevini 28 Ağustos'ta Erdoğan'a devretmeye hazırlanan Abdullah Gül, Köşk'te veda resepsiyonu verdi dün gece...

Cumhurbaşkanlığı görevini 28 Ağustos'ta Erdoğan'a devretmeye hazırlanan Abdullah Gül, Köşk'te veda resepsiyonu verdi dün gece...

Aynı dakikalarda ben de CNN Türk'te "AK Parti'de başbakan kim olacak?" konulu bir tartışma programına davetliydim. Stüdyoda programın başlamasını beklerken karşımdaki ekrana gözüm ilişti.

Resepsiyondan notlar aktaran CNN Türk muhabiri, "Kemal Kılıçdaroğlu yoğun programı nedeniyle resepsiyona katılamadığını açıkladı" diyordu.

Seçim sonuçları açıklandığından beri sokağa çıkamayan CHP lideri evdeki yoğun programından dolayı resepsiyona katılamamış!

Muhabir de haklı!

"Halkın her seçim sonrası Kılıçdaroğlu'na verdiği 3 günlük ev hapsi henüz sora ermediği için resepsiyona katılamadı" diyecek hali yok ya...

Yayına çıkmadan önce Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ismini birkez daha yanlış telafuz etmemek için ezber çalışması yapıyordu herhalde...

Aslında dün ortaya çıkma ihtimali vardı ama, hiç beklemediği birşey oldu.

Emine Ülker Tarhan, Nur Serter, Muharrem İnce, Süheyl Batum gibi ulusalcı isimler genel merkezde kendisini yerden yere vurup, "Derhal makamdan çekil ve kurultayı topla" diye fırça atınca çıkmaktan vazgeçti.

Burada izin verirseniz bir parantez açıp, bu ekibin yaptığı açıklamaya değineyim. Sonra Kılıçdaroğlu'na geri döneceğim.

Emine Ülker Tarhan başarısızlığın nedenini şu sözlerle açıklıyor:

"CHP Gezi ruhundan, Atatürk'ten uzaklaşmış ve seçimi kaybetmiştir. Seçim sonuçları için başarılı demek CHP tabanının aklıyla alay etmektir. "

Gördünüz mü teşhisi?

CHP, 22 milyon oy alan bir insanı, on bin kişiyle devireceğine inanan gezizekalılar topluluğunun taşıdığı ruhtan uzaklaştıkları için seçimi kaybetmiş!

Sanki normalde cok kazanıyorlarmış da, geziden uzaklaşınca kaybetmeye başlamışlar! Gezi ruhunu tuz ruhuyla karıştırıp, bir de Atatürk'ün ruhunu çağırsalarmış seçimi çok rahat kazanırlarmış!

Ben tabip olsam, şu sözleri dinlediğim an elimdeki bütün ambulansları CHP genel merkezine yönlendirir, "Tuttuğunuzu getirin, bunların durumu vahim" derdim.

Yahu ablam!

Halk bu CHP'yi ne zaman sevdi? Bu memlekette serbest seçimler yapılalı beri CHP ne zaman halktan destek aldı ki? Halkın uğruna seve seve canını vereceği değerlere savaş açanlar bu ülkede ne zaman kazandı?

Halk dersiniz halkı tanımazsınız. Hak dersiniz hakkı bilmesınız. Nutuku bilmeden sabah akşam nutuk atarsınız. Cumhuriyet dersiniz, Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanı kim varsa onunla iş tutarsınız ve adınız da Cumhuriyet Halk Partisi! Siz bu kafayla bin lider de değiştirseniz arpa boyu yol alamazsınız!

Parantezi burada kapatalım ve tekrar Kemal Kılıçdaroğlu'na dönelim!

Ben yazıya başlamadan evvel son gelişmelere göz atayım dedim.  Gördüklerime inanamadım! Bizim Kemal Kılıçdaroğlu evinin camında ve birilerine el sallıyor!

Sokağa bakıyorum, 3-5 kişi hariç bomboş. Kılıçdaroğlu'na bakıyorum camdan sarkmış tam bir zafer edasıyla gülüyor ve etrafı selamlıyor!

Balkon konuşmasına alışmıştık ama bunu ilk kez görüyorum.

Pencere konuşması mı o?

İş bununla kalsa iyi!

Evdeki yoğun programının arasında zaman bulmuş ve Habertürk muhabirine seçim sonuçlarını nasıl yorumladığını anlatmış.

Bakın ne diyor:

"AKP’nin içindeki karışıklıklar dışarı yansımasın diye CHP’ye yönelik böyle bir operasyon yapılıyor."

Canını yediğiminin kediciği!

Kendi hezimetini unutmuş. Elindeki çatı uçmuş, geride kalan çatısız binası enkaz gibi çökmek üzere ama o hala Abdullah Gül meselisinin AK Parti'yi bölmesinden medet umuyor!

Gezicilere göz kırptı, olmadı. Cemaate göz kırptı, tutmadı. Kemalist faşistlere göz kırptı, uymadı. Sosyal demokrata göz kırptı, yemedi. Ülkücülere göz kırptı, sarmadı. DHKP-C'lilere göz kırptı, o da olmadı.

Şimdi de Abdullah Gül'e göz kırpıyor "Bi kıyak yapsana" diye...

Gerçi Abdullah Gül meselesinin AK Parti'de bir parçalanmaya neden olması için bekleyen sadece o değil. Şu siyaset dünyasındakileri izlerken National Geographic'te akbabalar ve çakallar belgeselini izlemiş gibi oluyorum.

Aslan Tayyip, ceylan Abdullah'ı yiyecek. Kaplan görünümlü AK Partili vekillerden bazıları Aslan'ın payına ortak olmak isteyecek ve gümbürtü kopacak! Hal böyle olunca ormanda hüküm sürme sırası onlara gelecek.

Bunlardan biri de MHP'yi CHP'nin vagonu haline getiren Devlet Bahçeli...

Muhterem dün isyan bayrağı açan CHP'lilere öfkelenmiş, "CHP’li muhalif vekiller aceleci davrandı" diye buyurmuş.

Ben de bunların her seçim sonrası bu hallerine bayılıyorum. Tıpkı Polyanna gibi her yenilgiden bir mutluluk çıkarıyorlar. Erdoğan, sigara içmemesine rağmen 12 yılda bir tiryakinin sigara içmeye çıktığından daha fazla balkona çıkmış, Bahçeli hala, "İsyan etmekte aceleci davrandılar" diyor.

MHP'nin 40'ıncı yılında iktidar olmaması kendisine dokunmuş olmalı ki, 40 yenilgi almadan gitmeye niyeti yok!

Kılıçdaroğlu da ondan ders almış olmalı ki kendisine isyan bayrağı açan muhalifleri, "Gitmiycem gitmiycem. Benim degilmi koltuk, gitmiycem. Daha 5 seçim kaybettim gitmiycem. 12 yapmadan gitmicem" diyerek püskürtüyor!

Adamlar haksız değil aslında!

Arkalarında gitmelerini istemeyen yüzde 52'lik AK Partili bir kesim var nasılsa...