Koltuk benim değil mi gitmiycem, gitmiycem!
Cumhurbaşkanlığı görevini 28 Ağustos'ta Erdoğan'a devretmeye hazırlanan Abdullah Gül, Köşk'te veda resepsiyonu verdi dün gece...
Cumhurbaşkanlığı görevini 28 Ağustos'ta Erdoğan'a devretmeye
hazırlanan Abdullah Gül, Köşk'te veda resepsiyonu verdi dün
gece...
Aynı dakikalarda ben de CNN Türk'te "AK Parti'de başbakan
kim olacak?" konulu bir tartışma programına davetliydim.
Stüdyoda programın başlamasını beklerken karşımdaki ekrana gözüm
ilişti.
Resepsiyondan notlar aktaran CNN Türk muhabiri, "Kemal
Kılıçdaroğlu yoğun programı nedeniyle resepsiyona katılamadığını
açıkladı" diyordu.
Seçim sonuçları açıklandığından beri sokağa çıkamayan CHP lideri
evdeki yoğun programından dolayı resepsiyona katılamamış!
Muhabir de haklı!
"Halkın her seçim sonrası Kılıçdaroğlu'na verdiği 3 günlük
ev hapsi henüz sora ermediği için resepsiyona katılamadı"
diyecek hali yok ya...
Yayına çıkmadan önce Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ismini birkez daha
yanlış telafuz etmemek için ezber çalışması yapıyordu
herhalde...
Aslında dün ortaya çıkma ihtimali vardı ama, hiç beklemediği birşey
oldu.
Emine Ülker Tarhan, Nur Serter, Muharrem İnce, Süheyl Batum gibi
ulusalcı isimler genel merkezde kendisini yerden yere vurup,
"Derhal makamdan çekil ve kurultayı topla" diye
fırça atınca çıkmaktan vazgeçti.
Burada izin verirseniz bir parantez açıp, bu ekibin yaptığı
açıklamaya değineyim. Sonra Kılıçdaroğlu'na geri döneceğim.
Emine Ülker Tarhan başarısızlığın nedenini şu sözlerle
açıklıyor:
"CHP Gezi ruhundan, Atatürk'ten uzaklaşmış ve seçimi
kaybetmiştir. Seçim sonuçları için başarılı demek CHP
tabanının aklıyla alay etmektir. "
Gördünüz mü teşhisi?
CHP, 22 milyon oy alan bir insanı, on bin kişiyle devireceğine
inanan gezizekalılar topluluğunun taşıdığı ruhtan uzaklaştıkları
için seçimi kaybetmiş!
Sanki normalde cok kazanıyorlarmış da, geziden uzaklaşınca
kaybetmeye başlamışlar! Gezi ruhunu tuz ruhuyla karıştırıp, bir de
Atatürk'ün ruhunu çağırsalarmış seçimi çok rahat kazanırlarmış!
Ben tabip olsam, şu sözleri dinlediğim an elimdeki bütün
ambulansları CHP genel merkezine yönlendirir, "Tuttuğunuzu
getirin, bunların durumu vahim" derdim.
Yahu ablam!
Halk bu CHP'yi ne zaman sevdi? Bu memlekette serbest seçimler
yapılalı beri CHP ne zaman halktan destek aldı ki? Halkın uğruna
seve seve canını vereceği değerlere savaş açanlar bu ülkede ne
zaman kazandı?
Halk dersiniz halkı tanımazsınız. Hak dersiniz hakkı bilmesınız.
Nutuku bilmeden sabah akşam nutuk atarsınız. Cumhuriyet dersiniz,
Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanı kim varsa onunla iş tutarsınız
ve adınız da Cumhuriyet Halk Partisi! Siz bu kafayla bin lider de
değiştirseniz arpa boyu yol alamazsınız!
Parantezi burada kapatalım ve tekrar Kemal Kılıçdaroğlu'na
dönelim!
Ben yazıya başlamadan evvel son gelişmelere göz atayım dedim.
Gördüklerime inanamadım! Bizim Kemal Kılıçdaroğlu evinin camında ve
birilerine el sallıyor!
Sokağa bakıyorum, 3-5 kişi hariç bomboş. Kılıçdaroğlu'na bakıyorum
camdan sarkmış tam bir zafer edasıyla gülüyor ve etrafı
selamlıyor!
Balkon konuşmasına alışmıştık ama bunu ilk kez görüyorum.
Pencere konuşması mı o?
İş bununla kalsa iyi!
Evdeki yoğun programının arasında zaman bulmuş ve Habertürk
muhabirine seçim sonuçlarını nasıl yorumladığını anlatmış.
Bakın ne diyor:
"AKP’nin içindeki karışıklıklar dışarı yansımasın diye
CHP’ye yönelik böyle bir operasyon yapılıyor."
Canını yediğiminin kediciği!
Kendi hezimetini unutmuş. Elindeki çatı uçmuş, geride kalan çatısız
binası enkaz gibi çökmek üzere ama o hala Abdullah Gül meselisinin
AK Parti'yi bölmesinden medet umuyor!
Gezicilere göz kırptı, olmadı. Cemaate göz kırptı, tutmadı.
Kemalist faşistlere göz kırptı, uymadı. Sosyal demokrata göz
kırptı, yemedi. Ülkücülere göz kırptı, sarmadı. DHKP-C'lilere göz
kırptı, o da olmadı.
Şimdi de Abdullah Gül'e göz kırpıyor "Bi kıyak
yapsana" diye...
Gerçi Abdullah Gül meselesinin AK Parti'de bir parçalanmaya neden
olması için bekleyen sadece o değil. Şu siyaset dünyasındakileri
izlerken National Geographic'te akbabalar ve çakallar belgeselini
izlemiş gibi oluyorum.
Aslan Tayyip, ceylan Abdullah'ı yiyecek. Kaplan görünümlü AK
Partili vekillerden bazıları Aslan'ın payına ortak olmak isteyecek
ve gümbürtü kopacak! Hal böyle olunca ormanda hüküm sürme sırası
onlara gelecek.
Bunlardan biri de MHP'yi CHP'nin vagonu haline getiren Devlet
Bahçeli...
Muhterem dün isyan bayrağı açan CHP'lilere öfkelenmiş,
"CHP’li muhalif vekiller aceleci davrandı" diye
buyurmuş.
Ben de bunların her seçim sonrası bu hallerine bayılıyorum. Tıpkı
Polyanna gibi her yenilgiden bir mutluluk çıkarıyorlar. Erdoğan,
sigara içmemesine rağmen 12 yılda bir tiryakinin sigara içmeye
çıktığından daha fazla balkona çıkmış, Bahçeli hala, "İsyan
etmekte aceleci davrandılar" diyor.
MHP'nin 40'ıncı yılında iktidar olmaması kendisine dokunmuş olmalı
ki, 40 yenilgi almadan gitmeye niyeti yok!
Kılıçdaroğlu da ondan ders almış olmalı ki kendisine isyan bayrağı
açan muhalifleri, "Gitmiycem gitmiycem. Benim degilmi
koltuk, gitmiycem. Daha 5 seçim kaybettim gitmiycem. 12 yapmadan
gitmicem" diyerek püskürtüyor!
Adamlar haksız değil aslında!
Arkalarında gitmelerini istemeyen yüzde 52'lik AK Partili bir kesim
var nasılsa...