BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  MAGAZİN

Koğuşun AĞASI Tuğba

Tuğba, cezaevi hayatını anlattı. İşte parmaklıkların ardındaki Tuğba Özay...

Abone ol

Tuğba Özay tahliyesinin ardından birçok gazete ve televizyona açıklamalarda bulundu.

* Cezaevinde geçirdiğin ilk günü anlatır mısın?

Cezaevine çok geç bir saatte gece 01.30’da getirildim. Geleceğim cezaevindekilere haber verilmiş. Bütün millet orada başıma gelenleri televizyonlardan takip etmiş. Zaten içeriye girdiğimde kendimde değilmişim.

* Nasıl yani?

İçeriye girmişim, herkese gülümseyip geçmiş olsun dedikten sonra sigara uzatmışım. Sabaha kadar oturup sohbet etmişim. Sen niye burdasın o niye burada diye herkese tek tek sormuşum. Televizyonu açtırıp benimle ilgili çıkan haberleri izlemişim. Tabi bunları bana anlattılar o geceyi çok iyi anımsamıyorum.

YATAĞIM KÜÇÜK GELDİ

* Orada sigaraya mı başladın?

Sigaraya adliyede başladım. İçerdeykende çok içtim ama bırakmayı düşünüyorum. Bununla ilgili de bir anım var. Cezaevine Azeri bir bayan gelmişti. Ona sigara uzatım. Bana kullanmadığını söyleyince “merak etme yakında başlarsın” dedim. Ertesi günden itibaren kadın tiryaki oldu.

* Peki uyandığın o ilk sabah ne hissetin?

O gece sabaha karşı 04.30 gibi yatmışız. Gözümü açtığımda başımda görevlileri gördüm. Benim yatağa sığıp sığmadığımı konuşuyorlardı. Bütün görevliler başımdaydı merakla öylece bakıyorlardı. Olayın şokunu o sabah yaşadım. Ben nerdeyim diye avluda çığlık çığlığa bağırdım. Bütün cezaevi bana destek olmak için ayaklandı

* Yatağa sığdın mı?

İlk gece ayaklarım dışarıda uyudum. Zaten sonra bana güzel bir yatak ve dolap verdiler.

* İçerdekiler sana nasıl telkinlerde bulunuyorlardı?

Ben yabancılar koğuşundaydım. Türklerle irtibatım yoktu. Diğer koğuşların avlularına çıkamıyordum. Herkes bizim koğuşun avlu tarafında hücre gibi yerin camına gelip Tuğba Hanım diye sesleniyorlardı. Cam çok yüksekti. Onlarla konuşabilmek için sandalyelere üstüste koyup cama ulaştım. Küçücük bir camdan insanlara elimi uzatmaya onların ellerine tutmaya çalıştım.

* Orada koğuş ağası gibi biri var mıydı?

Benim olduğum yerde koğuş sorumlusu kim olabilir ki. Koğuş sorumlusu bendim. Bunun için oylama yapıldı. 20 kızın 20’si de benim koğuş sorumlusu olmamı istedi. Yabancı koğuşta olduğum için dünyanın dört tarafından insanlar vardı. Ben de orada Türkiye’yi temsil ediyordum. Merak etmeyin ülkemi en iyi şekilde temsil ettim. (gülüyor.)
Bana patron diyorlardı.

* Yabancılar sana ne diye hitap ediyorlardı?

Özellikle zenciler bana patron diye hitap ediyordu. Diğerleri de patron demeye başlamıştı. Hepsinin bütün sorunlarıyla yakından ilgileniyordum. İçeride gerçekten çok güzel dostluklar bıraktım. Keşke dışarıda da böyle dostlarım olsaymış.

* Cezaevine ilk girdiğin gün yanına ilk kim geldi?

Önce avukat sirkülasyonu yaşadım. Kendi avukatlarımın dışında hiçbir avukatla görüşmeyeceğime dair hemen bir dilekçe verdim. Onun dışında Türkiye’nin her yerinden beni görmeye geldiler. Annem ve babamın dışında benimle görüşmek isteyenlerin özel izin almaları gerekiyordu. Beni ziyarete ilk olarak Uğur abi(Dündar) geldi. Yayından sonra beni yine ziyaret etti. Sonra Beyaz geldi.

* Seni en duygulandıran ziyaret...

Uğur abi(Dündar) ile ilk karşılaştığımda birbirimize sımsıkı sarıldık ikimizin de gözü doldu. Yine de güçlüydüm çok ağlamadım. Ama Beyaz’ın geldiği gün başkaydı. O gün benim çok duygusal bir günümdü. Beyaz’la bizi görüştürdüklerinde çok kötü oldum. Birbirimizi sımsıkı sarılıp ağladık. İkimizde çok kötü olduk.

* O an hissetiğin neydi?

Bir insan dışardan geliyor ve biraz sonra onlar gidecek ve sen orada kalacaksın düşüncesi beni etkiledi. Beyaz oraya çekim ekibiyle birlikte gelmişti. O ekipten benim tanıdığım birlikte çalıştığım insanlar vardı. O insanları görmek beni duygulandırdı.

* Seni en çok etkileyen olay ne oldu?

29 yıllık hayatımda kuzenlerimi içeride tanıma fırsatım oldu. İkisi de polis. Öz amcamın oğulları. Kuzen olduğumuzu babamın televizyonlara çıkmasıyla öğrenmişler. Önce bana mektup yolladılar sonra irtibat sağlandı ve beni ziyarete geldiler. Tam Türk filmi gibi.

* Annen maddi kaybının yaklaşık 2 milyon YTL olduğunu söylemişti...

Doğru. Cezaevine girmeseydim 2 tane sinema filminde oynayacaktım. Zeytinyağlı sabunlar çıkartacaktım. Pilates DVD’si hazırlamıştım. Bazı internet siteleriyle ortaklığım olacaktı. Açılışları, tanıtımları saymıyorum bile. Hepsini hesap ederseniz benim kaybım bu rakamdan çok daha fazla.

* Yaşadıklarından sonra imajının bozulduğunu düşünüyor musun?

Hayır. Ben hep işinde gücünde çok çalışan bir insandım. Bazı şeylerin bedelini çok ağır bir şekilde ödedim. Ama her şeyden olumlu bir şey çıkarmaya çalışıyorum. Artık bir misyonum var ve insanların sesi olmak istiyorum.

* İşlerinde azalma olabilir mi?

Cezaevinden çıktığımdan bu yana inanılmaz teklifler alıyorum. Daha biraz önce aradılar. Ama hiçbirini kabul etmiyorum. Bunların içinde sinema, dizi, tanıtımlar, programlar her şey var. Kitabımla ilgili teklifler de var. Bırakın bunları albüm teklifi bile aldım.

* 2 milyon YTL’lik kaybını kısa sürede toparlayacağına inanıyor musun?

Aslında benim para pul gibi bir derdim yok. Beni çalışmayı ve sosyal olmayı seven bir insanım. Bunların hepsini telafi edeceğimi biliyorum. Telafi etmesemde benim için çok dert değil. Ben kazandığım gibi paylaşmayı seven bir kadınım. Kendime güvenim tam.

* Cezaevinde kendinle ilgilenebiliyor muydun?

Kendime çok iyi bakıyordum. Herkese sabahları spor yaptıyordum. Tahliye haberini duyduğumda saçımda badem yağı maskesi yüzümde yoğurt limon suyu bal maskesi vardı. Saçlarım kendi rengi olduğu için sorun olmadı. Cezaevine 60 kilo girdim yine 60 kiloyla çıktım.

Vatan / Gülşen Yüksel